34. Bölüm

572 27 0
                                    

Birkaç dakika sonra herkes baygın olan Yavuz ve Bahar'ın etrafında toplanmıştır. İki kişi ilkyardım yaparken biri de ambulansı arar. Ambulans gelmeden kısa bir süre önce Yavuz uyanır.

Yavuz: Bahar... Bahar iyi mi?

Adam: Bilmiyoruz.

Yavuz kalkmaya çalışır. Araba çarpınca yere düştüğünde çarptığı başının acısını hissetmeden Bahar'a bakmaya başlar.

Adam: Dur kardeşim yavaş. Başın kanıyor.

Yavuz: İyiyim ben. Ambulans çağırdınız mı?

Adam: Evet çağırdık.

O sırada ambulansın sesi duyulur. Yavuz ve Bahar ambulansa bindirilip hastaneye gönderilirler. Hastaneye vardıklarında Bahar da uyanmıştır. İkisinin de beyin tomografisi çekilip yaralarına bakılır.

Doktor: Çok ucuz atlatmışsınız. Araba biraz daha hızlı gelseymiş çok daha ağır olabilirmiş.

Yavuz: Çıkabilir miyiz peki?

Doktor: İkinizde de beyin kanaması veya benzer bir belirti yok. 1-2 saat sonra çıkabilirsiniz.

Bahar: Teşekkür ederiz.

Doktor: Eğer baş dönmesi, mide bulantısı veya şiddetli baş ağrısı şikayetiniz olursa lütfen vakit kaybetmeden gelin.

Yavuz: Tamam doktor bey sağolun.

Doktor: Bir de Yavuz bey hafif baş ağrınız büyük ihtimalle olacaktır ağrı kesici alabilirsiniz ama şiddeti artarsa lütfen tekrar gelin. Bahar hanım siz de kolunuzu mümkün olduğunca az hareket ettirin.

Bahar: Tamam teşekkürler.

Yavuz ve Bahar 1 saat sonra hastaneden çıkıp eve giderler.

Bahar: Çok korktum Yavuz.

Yavuz: Asıl ben sana bir şey olacak diye çok korktum.

Bahar: Neyse bunları sonra konuşuruz. Senin başın nasıl?

Yavuz: İyiyim iyiyim. Sen?

Bahar: Biraz ağrıyor ama iyiyim.

Yavuz: Tamam. Hadi girelim içeri.

Yavuz ve Bahar kapının önüne geldiklerinde onları bekleyen Ateş ve Nazlı'yı görürler.

Nazlı: Nerede-. Ne oldu size!?

Ateş: Komutanım iyi misiniz?

Yavuz: İyiyiz iyiyiz. Sizin ne işiniz var burada?

Ateş: Nazlı Bahar'ın yanına gelecekti ben de geleyim tabura birlikte gideriz dedim komutanım.

Yavuz: İyi yapmışsın.

Nazlı: Size ne olduğunu anlatacak mısınız artık?

Bahar: Ya önemli bir şey değil. Araba çarptı.

Nazlı: Ne? Önemli bir şey değil diyor bir de.

Ateş: Evet komutanım ciddi bir şey yok inşallah.

Yavuz: Yok yok. Bahar sabah dolaşmaya çıkmış ben de haber vermeyince merak ettim. Çıktım aradım görünce seslendim, yolda durdu. Arabayı görmeyince de sonuç bu işte.

Ateş: Çok geçmiş olsun ikinize de.

Nazlı: Evet, ucuz atlatmışsınız gerçekten.

Bahar: Öyle oldu biraz. Neyse içeri geçelim.

Ateş: Komutanım isterseniz ben Erdem Yarbay'ıma haber vereyim. Siz hiç gelmeyin.

Yavuz: Yok oğlum iyiyim ben. Zaten dün de gelmedim.

Bahar: Yavuz cidden sen gitmesen mi ya? Başın yarıldı zaten.

Yavuz: Yok, iyiyim ben. Zaten görev çıkarsa Erdem Yarbay göndermez merak etme.

Bahar: Tamam yine de dikkat et kendine.

Yavuz: Merak etme. Ben üzerimi giyineyim gidelim.

Ateş: Emredersiniz komutanım.

Yavuz hemen içeri girip üniformalarını giyer ve kendisini bekleyen Ateş'in yanına gider.

Yavuz: Hadi gidelim.

Ateş: Tamam komutanım.

Bahar: Dikkat edin.

Yavuz: Merak etme.

Nazlı: Görüşürüz.

Ateş: Görüşürüz Nazlı'cım.

Yavuz ve Ateş evden çıkarlar ve tabura doğru yürümeye başlarlar.

Ateş: Herkes sana bakıyor komutanım.

Yavuz: Kimse böyle bir asker görmeye alışkın değil de ondan. Ben en iyisi bere yerine şapkayı takayım.

Ateş: Şimdi o kadar görünmüyor komutanım.

Yavuz: İyi bari.

Ateş: Erdem Yarbay ne diyecek buna?

Yavuz: Göreceğiz bakalım.

Yavuz ve Ateş kısa bir süre sonra tabura varmıştır. Birlikte dinlenme odasındaki timin yanına giderler.

Yavuz: Oturun beyler oturun.

Keşanlı: Komutanım, senin kafanda ne var?

Yavuz: Önemli birşey değil.

Hafız: Önemli bir şeye benziyor komutanım.

Yavuz: Bişey yok Hafız.

Erdem: Bir şey var Yavuz.

Yavuz: Komutanım!

Erdem: Ne oldu başına?

Yavuz: Gerçekten önemli bir şey değil.

Erdem: Yavuz, hadi söyle ne oldu?

Yavuz: Araba çarptı.

Tim: Ne?!

Erdem: Çıkar bakayım şapkayı.

Yavuz yavaşça başındaki şapkayı çıkarır.

Erdem: Ah Yavuz ah. Nasıl çarptı araba?

Yavuz: Sabah Bahar evden çıkmış ben de onu aramaya gittim. Yoldan karşıya geçerken gördüm. Seslendim, arkasından gelen arabayı görmedi. Ben de peşinden koştum ama yetişemedim.

Erdem: Bahar nasıl?

Yavuz: İyi, kolu incindi sadece.

Hafız: Verilmiş sadakanız varmış komutanım.

Avcı: Evet komutanım.

Yavuz şapkayı geri takarken Erdem konuşur.

Erdem: Yavuz, bu halde burada kalmazsın.

Yavuz: Komutanım, ben iyiyim. Sadece biraz başım ağrıyor o kadar.

Erdem: Peki. Ama fazla gezinmeyeceksin.

Yavuz: Emredersiniz.

Erdem: Benim küçük bir işim var öğleden sonra gelirim. Yavuz, emir komuta sende. Eğer görev çıkarsa sen gitmeyeceksin.

Yavuz: Emredersiniz komutanım.

Avcı: Beyler, yandık. Yavuz komutan bizi eğitime çıkaracak.

Karabatak: Yok dayıoğlu o halde nasıl çıkarsın?

O sırada Yavuz'un telefonu çalar.

Yavuz: Alo, Eylem.

Eylem: Yavuz, Olcay. Olcay'ın yeni planını bulduk.

Yavuz: Neymiş?

Eylem: Agah.

Yavuz: Ne!?

Eylem: Olcay babanı öldürecek Yavuz.

Sana Söz Verdim Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin