79. Bölüm

533 28 3
                                    

Keyifli okumalar...

Tim uçaktakileri de kurtarınca tabura geri dönerler. O sırada Bahar, Nazlı ve Su Bahar'ın evinde sohbet ediyorlardır.

Su: Bahar, ne zamandır soracağım bir türlü soramadım.
Bahar: Ne soracaksın?
Su: Şuradaki fotoğraf, o sen misin?
Bahar eline aldığı balerin fotoğrafını göstererek: Bu mu?
Su: Evet.
Bahar: Madem sordun anlatayım. Ben küçükken balerin olmak istiyordum. Hep balerinleri çok sevmiştim. Sonra babam beni kursa göndermişti.
Nazlı: Sonra ne oldu?
Bahar gülerek: Ayağımı kırdım.
Nazlı ve Su aynı anda: Ne!?
Bahar: Uzun bir süre yürüyemedim. Sonra babam da bir daha göndermedi.
Nazlı: Hiç bilmiyorduk ya. Diğer fotoğrafları da göstersene.
Bahar: Eh göstereyim bari.

Bahar bir dolabı açıp eski albüm ve yıllıklarını çıkarır.
Nazlı: Aşk olsun Bahar.
Bahar: Ne oldu ya?
Nazlı: Bu kadar fotoğrafın var hiç göstermiyorsun bize.

Bahar ciddi bir ifade takındıktan sonra gülmemek için kendini zor tutarak: Size fotoğraflarımı göstermediğim için yok özür dilerim. Lütfen affedin beni.
Nazlı da Bahar'ın oyununu devam ettirerek: Pekala tamam. Seni bu seferlik affedebiliriz bence. Ne dersin Su?
Su: Evet bu seferlik bir şey olmaz.
Bahar: Çok naziksiniz. Çok teşekkür ederim.

Üçü birlikte gülüşüp Bahar'ın fotoğraflarına bakarlar.
Nazlı: Ben de aslında keman çalmak istemiyordum. Hatta nefret ediyordum çalmaktan.
Bahar: Sen... Keman çalmaktan.
Nazlı: Evet ben keman çalmaktan nefret ediyordum.
Su: Nasıl ya? Nasıl başladın keman çalmaya?
Bahar: Aslında ben piyano çalmayı çok istiyordum. Sesi çok hoşuma gidiyordu. Babam da beni piyano kursuna göndermişti. Birkaç bir ders gittim sonra babam beni bir anda kemana geçirdi. Derslere ağlayarak gidiyordum ama sonra çok sevdim.

Su: Neden kemana geçirmişler peki seni?
Nazlı: Onu da sonradan öğrendim. Öğretmenim benim el yapımın piyano çalmak için uygun olmadığını söylemiş. Eğer keman çalarsam çok başarılı olacağımı da.
Bahar: Vay be. Küçükken ne hayallerimiz varmış. Ee Su, sen anlat.

Su: Ben küçükken aşçı olmak istiyordum. Ama öyle böyle değil. Çok seviyordum yemek yapmayı.
Bahar: Güzel de yapıyorsun. Neden olmadın peki?
Su biraz durduktan sonra gülerek devam eder: Mutfağı yaktım.
Bu sefer Bahar ve Nazlı aynı anda: Ne!?
Su: Fırında yemek yapıyordum ocakta da başka bir yemek vardı. Fırındakine bakacağım derken elimdeki havluyu ocağın yanına koymuşum. Havlu yanınca gerisi geldi işte. Sonra vazgeçtim aşçı olmaktan.
Nazlı: Vay be.

Bahar: Herkes eski hayallerini anlattı. Şimdi sıra yenilerde.
Nazlı: Ben başlıyorum o zaman.
Bahar: Buyurun.
Nazlı: Böyle hep birlikte çok mutluyuz. Birlikte tatile gitmişiz. Biz Ateş'le evlenmişiz falan. Öyle çok özellikli bir şey değil yani.
Su: Niye öyle dedin ya? Gayet güzel bir hayal bence.

Nazlı: Sen anlat Su.
Su: Tamam. Şimdi bizim Feyzullah'la bir çocuğumuz olmuş. Hatta ismi Mücahit.
Bahar: Yok artık.
Su: O kadar çok ısrar etti ki artık kabullenmeye başladım. Neyse biz de çok mutluyuz. Öyle. Sanırım hepimizin hayali aynı.
Bahar: Evet. Benim anlatmama gerek kalmadı.
Nazlı: Olmaz sen anlat yine de.

Bahar: Peki tamam. Benimki de işte hepimiz çok mutluyuz. Minik Karasu doğmuş. Birlikte eğleniyoruz. Hiç derdimiz yok. Yavuz'lar göreve gitmiyor bir süredir. Çünkü her şey yolunda. Böyle işte benimki de.
Su: Bir dakika. Ben yanlış mı anladım? Sen minik Karasu doğmuş derken...
Bahar: Ayy. Ben sana söylemeyi unutmuşum. Hamileyim ben.
Su: Gerçekten mi? Yaa çok sevindim. Feyzullah da bir şey söylemedi.
Bahar: Kimsenin haberi yok. Doğum gününde sürpriz yapacağım Yavuz'a.
Su: Aa. Ne güzel.

Sana Söz Verdim Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin