Milia, Caelia'nın yansımasına baktı. Silinmeye başlamıştı, gitmesi gerekiyordu. Milia, ne olduğunu dair en ufak bir fikri olmayarak konuştu.
"Debora, ona söylediğin şeyi bugün yapacakmış. Sana söylememi istedi."
Hemen ardından Caelia'nın yansıması kaybolmuştu zaten. Endişeyle kıpırdandı. Her ne olmaya başladıysa içinde kötü bir his vardı. Bundan sonra olacakları düşünmek kadını yoruyordu. Başını iki yana sallayıp bahçeye göz attığında Debora ile göz göze geldi.
⚜
Debora, yavaşça Eira'nın yanına ilerledi. Eira ve Roy tahta kılıçlarla oynuyorlardı. Yanlarında Mirandus vardı. Onlara nasıl kılıç kullanmaları gerektiğini anlatıyordu. Debora'yı gördüğünde kısa bir baş selamı verdi ve gülümsedi. Debora ona gözleriyle işaret verdiğinde iki prensi durdurdu. Eira iyi durumdaydı ama Roy epey bir yorulmuştu.
"Sanırım artık biraz dinlenmelisiniz prensim. Hadi gelin Artemisia sizi bekliyor olmalı." Dedi Roy'un elini tutarken onu nazikçe saraya yönlendirirken konuşmadı. Peşlerinden kalablık bir asker grubu da hareketlendi. Gölge ve Karanlık ırkından birkaç kişi gördüğünde çocuğun elini daha sıkı kavradı. Roy, askerlerin kaldığı binanın önünden geçerken dışarıda olan annesinin askerlerinden bazılarına gülümseyerek el salladı. Onlar da ona aynı şekilde karşılık verirken saraya girdiler.
Debora gülümseyerek Eira'nın boyuna gelmek için eğildi. Ve elinde bir bardak oluşturup çocuğa uzattı. Eira, hala bu büyü işlerine alışamadığı için garip bir heyecanla kadının elinden bardağı aldı.
"Kılıç kullanmakta oldukça iyisin ha Eira. Annesinin oğlu." Dedi kadın. Eira meyve suyundan bir yudum aldıktan sonra konuştu.
"Eh." Dedi.
"Annemden uzaktayken, ayak altında dolanmamak için uğraşacak bir şeylerim olması gerekiyordu. Ben de babamın askerleriyle dolaşırdım." Diye devam etti.
Debora çocuğu ormanın derinliklerine götürürken nazikçe konuşmaya devam etti.
"Hep askerlerle mi dolaşırdın? Mesela kitap okumayı kimden öğrendin?" diye sordu.
"Yani genellikle onlarla olurdum ya da amcamla, o çok iyi biri biliyor musun? Kitap okumayı da bana o öğretti. Babamın toplantılarına girdiğimde beni hep kucağına alırdı ve ne konuştuklarını anlamam için yardım ederdi. Aslında onu özlüyorum." Dedi Eira sonunda başını yere eğerken.
"Neden annene onu görmek istediğini söylemedin ki? Annen seni ona götürürdü." dedi Debora.
Dikkatlice etrafına baktı. Kurt ini yakınlarındaydılar. Hatta Eira'nın olduğu taraftan hızla bir kurt fırlamıştı ve şu an hırıldıyordu. Debora dikkatle Eira'ya baktı. Korkuyordu ama kaçmıyordu, duruşu dik ve kendinen emindi. Kurt bir kere daha hırladığında, Eira elini öne doğru uzatmıştı. Debora, Eira'nın Buzul güce sahip olmadığını biliyordu, Buzul güç şu anda Vestia'daydı. Ama ırkından gelen gücü, elzem durumlarda onu korurdu bunu biliyordu."Korkma, Eira." Dedi Debora.
"Kurt sana zarar vermez. Buralar annenin gücünün hissedildiği bölgeler." Diye devam etti. Yere çöktü Eira'nın elini de nazikçe toprağa bastırdı.
"Gücü hissediyor musun?" diye sordu. Eira başını iki yana salladı yavaşça.
"Peki." dedi Debora doğrulurken.
"Bu büyü gücünün olmadığını gösterir. Bunu tahmin ediyordum zaten, şimdi ise emin oldum. Annenin büyü gücü Lyrelia'da hissediliyordu." diye açıkladı. Tekrar kurda baktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zümrüt Taç ⚜ Hükümdar Serisi I
Fantasi⚜️ WATTYS 2022 KAZANANI ⚜️ -Hükümdar Serisi- Tanrıça, evrenin parçalarından altı kadın yarattı. Onları yüce kıldı. Evreni doğumla ödüllendirdi. Yarattığı altı kadına evrenin dengesini görev biçti. Evrenin altı farklı parçası, yeryüzünden bir soy se...