Bölüm.26: Sızı

111 14 3
                                    

Gölge Aphaea, Gece Sarayı

Ronestia sıçrayarak uyandığında sakinleşebilmek için uzun bir süre bekledi. Eşini uyandırmamaya çalışarak yataktan kalkıp banyoya ilerledi ve soğuk suyu hızla yüzüne çarptı. Kurulandıktan sonra yatağa geri döndü ve bir bardak su içti. Neden sürekli aynı rüyayı görüyordu anlamıyordu. Sarayına döneli neredeyse 1 ay olmuştu. 1 aydır ne rüyalarında huzurla uyuyabiliyordu ne de uyanıkken rahattı. İksir içmeyi denememişti bile. Siyah kanı bağışıklık sistemini koruduğu için iksir işe yaramayacaktı muhtemelen.

Rüyalarında sürekli panteri görüyordu. Hiçbir askerin olmadığı savaş meydanında panter silahsız ve savunmasız olan ikizinin üzerine doğru koşuyordu sürekli. Siyah panter tam Caelia'nın üzerine atladığındaysa uyanıyordu. Sonra ne olduğunu öğrenebilmeyi çok istiyordu fakat asla devamını görmüyordu.

Gündüzse sürekli ikizini düşünürken buluyordu kendini. Birlikte gündoğumunu izledikleri o sabahı düşünüyordu. Birden tekrar o odada buluyordu kendini. Bir Gölge olan ona, meydan okurcasına yükselen güneşin ikizinin yüzüne vurması, koyu rengi saçlarına turunculuklar düşürmesi canlanıyordu zihninde.

İlk defa sohbet etmişti Ronestia biriyle...İkiziyle. Caelia'nın ilk başta nasılda tedirgince oturduğunu hatırlıyordu. Ama onlar konuştukça nasıl rahatladığını. Sürekli dolan gözlerine yansıyan güneş ışığını parıltılarını, yüzüne çok yakıştığını düşündüğünü içten gülümsemelerini mesela, neşeli kahkahalarını. Kahvesini içerken fincanı iki eliyle kavramayı sevdiğini, çıplak bacaklarını kapatmaya çalışan Caelia'nın sonrasında güneş gelsin diye bacaklarını önüne doğru uzatışını...

Huzur diye bahsettikleri şey bu olsa gerekti...Ronestia, Caelia'nın sohbetlerinin bitmesine üzüldüğünü bile söyleyebilirdi...

Tamamen sakinleştiğini hissederken odasının balkonuna doğru gitti. Camdan kapıları iki eliyle ardına kadar açılmaları için iterken görmek istediği tek şey turuncu ve sıcak bir güneşti.

Ama onu topraklarının gri havası karşıladı. Keskin ve soğuk bir rüzgâr bedenine vurduğunda ilk kez, ömründe ilk kez, sol yanında hafif bir sızı hissettiğine yemin edebilirdi. Güçlükle nefes almaya çalıştığında zorlandı.

Yavaş adımlarla içeri girip kapıları sıkıca kapattı ve siyah kadife perdeleri çekti. Gri havayı görmek istemiyordu. Hızlı adımlarla eşinin yanına ilerledi. Scath'ın yanına yattıktan sonra gözlerini kapatıp biraz uyuyabilmeyi diledi.

"Buraya neden Gece Sarayı ismi verilmiş biliyor musun?" diye sordu Ronestia. Balkondaydı. Ay gökyüzünde iktidarını ilan etmiş, yıldızlaryla parlıyordu. Biraz önce bir bulutun arkasına girmişti ve çıkmayı reddediyordu. Ronestia'yla saklambaç oynar gibi bir hali vardı. Ronestia'nın onu sobeleyememesine kıkır kıkır gülen yıldızlar grinin esaretindeki bu şehre neşe katıyordu. Uzaktan görünen şehre baktı bir süre kadın... Mumların ateşlerinin etkisiyle taş binaların duvarlarında dans eden kırmızı ışıklar birkaç saate söndürülecekti.

"Hayır." Dedi Scath, arkadan eşine sıkıca sarılıp yüzünü onun boynuna gömdü ve derin bir nefes çekti. Ardından küçük bir öpücük kondurdu. Ve başını kaldırıp onunla birlikte başını göğe kaldırdı.

"Çünkü Ay onunla buluştuğunda, geceyi üzerine alıyor." diye fısıldadı.

Sonunda saklanmaktan sıkılan Ay bulutların arkasından çıktı ve zarif ışığı sarayın siyah taşları üzerine düştü.

Sarayın taşlarının siyahları Ay'a meydan okurcasınaparlaklaştı, üzerinde yıldızları andıran mor ve altın parıltılar belirdi. Yavaşyavaş çoğaldı ve bütün sarayı kapladı. Gece Sarayı siyah taşlarının üzerindenokta nokta mor ve altın yıldızlarıyla meydan okudu. Scath, kollarından çoksevdiği karısıyla geceyi üzerine alan bu saraya hayranlıkla baktı ve bu andaGece Sarayı'nın en güzel balkonunda olduğuna şükretti. 

Ronestia ise ikizine karşı farketmeden derin bir özlem duydu. Ve bütün gece sol yanında ince bir sızı hissetti.

 ⚜  

Yazar Notu: Şu sarayı uzaktan bir hayal edin

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Yazar Notu: Şu sarayı uzaktan bir hayal edin... Ah kalbim eridi şuan... Çizimini bitirdiğimde size de göstereceğim... Kısa bir bölümdü ama bu da böyle olsun... Sonraki bölümün yazım yanlışlarını kontroledeyim atacağım... Belki bu gece bile gelebilir... Neyse gidiyorum... Ankara'da bunaltıcı bir günün ardından güzel bir gece var... Son kısmı da biraz önce ekledim, bu bölümü de Ankara'nın güzel gecelerine armağan etmiş olayım...

SORU: Bölüm numaraları kısımlarda sıfırlanıyor ve öyle devam ediyor. Onu düzenlesem mi acaba? Yani hiç sıfırlamadan mı devam ettirsem. Eğer öyle olursa bu bölüm 26.Bölüm oluyor.

Zümrüt Taç ⚜ Hükümdar Serisi IHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin