40 - Tarih Dersi

238 37 77
                                    

SAYEZEN

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

SAYEZEN

Güzel Elma Şehri

Gündüz

"Bizi beklediklerini biliyorsunuz değil mi?" Zeir atının boynunu okşuyor aynı zamanda bir bebekle ilgilenir gibi hayvana kızım diye seslenip onu elleriyle besliyordu.

Saye onunla pek ilgilenmedi ama içinde bulunduğu huzursuzlukla uzattığı avucuna ateşi hapseden Ahzem'e baktı. Her yeni gün yeni bir sorun demekti sanki. Adamın da içinin sıkıldığını görebiliyordu.

"Evet," dedi Ahzem. "Dokuzuncu tümen sınıra konuşlanmış halde bizi bekliyor."

Saye gayri ihtiyari olarak ellerini karnında birleştirdi. Büyüyen bedenini çok daha sık sarıp sarmalar olmuştu. "Sanırım bir plana ihtiyacımız var," dedi yüksek sesle. Güçlü durduğunu kendisine kanıtlamak istiyordu. Korkacak bir şey yoktu henüz.

Henüz.

Bebeği karnında hareketlendi anında. Bu aralar kadının yaşadığı koşuşturma onu da yormuştu. Dinlenmek istiyordu ikisi de. Güzel, sıcak bir küvet istiyordu. Muhallebisi dolgun muzlu bir pasta istiyordu, belki çilekli. Burnuna dolan tatlı çilek kokusuyla yanına çilek tohumu almadığı için gereksiz bir pişmanlık duydu. Bu topraktan çıkabilecek bir şeyin lezzetli olması pek mümkün değildi ama yine de elindeki ile yetinmesini bilen bir kadın olabiliyordu bazen.

"Evet," dedi Ahzem daha da büyük bir sıkkınlıkla. Atın eyerini yerleştiriyordu şimdi de. Saye göremediği ilgiyle bu sefer Zeir'e dikti gözlerini. Ateşinin gergin sırtı onlara dönüktü.

Cadı hiç kimsenin bir planı olmadığına dair korkunç bir endişeye kapıldı. Zaten neden olsundu ki? Sınır içeridekileri tutmak için değil tam tersine dışarıdan gelebilecek tehlikelerden içeridekileri korumak içindi. Canı isteyen herkes elini kolunu sallayarak ormana girebilirdi. Başta böyle bir plana ihtiyaç olmamıştı ama şimdi ise tek yapılması gereken buydu.

"Dağlara gitmeliyiz," dedi Zeir önüne dönerek. Son günlerde içine saklandığı ciddiyet zindanında fazla vakit geçirmekten eskisi kadar duygularını göstermiyordu. Saye'nin Ahzem'le ara ara giriştiği muhabbeti ve o muhabbetlerin alışkanlıkla tartışmaya dönüşmesini dinlerken bazen elinde olmadan güzel gülümsemesi yüzüne uğruyor, sonra da hemencecik kayboluyordu.

Saye, Ahzem'le ikisinin arasında ağız tadıyla izlemeye değer bir kavgaya şahit olacağını düşünmüştü ama hayal kırıklığına uğramıştı. Ateşin ne kötü şakalarını sergiliyor ne iğneleyici laflarıyla Ahzem'i rahatsız etmeye çalışıyor ne de öfke nöbetlerine zaman ayırıyordu. Saçlarını ensesinde topuz yapmıştı. Yüzüne düşen iki tutamı zerafetle kulağının ardına attı. Üzerinde ince bir siyah gömlek vardı, açık yakasından tüysüz göğsü ay gibi parlıyordu. Belindeki elleriyle kaçak bir Hükümdar Oğlundan ziyade, aşkı için ölmeye hazır bir adamı canlandıran ünlü bir tiyatrocuya benziyordu.

YILAN YÜREKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin