18. Bölüm

884 29 1
                                    

Yavuz kısa bir süre sonra tabura varmıştır.

Erdem: Yavuz! Sen niye geldin?
Yavuz: Komutanım konuşmamız lazım.
Erdem: Ne oldu? Kötü bir şey mi var?
Yavuz: Yok komutanım. Biraz önce Ali Binbaşı aradı.
Erdem: Ne dedi?
Yavuz: İstanbul'a gelmen gerekiyor dedi. Sadece o kadar. Yarın sabah uçak varmış.
Erdem: Hee o mesele.
Yavuz: Siz biliyor musunuz komutanım?
Erdem: Evet. Az da olsa bir şeyler biliyorum; İstanbul'a bazı askerler ve üst düzey yöneticiler gelecek. Çolak'ın kurmak istediği ülke hakkında tartışacaklar.
Yavuz: İyi de komutanım neden ben?
Erdem: Onu bilmiyorum. Ama Çolak'ı en iyi tanıyan sensin. Belki o yüzden olabilir.
Yavuz: Tamam komutanım. Ben hazırlanayım o zaman.
Erdem: Tamam Yavuz. Bu arada senin kolun nasıl?
Yavuz: Gayet iyi.
Erdem: Tamam. Dikkat et kendine.
Yavuz: Emredersiniz.

Yavuz odasına gidip çantasına eşya doldurmaya başlar. O sırada daha yeni sevgili olduğu Bahar'a doğum günü hediyesi düşünmeye başlar. Ve aklına Su gelir. Belki o biliyordur Bahar'ın ne seveceğini diye düşünür. Ama şu an zamanı olmadığı aklına gelince çantasını doldurmaya devam eder.

Ertesi gün Yavuz sabah erkenden kalkar. Çantasını alır ve bir taksiye binip havaalanına doğru yola çıkar. Kısa bir süre sonra İstanbul'a varmıştır. Uçaktan indiğinde onu bekleyen resmi aracı görür. Araca biner ve yola çıkarlar. O sırada Bahar ve Nazlı uyanmıştır.

Nazlı: Yavuz abim gitmiş mi?
Bahar: Evet.
Nazlı: Sen gördün mü giderken?
Bahar: Hayır görmedim.
Nazlı: Neyse Yavuz abi haber verir herhalde sana.
Bahar: Bence de verir. Neyse hadi kahvaltıyı hazırlayalım.
Nazlı: Bence de. Zaten bugün bize lokma getirecek Eylem ve Fethi yok.
Bahar: Evet. Ama dün o lokmalar ne kadar güzeldi yaa.
Nazlı: Gerçekten çok güzeldi.
Bahar: Neyse, artık mecbur hazırlayacağız bir şeyler.

Bahar ve Nazlı kahvaltı hazırlarken Yavuz toplantının yapılacağı yere varmıştır.

Asker: Kimlik görebilir miyim?
Yavuz: Üsteğmen Karasu.
Asker: Buyurun komutanım.
Yavuz: Kolay gelsin.
Asker: Sağol.

Yavuz içeri girer ve toplantı salonuna doğru yürümeye başlar. Salonu bulur ve kapıyı çalıp içeri girer.

Yavuz: Üsteğmen Karasu.
Aytaç Orgeneral: Hoş geldin Yavuz. Gel otur.
Yavuz: Sağolun komutanım.
Aytaç Orgeneral: Yaralanmışsın.
Yavuz: Evet komutanım. Ama önemli bir şey yok.
Aytaç Orgeneral: Güzel.

O sırada içeri birileri girer. Toplantı kurulu tamamlanmıştır. Vakit kaybetmeden durumu değerlendirmeye başlarlar.

Aytaç Orgeneral: Öncelikle hepiniz hoşgeldiniz. Bugün burada toplanma sebebimiz Çolak. Hepinizin bildiği üzere Çolak sınırlarımızda bir terör devleti kurmayı hedefliyor.
Osman Binbaşı: Komutanım biz ne yapacağız peki?
Aytaç Orgeneral: Yavuz ve Burak siz Çolak'la yakından ilgileniyorsunuz. Sizi o yüzden çağırdık. Timlerinizle beraber gerektikçe operasyona çıkacaksınız. Bizler ise size sürekli olarak istihbarat sağlayacağız.
Yavuz: Komutanım Burak Üsteğmen ile timlerimiz birleşecek mi?
Aytaç Orgeneral: Hayır Yavuz. Farklı bölgelerden operasyonlara çıkacaksınız.
Burak Üsteğmen: O zaman sürekli iletişim halinde olacağız.
Aytaç Orgeneral: Evet.

Yaklaşık 40 dakika sonra toplantı biter ve herkes dağılır.
Burak: Komutanım zamanınız varsa sizi tanımak isterim. İsminizi çok duydum.
Yavuz: Estağfurullah aslanım. Benim zamanım var. Gel çay içelim.
Yavuz ve Burak yakınlardaki bir çay bahçesine gidip otururlar.
Burak: Nerede görev yapıyorsunuz komutanım?
Yavuz: Karabayır. Sen?
Burak: Hatay komutanım.
Yavuz: Yakınmışız.
Burak: Evet. Komutanım, bir şey sorabilir miyim?
Yavuz: Tabii ki.
Burak: Komutanım ben sizin adınızı daha önce çok duydum. Sizinle birlikte şu an burada olmak benim için çok gurur verici. Nasıl başardınız komutanım? Nasıl bu kadar çok şey yaptınız?
Yavuz: Bak aslanım, bunları ben tek başıma yapmadım. Yanımda her zaman arkamda olan timim vardı. Çok sevdim Burak, vatanımı çok sevdim. Benim yaptığım hiçbir şey. Sen daha iyisini yaparsın.
Burak: Gerçekten yapabilir miyim komutanım?
Yavuz: Evet yapabilirsin. Mesela sen neden asker oldun?
Burak: Vatanımı bayrağımı korumak için komutanım.
Yavuz: İşte bu yeter. Çok başarılı bir asker olman için bu yeter. Hem başarılı olmasan zaten bugün buraya gelemezdin.
Burak: Sağolun komutanım.
Yavuz: Neyse, ben gideyim artık. Karabayır'a dönmeden önce küçük bir işim daha var.

Sana Söz Verdim Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin