49. Bölüm

528 27 4
                                    

Yavuz: Öncelikle bunları kimse bilmeyecek.
Fethi: Emredersiniz komutanım.

Yavuz: Bir hafta sonra İstanbul'dan çıkıp boğazdan geçerek Yunanistan'a kaçak mültecileri götürecekler. Ve bunu yapan kişiler örgütten. Angie ve Robert. Biyolojik silah saldırısının önceden anlaşılmış olarak ortaklaşa yapılacağını düşünüyoruz. Bu ikisi mültecileri sınır dışına çıkaracağını söyleyecek, daha sonra da anlaşıldığı üzere bomba patlayacak. Hem İstanbul'daki birçok sivil zarar görecek. Hem de kaçak mülteciler onların elinde kalmamış olacak.

Fethi: Şerefsizler. Peki biz ne yapacağız komutanım?
Yavuz: Örgütün içine sızacağız. Ama sen daha çok burayla iletişim halinde olacaksın. Burak ve komutanları Emrah Albay da orada olacak. Sen onlarla birlikte olayları merkezden takip edeceksin.

Fethi: Emredersiniz komutanım. Komutanım bir şey sorabilir miyim?
Yavuz: Sor.
Fethi: Böyle görevleri normalde istihbarata çalışanlar yapar. Neden sen komutanım?
Yavuz gülerek: Belki de istihbarata çalışmışımdır.
Fethi: Nasıl yani komutanım?
Yavuz: Askeriyeden ihraç edildiğimiz zaman o üç aylık süre içinde istihbarata çalıştım, orduya geri döndüğümüzde de tamamen bağlarımı koparmamak üzere.
Fethi: O zaman orduya geri döneceğimizi biliyordun komutanım, değil mi?
Yavuz: Evet, biliyordum.
Fethi: O yüzden sana geldiğimizde öyle konuşmuştun, geri döneceğimizi bildiğin için Ankara'ya gitmeyi kabul etmedin.
Yavuz tebessümle: Evet.

Flashback;
Aşık: Bizim bir şekilde göreve dönmemiz lazım komutanım. Ankara'ya gitmemiz gerekiyorsa gidelim. Kime çıkmamız gerekiyorsa çıkalım. Yalvaralım, yakaralım. Söyleyelim.
Yavuz: Niye? Biz dilenci miyiz asker miyiz? Biz bu ülkenin neferiyiz. Gel derler geliriz, git derler gideriz, öl derler ölürüz. Gel diyen var mı?
Hafız: Yok.
Yavuz: Eee.

Çaylak: Komutanım, siz bizim komutanımız değil misiniz? Bizi bir kere aramadınız. Bir ne yapıyor bunlar demediniz. Şimdi sizden bir şey istedik. Tek bir şey, ona da mı hayır? Sadece bir kere arayacaksınız ya, sadece bir kere.

Kısa bir sessizlikten sonra Yavuz tebessümle: Ne zaman Su'yu istemeye gidiyorsunuz?
Çaylak: Siz... Nereden biliyorsunuz o meseleyi?

Yavuz: Benim işim bu oğlum. Aramadım sormadım, merak etmedim mi sanıyorsun? Hepiniz birer birer burnumda tütmediniz mi sanıyorsun? Gece gündüz bizimkiler ne yaptı acaba diye aklımdan çıktınız mı sanıyorsun?

Yavuz bir süre bekledikten sonra devam eder: Kaç tane adak adadın Hafız? Söyle. Dur ben söyleyeyim, 7.

Sonra Yavuz Keşanlı'ya dönerek: Her pazar sabahı şehitliğe dua etmeye gittin değil mi? Sonra her çıkışta o çıkıştaki yaşlı kadından mendil aldın.

Sonra Avcı'ya dönerek: Eski zengin zübbe arkadaşlarınla takıldın, gram keyif almadın. Avrupa'yı dolaştın, tek başına, yine gram keyif almadın. Doğru mu?
Fethi: Doğru komutanım.

Daha sonra Çaylak'a dönerek: Maymunlar yavrularını kucakta taşır, aslanlar öyle yapmaz Çaylak. Onları izlerler, sadece izlerler.
Çaylak bir anda kalkıp Yavuz'a sarılır.

Fethi: Bizi çok şaşırmıştın komutanım. Hele Çaylak.
Yavuz: Bu da benim görevim oğlum. Neyse diğerlerine de haber ver. Harekat merkezine gelin.
Yavuz: Emredersiniz komutanım.
Yavuz: Tekrar söylüyorum; anlattıklarımı kimse bilmeyecek.
Fethi: Ne anlatmıştınız ki komutanım?
Yavuz: İşte böyle. Aferin.

Yavuz harekat merkezine gider. Tim de geldiğinde operasyon detaylarını konuşmaya başlarlar.

Erdem: Çolak'ın gizli evlerinden birinin yeri tespit edildi, onun orada olduğunu düşünmüyoruz ama yine de bakıp oradaki adamlarını etkisiz hale getireceksiniz.
Tim: Emredersiniz komutanım.
Erdem: Hadi gidip hazırlanın. Yavuz sen iki dakika kal.
Tim: Emredersiniz.

Tim odadan çıkıp bir tek Yavuz kalınca Erdem konuşmaya başlar.
Erdem: Avcı seninle geliyor değil mi?
Yavuz: Evet komutanım.
Erdem: Kimlikler hazır mı?
Yavuz: Uçaktan indiğimizde istihbarattan arkadaşlar verecek.
Erdem: Tamam. Yavuz, Fethi sana emanet.
Yavuz: Gözünüz arkada kalmasın komutanım.
Erdem: Aslanım benim. Hadi sen de git hazırlan.
Yavuz: Emredersiniz.

Tim hazırlandıktan sonra operasyonun yapılacağı bölgeye giderler.

Yavuz: Avcı, kendine buranın girişini gören bir yer bul. Aşık, Kopuk arkadaki girişte bekleyin. Keşanlı, Çaylak siz önden gideceksiniz. Hafız, Karabatak siz benimle gelin.
Tim: Emredersiniz komutanım.

Yavuz: Avcı gelen giden var mı?
Avcı: Olumsuz.
Yavuz: Anlaşıldı. İçeride kaç kişi var?
Keşanlı: Yaklaşık 15 komutanım.
Yavuz: Başka bir şey var mı? Bomba ya da silah?
Keşanlı: Görünürde bir şey yok komutanım.
Yavuz: Güzel, dışarıdaki adamları indirin giriyoruz.
Tim: Emredersiniz komutanım.

Herkes en yakınındaki adamları öldürmeye başlar. Kısa süre sonra dışarıdaki bütün adamlar ölmüştür. Tim tam içeri girecekken telefon çalar. Arayan Çolak'tır.

Çolak: Naber Sarı?
Yavuz: İyi Çolak, senden naber?
Çolak: Nasıl olsun işte be sarışın. Seninle uğraşıyorum.
Yavuz: Ne istiyorsun şerefsiz?
Çolak: Şu an olduğunuz yerde sizi çok güzel bir sürpriz beklediğini haber vereyim dedim.
Yavuz: Ne saçmalıyorsun lan sen?
Çolak: Gayet ciddiyim Sarı. İçeride belki köy okulunun öğretmenleri, belki çocuklar, belki de yaşlı dedeler vardır.
Yavuz: Ne diyorsun Çolak?
Çolak: Sana sürprizim var Sarı. İçeride bekliyor.
Yavuz: Allah belanı versin Çolak.
Çolak: Senin de sarışın. Hadi görüşürüz.

Telefon kapandıktan sonra Yavuz düşünmeye başlar. İçeride Çolak'ın dediği gibi siviller mi yoksa başka bir şey  mi vardır?

Yavuz: Beyler galiba içeride siviller var.
Hafız: Ne diyorsun komutanım?
Yavuz: Girmek zorundayız.
Karabatak: Ya başka bir şey varsa komutanım?
Yavuz: Yapacak bir şey yok. Giriyoruz beyler. 3 deyince. 3!
Timin içeri girmesiyle patlayan bombaların binayı timin üzerine yıkması bir olur.

Sana Söz Verdim Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin