15 - Resim Sanatı

360 48 155
                                    

güncellenmiştir

•güncellenmiştir•

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Z E İ R

.

Sehren Vilayeti

Togan Şehri

Sabah

Zeir, Saye'nin büyüsünü her izleyişinde kendini etkilenmeden alıkoyamıyordu. Kadın tecrübeyle her kollarını sallayışında, parmaklarını oynatışında hatta huşu içinde gözlerini kapatışında Zeir pür dikkat kesilip ona aslında kendi yararına hiçbir şey öğretmeyecek olan bu törene kendisini kaptırıyordu.

Cadının Zeir için bir şey yaptığı yoktu zaten. Hava çok soğuk olduğu zamanlarda rüzgarı uzaklaştırıp, havadaki bulutları dağıtarak güneşe yer açıyordu ama bunu kendisi üşüdüğü için yapıyordu. Son zamanlarda baharın yalancı güneşi ortaya çıkınca rüzgar kendini şöyle bir gösterip gider olmuştu. Saye'yi memnun etmişti bu durum.

Açlıktan midesi kazınmaya başlayan Zeir, öğle vaktinde azığını yemek için çimenlerin üzerine otururken kendi büyüsünün yetersiz kaldığı bir yerde Saye, ondan bir iyilik istedi. Irmakta yıkadıkları çamaşırların kurutulmasına yardımcı olabileceğini düşünmüş olmalıydı.

"Çamaşırların yanında ellerimde yaktığım ateşle saatlerce dikilmememi mi istiyorsun?" diye sordu Zeir. Sorudan ziyade bir itirazdı.

"Daha çabuk kururlar." Saye'nin ilk dahiyane fikri ateş yakmak olmuştu ama sonra çamaşırlara sinecek olan is kokusu aklına gelebilmişti. Ateşinlerin alevleri bir şeyleri tutuşturmadığı sürece dumansız oldukları için bu sefer de mükemmel zekasının ikinci ürününü ortaya atmıştı.

"Daha önemli işlerim var," dedi Zeir ekmeğini ağzına tıkarken.

"Dur tahmin edeyim, şu an için kimseye bir yararı dokunmayan resimlerine geri döneceksin."

Ağzındaki lokmaları yutmadan konuşan Zeir "Tabii ki öyle yapacağım," dedi. "Senin fikrin hiç mantıklı değil."

"Ufak bir güneş görevi göreceksin. Saatler değil, yarım saate kıyafetleri kurutursun." Saye elini uzatıp uzun dallara sıra sıra asılmış geniş kaftanlara ve iç gömleklere baktı. "Belki bir saat," dedi tahmininden hiç emin olmayarak.

"Aslında tepemizde parlayan ateş de gayet kullanışlı olabilir. Bak." Zeir tertemiz havada parlayan güneşi işaret etti. "Kış bitti artık, baharın sıcaklığı yeryüzüne değmeye başladı. Beni burada ayakta dikme de güneşin gücünden yararlanalım. Hem aceleye gerek yok, yarın sabaha kadar buradayız. " Yüzünü güneşten çevirip başını kaldırarak tekrar Saye'ye döndü. Kadının simsiyah kirpiklerinin çevrelediği gözleri, ışığın altında tüm renkleriyle parlıyordu. Sağ gözünün maviliği ile sol gözünün yeşilliği, olmayan itirazlara pay vermeksizin tüm gerçekliğiyle var oluyorlardı.

YILAN YÜREKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin