46. Bölüm

517 27 0
                                    

Yavuz telefonu kapattıktan sonra hemen ceketini alır ve hızla ayakkabılarını giyer.

Hamit: Ne oldu oğlum?
Yavuz: Bahar'ların peşlerinde bir adam varmış.
Hamit: Ben de geleyim.
Yavuz: Olmaz baba. Senin için gelmiş olabilirler.
Hamit: Çok Dikkatli ol.
Yavuz: Merak etme.

Yavuz kısa bir süre içinde Bahar ve annesini bulur ve yanlarına gider.
Yavuz kısık sesle: Sakin olun.
Bahar: Yavuz, çok korktum.
Yavuz: Tamam Bahar sakin ol. Adam nerede şu an?
Bahar: Arkamızda olması lazım.
Yavuz: Tamam gördüm. Hadi gidelim.
Bahar: Adama ne olacak?
Yavuz: Biz gidelim, halledeceğim.
Bahar: Tamam.

Üçü birlikte yürüyerek kısa bir süre sonra eve varırlar.
Yavuz: Siz içeri girin, ben geliyorum.
Bahar: Yavuz gitme.
Yavuz: Merak etme bir şey olmayacak.
Bahar: Dikkatli ol.
Yavuz: Bir şey yok siz girin hadi.
Bahar: Tamam.

Bahar ve Ebru içeri girince Yavuz geriye doğru yürümeye başlar. Sokağın sonuna geldikten sonra onları takip eden adamı görür. Adam da Yavuz'u görünce hemen silahını çıkarır.
Yavuz adamın kim olduğunu o zaman anlar ve o da silahını çıkarır.

Yavuz: At o silahı Olcay!
Olcay: Asla!
Yavuz: Seni kendi ellerimle geberteceğim lan.
Olcay: Önce ben seni öldürmesem belki.
Yavuz: Buralara kadar tek başına gelecek kadar kafayı yemişsin sanırım.
Olcay: Önce karını, sonra onun annesini, sonra babanı en son da seni öldüreceğim komutan. Çünkü sana hayatımı borçluyum.
Yavuz: Ne diyorsun lan sen?
Olcay: O gün o depoda beni öldürmedin. Polisler de beni serbest bıraktı.
Yavuz: Şimdi öldüreceğim ama. Bu sefer kaçamazsın.

Yavuz lafını bitirdikten sonra Olcay ve Yavuz tetiğe aynı anda basarlar. Yavuz omzunu sıyıran kurşuna aldırmadan Olcay'ın yanına gider. Olcay hâlâ yaşıyordur. Hemen Erdem'i arar.

Yavuz: Komutanım, çok kötü bir şey oldu.
Erdem: Ne oldu?
Yavuz: Olcay, tek başına babamı öldürmeye gelmiş.
Erdem: Ne!? İyi misiniz?
Yavuz: Biz iyiyiz ama Olcay'ı vurmak zorunda kaldım.
Erdem: Allah kahretsin.
Yavuz: Babamın evinin yakınındaki marketin oralardayım.
Erdem: Tamam, ben hemen bir ekip gönderiyorum.
Yavuz: Tamam komutanım ben de ambulans çağıracağım.
Erdem: Tamam.

Yavuz telefonu kapatınca hemen ambulans çağırır. O sırada ne öğrensem kardır diye düşünüp Olcay'a sorular sormaya başlar.

Yavuz: Anlat!
Olcay: N-Ne istiyorsun?
Yavuz: Biyolojik silah.
Olcay: Bunu s-sana niye an-latayım ki?
Yavuz Olcay'ın yarasına bastırarak: Yaşamak istiyorsan anlat. Ya da seni hemen şimdi şuraya gömebilirim.
Olcay: Aah. İstanbul'da patlatacak. Silah b-bitmek üzere.
Yavuz: Ne zaman?
Olcay: Bi-bilmiyorum.
Yavuz: Ne zaman dedim!
Olcay derin bir nefes aldıktan sonra: Bir hafta sonra.
Yavuz: İstanbul'da nerede?
Olcay: Sınırada. B-başka bir şey bi-bilmiyorum.

O sırada polisler gelir, ardından da ambulans.
Polis: Geçmiş olsun.
Yavuz: Sağolun.
Polis: Sizi karakola kadar götürmem gerekiyor. İfadenizi almak zorundayız.
Yavuz: Tamam. Önce bir telefonla konuşmam lazım.
Polis: Tabi buyrun.

Yavuz hemen Bahar'ı arar ve karakola gittiğini, o gelene kadar evde kalmalarını söyler. Daha sonra karakola gider ve ifade verir. Polislerin ısrarı üzerine karakoldaki revirde yarasına baktırır ve eve gider.

Bahar: Yavuz! İyi misin?
Yavuz: İyiyim merak etme.
Hamit: Kimmiş takip eden?
Yavuz: Olcay.
Hamit: Ne!? Tek başına mı gelmiş?
Yavuz: Evet.
Hamit: Nerede şu an?
Yavuz: Cehennemin dibinde.
Hamit: Öldü mü?
Yavuz: Evet, öldü.
Bahar: Yavuz, sen iyi görünmüyorsun.
Yavuz: İyiyim merak etme.
Bahar: Omzunda ne var senin?
Yavuz: Bir şey yok iyiyim.
Bahar: Vuruldun mu?
Yavuz: Hayır. Kurşun sıyırdı.
Bahar: Bir bakayım.
Yavuz: Gerek yok. Karakolda pansuman yaptılar.
Bahar: İyi tamam.
Hamit: Yavuz, Olcay'dan bir şey öğrenebildin mi?
Yavuz: Evet, çok önemli bir şey öğrendim. Sonra konuşsak daha iyi olur.
Hamit: Tamam.
Yavuz: Neyse artık yemek yiyelim mi?
Bahar: Bence de bu konuyu kapatalım.
Yavuz: Tamam Bahar yardım eder misin?
Bahar: Tamam.

Yavuz ve Bahar sofrayı kurarken Hamit ve Ebru sohbet ediyorlardır.
Sofra kurulduktan yemekler yendikten sonra çaylar da içilir ve Bahar'la Ebru kalkmaya karar verirler.

Bahar: Her şey çok güzeldi. Teşekkür ederiz.
Ebru: Gerçekten çok güzeldi.
Hamit: Biz teşekkür ederiz. Yine bekleriz.
Yavuz: Ben bırakayım sizi.
Bahar: Biz taksi tutar giderdik.
Yavuz: Yok şimdi için rahat etmez. Ben bırakayım sizi.
Bahar: Peki tamam.

Yavuz, Bahar ve Ebru tam kapıdan çıkacakken Ebru bir anda fenalaşır.
Yavuz: Ebru hanım iyi misiniz?
Bahar: Yavuz hastaneye gidelim.
Yavuz: Tamam hadi.
Hamit: Bu sefer ben de geliyorum.
Yavuz: Tamam. Hadi gidelim.

Dördü birlikte hastaneye vardıklarında Ebru hemen yoğun bakıma alınır ve müdahale edilmeye başlanır.
Bahar: Yavuz, ya bir şey olursa?
Yavuz: Tamam sakin ol.
Bahar: Nasıl sakin olayım Yavuz?
Yavuz: Haklısın, sen de haklısın. Ama doktor birazdan çıkar.
Bahar: Off. Annem diye beni de almadılar.
Yavuz: Bahar lütfen biraz sakin ol.

Kısa bir süre sonra yoğun bakım odasından bir doktor çıkar.
Doktor: Ebru Kutlu'nun yakınları siz misiniz?
Bahar: E-Evet biziz.
Doktor: Kanseri çok ilerlemiş. Elimizden gelen her şeyi yaptık ama... Başınız sağolsun.

Sana Söz Verdim Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin