20 - Yeni Bir Şey

257 49 88
                                    

ZEİR

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

ZEİR

Çetük Şehri

Gece

Zeir'in aklından bin tane şey geçiyordu şimdi. Düşüncelerini yavaşlatıp sıraya koyabilmek için bir an gözlerini yumup, kafasında Sonsuz Deniz'in akşamını canlandırsa da fark etmedi, aksine evini ne kadar çok özlediğini anladı. Bu durum zaten karmakarışık olan duygularını dalgalandırmaktan başka bir işe yaramadı. Saye'nin rüzgarıyla azalan ama asla sonlanmamış olan burnunun dibindeki kan ve çürük kokusunun yerine babasının onu her daim yargılayan bakışlarının hedefi olmayı seçebilirdi. Her ne kadar o bakışlardan kaçabilmek için türlü aşağılamayı göze alıp, Hükümdar Oğlu olarak yeri olan sarayı terk etmiş, halkın üstündeki tüm saygı ve sevgisini bu şekilde yitirmiş olsa da. Kimin umurundaydı ki bu? Sonuç olarak bir keçiye dönmemişti, ortalarda aptal bir tavuk gibi dolaşmıyordu. Zeir hâlâ daha yakışıklı bir yüze sahipken itibar kimin umurundaydı?

Atlardan silahlarını aldıktan sonra yerdeki kapağın etrafına dizilmiş, bir karar vermeye çalışıyor gibiydiler. Kimse yüz yüze bakmadan karanlıkta kaybolan merdivenlere kararsız bakışlar atarak, sessiz bir tartışma, bir anlaşma yapıyor gibiydiler.

"Biraz önce iki tane tavuk yedik," dedi Zeir, düşüncelerinden birini serbest bırakarak.

"Zeir düşünme bunu. Aklına bile getirme," diye konuştu Ahzem, uzun kılıcı eline hapsederken. Yaptığı bu muydu Ahzem'in? Düşünmemek. İmkansız. Zeir tüm bahislere, bin altın yatırmaya hazırdı. Ahzem de en az onun kadar takılmıştı bu duruma. Belki de daha fazlasını düşünüyordu. Asla öğrenemeyeceklerdi çünkü bilen tek kişi arkalarındaki ahşap masanın üstünde uzanırken, boynundan akan kanı yerdeki kızıl birikintiyi büyütmekle meşguldü. Aslında Zeir'in ölü cadıya sormak istediği milyon soru vardı. Onlarda yerdeki birikintinin içindeydiler şimdi.

Biraz önce öğrendiklerinden sonra bir daha tavuk yiyebilecek miydi bilmiyordu. Hayatında en sevdiği şeylerden birini kaybetmişti sanki. Bir daha asla kızarmış tavuğu, bugün burada öğrendiği korkunç gerçekleri kendisine hatırlatmadan yiyemezdi. Elinden bir mutluluk alınmış gibi hissetti. Sonra fazla bencil olduğunu düşündü. Uçamayan kanatları yoktu sonuçta. Korkunç keçi gözlere de sahip değildi. Kaybettiği bir şey yoktu. Ellerinde hâlâ daha on parmağı vardı. Her şey yolundaydı.

Ahzem başını kaldırıp bir Saye'ye bir Zeir'e baktı. Aldığı derin bir nefesten sonra tam ağzını açmıştı ki yerdeki boşluğun gerisinde bir hareketlenme oldu. Herkes aynı anda nefesini tutup hazırlandı. Zeir, boş olan elinde oluşturduğu ateşi öne uzatıp karanlığı aydınlatmaya çalışırken, Saye geriledi. Ahzem ise çoktan ateşleri parlayan gözleriyle bedenini savaşa hazır hale getirmişti. Bir yerden miyavlama sesi geldi.

"Korkmamız ve her şeye hazırlıklı olmamız gerektiğini söylüyor," dedi Saye. Tam karşısında dikilen iki ateşinin arasındaki boşluktan ona bakan siyah kediye gözlerini dikmiş halde.

YILAN YÜREKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin