Bölüm.48: Hilal

63 9 1
                                    

6 Ay Sonra, Zümrüt Aphaea, Coronam, Yeşil Saray

Caelia yavaşça teyzeleriyle birlikte saray bahçesindeki çiçekleri inceleyen çocuklarının yanına gitti. Roy Zhonia'nın biraz ilerisindeki kasımpatı çiçeklerini sularken Eira ise annesinin bir diğer adı olan Orman Gülleri ile ilgileniyordu. Caelia çocuklarının meraklı araştırmalarını bölmemek adına kız kardeşinin yanına ilerlemeyi tercih etti. Önündeki çiçeklere hayranlıkla bakan Zhonia ablasının sesiyle ona döndü.

"Frezya." dedi Caelia Zhonia'nın baktığı çiçeklere bakarken.

"Bûy-ı dil-firîb diye anılır." diye devam etti kız kardeşinin yanına çökerken.

"Anlamı ne?" diye sordu Zhonia

"Zümrüt Lehçesi bilmiyorum." diye eklemeyi de unutmadı.

Caelia anlayışla gülümsedi ve konuştu.

"Gönül aldatan cazibeli koku." dedi Zhonia'nın sorusuna karşılık olarak. Dizleri üzerinde durmaktan yorulunca çimlerin üzerine oturdu ve bacaklarını uzattı. Kucağında minik kızıyla onlara doğru yaklaşan Abel'a baktı Caelia, gülümsedi; Güneş ışığı onlara tam yandan vuruyordu ve bu resmedilmelik bir görüntüydü.

"Doğru söylemiş. Kim söylemişse..." dedi Zhonia sonunda bakışlarını Frezya'dan çekebildiğinde.

"Zhonia bir şey sorabilir miyim?" dedi Caelia bir süre sonra, çocukların onları duyamayacak kadar uzakta olduklarını fırsat bilerek. Zhonia onu basit bir mırıltıyla onayladığında devam etti.

"Jacob ve sen-"

"Hayır." dedi hızla Zhonia, sonra ekledi.

"Düşündüğün gibi değil. Yani biz sadece eğeleniyoruz işte. Bilirsin yani, birbirimizin bazı ihtiyaçlarını karşılıyoruz o kadar." Dedi imalı bir şekilde. Caelia güldü ve konuştu.

"Bil diye söylüyorum. O sadece sevişecek biri değil. Yani eninde sonunda ciddi bir ilişki isteyecek." Dedi Caelia cesurca. Başını çevirip Zhonia'ya baktığında yüzünü buruşturduğunu gördü.

Doğa Ana Aşkına bu kız ciddi olan her şeyden nefret ediyor gibiydi!

"Eğer öyle olursa-"

"Olmayacak. Hem biz birbirimizden nefret ediyoruz."

Caelia tek kaşını kaldırarak ona baktı. Zhonia'nın yüzünde muzip ve şeytani bir gülümseme oluştuğunu gördüğünde devam etti.

"Eğer ikiniz arasında bir şey olursa onayladığımı bil istedim. Bunu dikkate almayacak bile olsan."

Caelia derin bir nefes alarak bakışlarını gökyüzüne çevirdi. Neredeyse batmak üzere olan güneş maviliği muhteşem bir turuncuyla karşılamıştı. Turuncu ve mavinin birbirine karıştığı kısımda hilali gördü. Gülümsedi. Doğanın uyumuna bir kere daha nasıl aşık olduğunu hissederken Doğa Ana'ya dua etti.

Bir tarafta turuncu Güneş batarken diğer tarafta hilali görebilmek için bile yaşamaya değerdi hayat.

 ⚜  

"Rüyalarımda neden bir panter görüyorum Debora?" diye sordu Kraliçe endişeyle.

Baş büyücü gülümsedi. Caelia biraz daha rahatlamış hissetti.

"Bunu sana söyleyemem. Eğer söylersem-"

"Tanrıçalara müdahale etmiş olursun. Peki. Zamanı gelince öğreneceğim o zaman. Merak sürekli beni kemirip duruyor Debora... Umudum bu rüyaların aydınlığa çıkması." dedi kraliçe. Ardından büyücüye teşekkür edip odadan çıktı. Çalışma odasına ilerlerken düşüncelerinden kurtulmasına yardım edeceğini düşündüğü bitki çayını istemek için mutfağa uğradı.

Odasına vardığında üzerine aldığı şalı bir kenara bırakmak için etrafına bakındığında siyah şalı gördü. Ronestia'nın verdiğini... Hızla elindeki şalı bir kenara fırlatıp masasına ilerledi.

Karanlık halkın tamamı kurtarılma olayından sonra resmen bağlı oldukları kraliçeye tam bağlılık yemini ederek fiilen de ona bağlanmış oldu. Böylece Scath kendi toprakları üzerindeki son hakimiyetini de kaybetti. İyileşir iyileşmez Ronestia yine harekete geçmişti. En çok nefret ettiği isim olan İsyancı adını almayı bile göze alarak tekrar savaş hazırlıklarına başlamıştı. Caelia sessiz geçen 6 ayın sonunda yine bir şeyler olacağını kabul etmek istemese bile biliyordu.

Masada açık olan haritaya bakıp kitaplığından deri kaplı bir kitap aldı. Kitapta hızlıca aradığı sayfayı bulmak için göz gezdirdi. Sonunda istediği sayfayı bulduğunda. Bildiklerinin bir kere daha üstünden geçti. Ardından mürekkebe batırdığı kalemini büyük parşömen üzerinde gezdirmeye başladı.

"Hilal tekniği." dedi komutan.

"Çok eski bir tekniktir majesteleri. Birinci Fetret'ten beri kullanılmıyor."

"Ama işe yarayacak." dedi Caelia kararlılıkla.

"Yaramak zorunda. Kuzey şehirlerini boşaltacağız herkes başkente veya güney şehirlerine yönlendirilecek. Surları güçlendireceğiz. Surların içinde ve dışında savunma birlikleri olacak. Kuzey şehirlerinin güney kısmında da. Savaş meydanındaysa biz bizeyiz. Gölge Ordu'nun surlara ulaşmasını engellemek zorundayız. Ronestia istemese bile ordusu insanlarımıza saldırmak için her fırsatı kollayacak. Bu işi mümkün olduğunca savaş meydanında tutmak zorundayız. Ben Ronestia'yla teke tek mücadele ederken siz de asker sayısını olabildiğince kontrol altında tutmalısınız. Hilal taktiği bu iş için paha biçilmez bir yöntem." dedi Caelia karadut suyundan bir yudum aldı.

Kumandan haritayı incelerken. Kraliçeyi onaylayan birkaç mırıltıda bulundu. İşe yarayacaktı...

 ⚜  

Hilal tekniği: Türklere özgü bir savaş stratejisi. 

 ⚜  

 ⚜  

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

 ⚜  

Bölüm kısa ama bir sonraki bölüm baya uzun ve efsane bir bölüm olacak.

Zümrüt Taç ⚜ Hükümdar Serisi IHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin