30 - Avcı Hatun

265 39 119
                                    

HASNA

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

HASNA

Balavar Eyaleti

Sırakla Şehri

Par Köyü

Gece

Hanım hararetle ayak bileklerini ovalıyordu oturduğu halının üzerinde. Verdiği derin nefesler gösterişten ibaretti. Kız kardeşine aslında ne kadar sinirli olduğunu belli etmek istiyordu. Bir bacağını kalçasının altına alıp diğer bileğine geçti.

"Ben hayatımda bu kadar yorulmadım." Sesi isyankar çıktı. Kendi kendine konuşmaya devam etti. "Sarayda doğdum, orada büyüdüm. Hayatımda çıplak ayakla toprağa basmadım ben."

"Abartma," diye sesini yükseltti karşısındaki kadın. Elleri belinde, Serbevne'ye üstten bakıyordu. "Babamla az kılıç talimi yapmadın zamanında. Saatler sürerdi. Tarlada çapa sallamakla kılıç sallamak arasında çok fark yok." Kadın çiçekli gömleğinin yeniyle alnını kuruladıktan sonra Hasna'ya döndü. "Acıktın mı Hasna?" Gür sesi kulak titretiyordu.

Cadı oturduğu minderin üzerinden iki kız kardeşin günlerdir süre gelen didişmesini bir rüya gibi izliyordu sanki. Bu sürgün günlerinde canı sıkılmadığı için memnundu fakat bazı geceler bu sürtüşmeler uzuyor uzuyor ama zehrini tam olarak atamadığı için kısır bir döngüde kalıyordu. Bu yüzden asla sona ermiyordu hiçbir şey.

Hasna minderinde doğrulup tam cevap verecekti ki Serbevne atladı söze.

"Bu saatte yemek yenir mi? Onca dökülen tere rağmen o kalın belinden kurtulamıyor oluşuna şaşırmamak gerekir."

Hasna gözlerini devirip derin bir nefes aldı çöktüğü yerde. Bakışları kucağındaki ellerine kaydı. Parmaklarındaki kızıl lekelerden hâlâ daha tam olarak kurtulabilmiş değildi. Kınayla boyadığı saçlarının kötü kokusu gitmişti en azından. Kolayca hazırlayabileceği bir iksirle kurtulabilirdi parmaklarındaki sorundan ama yapmasına izin vermiyordu ev sahibi. Her türlü sihir bu evde yasaktı.

Almakay hiçbir tehlikeyi göze almak istemiyordu. Hasna normalde bu baskının altında kalmaz tam tersi var gücüyle savaşır ve düşmanı yıldırmanın bir yolunu bulurdu fakat çatışma için uygun bir durumda değillerdi.

"Benden daha zayıfsın canım ablacım. Kızın da başın için ödül koydu bu arada." Sesindeki kinayeyi gökyüzünde salınan yıldızlar bile anlamıştı. Kalçasını devirip Hasna'ya döndü. Cadı başını hayır anlamında sallarken ateşin kadın onu görmezden gelip tezgaha yollanmıştı çoktan.

Serbevne bakışlarını cadıya çevirip hafifçe çattığı kaşlarıyla onu eleştiriyordu sanki. Kurtulmak istiyordu bu köyden, bu evden özellikle de kız kardeşinden.

Almakay ablasının ince beline sahip olmayabilirdi fakat güzelliğinden eksik kalmamıştı. Aynı büyük gözlere ve uzun kirpiklere sahiplerdi. Almakay'ın yüzü Serbevne'nin ince ve sivri çizgilerine nazaran daha dolgundu. Ablasının maun rengi saçlarından daha koyuydu Almakay'ın saçları, ayrıca kadının çalışmaktan sertleşmiş cildi daha kuru gözüküyordu. Bu yüzden yaşça küçük olmasına rağmen Serbevne'nin yumuşacık görüntüsünün yanında daha yaşlı duruyordu. Daha yapılı ve daha uzun bedeni de bu duruma yardımcı oluyordu.

YILAN YÜREKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin