Bölüm.43: Aphaea'nın Hükümdarı

77 7 7
                                    

Coronam

Caelia, balkondan batan Güneş'e bakarken duyduğu minik ayak sesleriyle gelen oğluna doğru döndü. Eira yavaşça annesine yaklaşıp kollarını yukarı kaldırdı. Caelia onu kucağına alıp dikkatle balkonun korkuluklarına oturtup kollarını düşmesin diye ona sıkıca sardı. Eira minik ellerini kendi karnının üzerindeki annesinin ellerine götürdü ve onların üzerine koydu. İkisi de bir süre hiç konuşmadılar. Ama sanki sessizlik onların konuşma şekli gibiydi. Sükunetin şiddetli çığlığıyla anlaşıyordu ikisi de. Aralarındaki bu özel bağı çok seviyorlardı. Eira, sadece annesinin yanında olarak düşündüğü her şeyi anlıyor hissettiklerini hissediyordu. Caelia bakışlarını gökyüzünden çekip yüzünü oğlunu boynuna gömdü ve kokusunu içine çekti. Başını tekrar kaldırdığında ise oğlu, yanağına kocaman bir öpücük kondurmuştu. Eira'yı kucaklayarak balkondaki oturma grubuna ilerledi. Oğlunu hemen yanına oturttuktan sonra konuştu.

"Bana bir söz vermeni istiyorum oğlum." dedi yavaşça. Eira ile aynı boya gelebilmek için onun önünde diz çöktü ve oğlunun gözlerinin içine baktı. Sağ elinin işaret parmağındaki elmas yüzüğü çıkardı ve oğlunun da tutmasını işaret etti ikisi de yüzüğü tutarken konuştu.

"Bu yüzük bizim sözümüzün bağlayıcı mührü olacak. Eğer söz verirsen o sözü asla bozamazsın." Dedikten sonra devam etti.

"Sen Ronestia'nın, benim yaptığım hataya düşme olur mu oğlum. Ne olursa olsun, asla ama asla kardeşlerinin karşısında olma. Onların canını yakma, onlara kılıç doğrultma. Bunun için bana söz verebilir misin?"

Eira büyük gözlerini annesinin gözlerine kenetledi.

"Söz veriyorum anne. Asla kardeşlerime düşman olmayacağım ve onların canını yakmayacağım."

İkisinin de tuttuğu yüzük bir süre parladı ardından ise söndü. Caelia oğlunun alnına minik bir öpücük bırakırken yüzüğün gizli bir bölmesinden zincirini açtı ve yavaşça oğlunun boynuna astı.

"Seni çok seviyorum Eira biliyorsun değil mi?" diye sordu.

"Biliyorum... Ama ben seni daha çok seviyorum anne." dedi Eira da gülümseyerek. Annesine sıkı sıkı sarıldı ve orada olabilmenin tadını çıkardı.

"Savaşlar başladı majesteleri." dedi Arion.

"Aurora tarafından zarar gören halk kontrollü bir biçimde içeriye alınıyor Buzul Aphaea'ya yerleştiriliyorlar. Savaş sınıra yakın bir noktada gerçekleştiriliyor ama kalkanlar yüzünden tam yerini öğrenemiyoruz. Bildiğimiz Aurora'nın sayıca üstün olduğu. Herhangi bir yenilgi haberi almadık."

Caelia usulca başını salladı. Konseyine söyleyeceği son şeyleri söyledikten sonra toplantıyı bitirdi. Taht odasına yol alırken görüşeceği şehir yöneticilerini aklından geçirdi. Birdenbire yoğun bir enerji dalgasının vücudunu sardığını hissettiğinde duvara tutundu. Kalp atışları hızlanmıştı. Bazen güçlerinin yoğunluğu böyle şeylere sebep olabiliyordu. Kendine geldiğinde yürümeye devam etti. Düşünceli ve sessiz bir yürüyüşün ardından taht odasına girdiğinde şehir yöneticilerinden hiç kimseyi göremedi. Odada sadece tek kişi vardı. Kim olduğunu hemen tanıdı. Debora tahtının önünde durmuş doğrudan ihtişamlı tahta bakıyordu. Kapıdan tahtın önüne kadar uzanan kırmızı halının bittiği yere yakındı. Ellerini arkasında birleştirmişti. Duruşu dik ve kararlıydı.

Caelia yavaş adımlarla Debora'ya doğru ilerledi. Debora'nın gerisinde kırmızı halının üzerinde durdu ve başını eğip bir süre güçlü hissetmeyi denedi. Birkaç kere derin nefes alıp durdu. O sırada ise Debora'nın sesi ilişti kulaklarına...

Zümrüt Taç ⚜ Hükümdar Serisi IHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin