37 - Kızıl Bir Gece

305 34 109
                                    

HASNA

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

HASNA

Sırakla Şehri

Akşam

Almakay'ın bu manzarayı anlatırken neden zorlandığını anlamamak mümkün değildi. Zihinde belirecek olan herhangi bir kelime işin hakkını veremezdi çünkü.

Hasna'nın hissettiği sıcaklık henüz fazla vurucu değildi fakat sokağın başında parlayan alevler fazla bir şey vadetmiyordu.

Yol döndüğünde bağırışları duymadı bile. Hiçbiri önemli değildi bu kulağına vuran boğucu uğultuların yanında. Sanki fırtınalı bir günde sarayın bahçesinde dalgaları izliyordu. Ateşten dalgalar yükseliyor, dalgalanıyor ve hiçbir şeye geçit vermeden önüne çıkanı yiyordu. Sana acımıyor ve seni dinlemiyordu.

Hasna korkmuş yüzünü çevirip başlığını iyice yüzüne indirdi. Serbevne on adım ötesinde atını taş yolun kenarındaki aydınlatma direklerinden birine bağlıyordu.

Kadına seslenmedi sadece gitmesine izin verdi.

Sırakla'nın tam merkezinde oldukları için zengin bir muhitti burası. Bulunduğu sokak diğer taraftan gelen sesin yankısını taşıyordu sadece. Gökyüzüne vuran kızıllık bir ayna gibi, taştan dizilmiş yola düşüyordu. Gecenin karanlığından ve ateşin parlayan kızıllığından çıkarabildiği tek şey evlerin çoğunun betondan ve mermerden olduğuydu. Bu herkes için çok iyiye işaretti.

Ama daha yakına, çok daha yakına gitmesi gerekiyordu.

Hayvanın ciğerlerine daha fazla zarar vermeden atından inip yularını eline çarpan dallardan birine geçirdi. Üzerinde içine giydiği mavi elbisesini tamamen örten başlıklı bir pelerin vardı. Almakay'a ait olan kıyafet kendisine göre asla değildi. Evden çıkmadan evvel eline aldığı bir makasla eteğinden üç karış kesmişti. Çok daha rahat hareket ediyordu şimdi ama kollarına dolan kumaş yığını içinde terliyordu.

Kısa bacaklarının Serbevne'ye yetişmesi mümkün değildi. Adımlarını hızlandırıp kadını gözden kaçırmamaya çalıştı. Küçük bir karaltı gibi hızlı hızlı koştururken kimsenin gözüne batmamayı umdu. Ufacık boyunu belki bu sefer lehine kullanabilirdi. Etrafta telaşla koşturan birkaç insanın bulunduğu görece karanlık ve sakin sokaktan kurtulup yangının olduğu yere doğru yöneldi.

Hava değişti, sıcaklık değişti. Hasna aniden kendini çok uzun zaman önce çok uzak bir yerde buldu. Yangında ölen bir çocuğu hatırlıyordu. Unutmak istemişti ama alevlerin arasından gözüken tek şey yorgun düşmüş bir çocuğa ait gibi duran tanıdık, küçük bir baştı.

Kendine gel, diye seslendi içindeki ses. Sırası değil.

Hiç düşünmeden henüz ateşin sıçramadığı bir evin bahçesine sıvışıp verandasına sığındı. Çift katlı binanın dağıtılmış bahçesinde devrilmiş bir sandalyeyi alıp hemen kaldırdı ve üzerine zıpladı. Doğru sokakta olduğuna emin olmalıydı.

YILAN YÜREKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin