45. bölüm başınız sağolsun

3.9K 171 39
                                    

"Karımı kurtarın" dedim.

"Yani bebeği alıyoruz o zaman" dedi doktor onayımı almak adına.

"Evet" dedim.

İstemeye istemeye kabul etmiştim. Başka çarem yoktu. Beren uyandığında bu kararı aldığım için belki de benimle bir daha asla konuşmayacak evliliğimizi sonlandıracaktı. Affet beni Beren. Senin için çocuğumuzdan vazgeçmek zorundayım.

Doktor yanımızdan ayrılırken Ali omzuma dokunup "Her şey eskisi gibi olacak" diyip beni teselli etmeye çalıştı.

Kafamı olumlu anlamda salladım.
Ama biliyordum ki hiç bir şey eskisi gibi olmayacaktı.

~~~~~~

Saatler sonra

Bir sağa bir sola dönüp duruyordum.
Bir yandan da Beren için dualar ediyordum. Allahım onu bana bağışla,
Beni onsuzlukla sınama diye.

Ameliyathanenin kapısı açıldığı an koşarak doktorun yanına gittim.

"O iyi mi, Beren iyi mi?"

"Şu an için net bir şey söyleyemem.
Durumu stabil" dedi.

O an sinirlenip "Nasıl bir şey diyemem. Bebeği alırsak karımı kurtaracağınızı söylemiştiniz" dedim.

Saatlerdir iyi bir haber bekliyorduk.
Doktorun net olmayan cevapları beni çileden çıkarmıştı.

"Bakın karınız için elimizden geleni yaptık. Bu saaten sonra yapabileceğimiz tek şey Beren hanımın uyanması. Siz yine de her şey için hazırlıklı olun" dedi.

"Hazırlıklı olmak" duyduğum şeyle donup kalmıştım.

Doktor yanımızdan geçip giderken duvara boş boş bakıyordum.

Hazırlıklı olmak ne demekti.
Onu her an kaybetme ihtimali miydi?Onu bir daha görememek, onsuz yaşamak, nefes alamamak mıydı?

Annemin bilmem kaç defa adımı tekrarladığı, benim ise tepki bile veremediğim bir andaydım.

Ali bir şeyler mırıldanıyor, Sibel göz yaşları içinde ağlıyordu. Ben ne yaptığımı bile bilmiyordum.

"Hatice anneme haber verdiniz mi?" Diye sordum.

"Yok oğlum. Nasıl diyelim kadının yüreğine iner" dediğinde

"Anne benim için haber verir misiniz? Benim aramaya yüzüm yok" dedim.

Onlardan uzaklaşırken annem
"Nereye?" Diye sormuştu.

"Biraz hava alıcam" dedim.

Ali beni yalnız bırakmak istemese de gelmemesini söylemiştim.

Asansörün düğmesine basıp çatı katına çıktım.

Kimse yoktu ve burası çok yüksekti.
Derin bir nefes alıp aşağıya baktığımda insanlar, arabalar küçücük görünüyordu.

Gözlerim dolunca herşey bulanıklaştı. Dün akşam güle oynaya konuşuyorduk. Daha sabah yatağımızda mışıl mışıl uyuyordu.

İç çektim. Onu öyle yerde kanlar içinde görmek...

Gözümün önünden bir türlü gitmeyen sahne. Allahım onu bana bağışla ne olur. Beni onsuzlukla sınama.
Yaptığım kötülüklerin hatti hesabı yok ama onun suçu yok. Ne olur onu bana bağışla.

~~~~~~

Kaç saatir oturuyorum bilmiyorum.
Ama hava aydınlanmaya başlamıştı.

Arkamda bir hareketlilik hissettiğimde Sibel olduğunu fark ettim.

Patronum MafyaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin