27 - Ayrılış

226 46 154
                                    

ZEİR

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

ZEİR

Çetük Şehri

Sabah

Sabah Ahzem'in, kendisini aceleyle uyandırmasıyla buradaki işlerinin bittiğini anlamıştı Zeir. Yataktan kalkması zor olmuştu bu sefer. Devam edecekleri yolculuğun ağırlığı üzerine çökmüş ayrıca yapması gerekenlerin bilinci canını sıkmıştı. Sanki tüm hayatını bu evde geçirmiş gibi tuhaf bir hisse kapılmıştı ateşin.

Çantasını toplayıp aşağı indiğinde onu bekleyen sofraya baktı Zeir. Ahzem yine üzerine omzunu yamaladığı sağlam deriden kaftanını geçirmişti. Saye'nin üzerinde ise Zeir'in daha önce hiç görmediği morlu, mavili keten bir etekle siyah, kalın bir cepken vardı. Ölü cadıya aittiler büyük ihtimalle. Kadının tüm mal varlığına hiç gocunmadan el koymuşlar, önce canını sonra da evini almışlardı. Birkaç parça kıyafetin sorun olmayacağını düşündü Zeir zaten Saye'nin umurunda olduğu bile şüpheliydi.

"Aşağıdakine ne oldu?" diye sordu içindeki sesi daha fazla susturamadan. Bu sorunu Saye'nin çözmüş olması gerektiği için yüzü kadına dönüktü. Saye iki tane örgüsünü taç yaptığı başını adama doğru çevirdi. Yüzünde bomboş bir ifade vardı. Adam bunu Ahzem'in kırk yılda bir vuran çenesine yordu. O aptal sır bu ikisini birbirine yaklaştıracağına köprüleri tamamen yakmıştı.

"Öldü," dedi kadın kolayca. "Öldürdüm dün gece." Sonra tabağına geri döndü.

"Nasıl?" Zeir'in gözü önünde, etin kemiklerini sıyırdığı zaten ölü olan o beden canlandı. İlk gece kabuslarında açılan kırmızı gözler tam karşısındaydı sanki.

"Kafasını kestim sonra da yaktım. Daha fazla detay öğrenmek istiyor musun Hükümdar Oğlu?" Saye'nin sesindeki tek düzelik can sıkıcıydı. "Seni ayrıntılara boğabilirim." Sesinin tonu gevşedi. Dalga geçiyordu ama vücut dili sesindeki rahatlamaya eşlik etmiyordu kadının.

Cevabı evetti Zeir'in. Daha fazlasını öğrenmek istiyordu. Defterde ne yazdığını, adamın üzerindeki büyünün ne tür bir büyü olduğunu, midenin nerde olduğunu, o göz kapaklarının nasıl açıldığını, o bakışların onu nasıl takip ettiğini öğrenmek istiyordu ama en önemlisi Saye'nin çatalı tutan elinin neden bu kadar gergin olduğunu bilmek istiyordu. Masada yanında oturan Ahzem'in, sus artık, diyen bakışlarını görünce hiçbir şey dememeye karar verdi.

Porselene vuran metalin sesi eşliğinde kahvaltılarını yaptılar.

Çantalar toplanmıştı. Zaten buraya tam bir kumpanya ile gelmiş olmalarına rağmen Ahzem çeşitlilik olsun diye bahçeden ıspanak ve pancar toplayıp koymuştu çantalarına. Saye'nin cadının izni ile aldığı kendi özel otları ise geldikleri günün akşamından beri heybesinde bekliyorlardı. Zeir'in ise burada kendisine katabileceği birkaç yara izi ve bolca hüzünden başka bir şey olmamıştı.

YILAN YÜREKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin