Bölüm.8: Ateş Veliahtı Zhonia Vharal Theron

234 20 14
                                    

Bir Sonraki Gün,Sabahın İlk Işıkları

Kraliçe Caelia her zamanki gibi güneş daha doğmadan kalkmıştı. Sabah ılık bir duş almış hemen ardından üzerini değiştirerek mutfağa inmişti. Sarayın erken kalkan yardımcılarına 'Günaydın.' Demeyi ihmal etmedi ve ardından sarayın bahçesine çıktı. Düşünceleri dün balkondaki anılarına takılı kalmıştı. 'Kraliçem...' Abel bir saygı belirtisi olarak kullanmamıştı bu kelimeyi, çok daha fazla duygu yüklü bir kelimeydi. Ve kendini çok değerli hissetmesini sağlamıştı. Düşüncelerden uzaklaşabilmek istercesine başını iki yana salladı. Saray bahçesini incelemeye başladı. Kendi sarayının aksine Ateş Sarayı küçük bir avluya sahipti herhangi bir bitki yoktu sarayın bahçesinde. Ayaklarının altında sert kiremit rengi bir toprak vardı. Yer yer büyük ateşler yakılmıştı saray bahçesine.Halkın girebileceği bir bölümü de vardı.Halk'ın ibadet etmeye geldiği bir kısımdı bu.Dalgınlıkla yürürken ona yaklaşan ayak seslerini duyduğunda o tarafa döndü.Gelen Aceso'ydu.

"Günaydın kraliçem."

"Günaydın Aceso.Bir sorun mu var?" diye sordu Caelia merakla.

"Zhonia'nın şehre girdiği bildirildi majesteleri. Yalnız olduğu haberini aldık."

"Anlaşıldı." dedi Kraliçe, kendinden emin adımlarla sarayın alçak merdivenlerine yöneldi. Doğa'yı çağırdı. Damarlarında akan gücü istedi. Kraliçe sağ adımını atıp kapı sınırını geçtiğinde başında kutsandığı tacı; elbisesi, omuzlarından geriye uzanan pelerini beliriverdi üzerinde. Kapıdan geçti sağ tarafında onu bekleyen komutanının elindeki kılıcını aldı. Karşısındaki taht odasına ilerlerken diğer herkes dışarıda kaldı. Kraliçe taht odasının uzun halısı üzerinde yürüdü ve gri basamaklı yükseltiyi çıkıp kızıl tahta oturdu. Koridora dizilmiş askerleri, yardımcıları, konsey üyeleri, büyücüleri yeni Kraliçe'lerine reverans yaptılar. Kraliçe elini kaldırdı. Kapılar kapandı. Ateş Sarayı'nın duvarları gerginlikle titredi. Kan mı dökülecekti ateşin huzurunda? Kimse bilmez kardeşin, kardeşi öldüreceği vaktin gelip gelmediğini...

 ⚜  

Zhonia Vharal sarayının avlusuna girdiğinde atından hızla indi. Kılıcını kınından çıkardı. Omuzlarındaki pelerini serbest bırakacak ipi açtı ve pelerinin yeri boylamasına izin verdi. Adımları yeri titretir cinstendi. Sarayına girdiğinde taht odasına kadar koridora dizilmiş Kül Askerleri gördü. Hepsi dimdikti. Ona reverans yapmamışlardı saf öfkeyi hissetti. Ateşin yükseldiğini, küllerin uçuştuğunu, sıcağın özgürleştiğini duydu. Adımları hızla koridoru geçerken boş elini havaya kaldırarak büyük bir ateş topu fırlattı taht odasının iki kanatlı kapısına...Ateş topu etrafa küller saçarak kapıya vurdu. İki kanatlı kapı büyük bir gürültüyle açıldı. Zhonia, tahtında oturan Caelia'ya dikti gözlerini.. Güçlü sesi Ateş Sarayı'nı inletti.

"Bu ne cürret! Sen kimsin de benim tahtıma oturmaya kalkışırsın!"

Zhonia'nın öfke saçan sesinin aksine Caelia'nın sesi sakin ve güçlüydü.

"Ben, Doğa Ana'nın Veliahtı, kutsadığı: Kraliçe Caelia Dhrasal Theron. Ya da belki hatırlamak istersin, ablan..."

"Sen benim kraliçem falan değilsin. Burada tek kraliçe var! O da benim!" dedi Zhonia öfkeyle. Caelia tahttan kalktı basamakları inerken konuştu.

"Biliyor musun? Giderek annemize daha çok benziyorsun. Annesinin kızı işte n'olacak. Ronestia bile senden daha onurlu bir asil.."

Zhonia koşar adımlarla Caelia'ya yaklaşıp bir kılıç darbesi savurdu. Caelia tarafından ustaca karşılanan kılıç darbesi herhangi bir hasara yol açmadı.

Zümrüt Taç ⚜ Hükümdar Serisi IHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin