Üç gün sonra...
"Beni sık sık ara tatlım olur mu?" dedi Kerime Hanım Lal'in kabanını giydirirken.
"Ev işlerinden vakit bulabilirsem tabii ararım." Dedi Lal bilmiş bir tavırla.
"Merak etme hayatım, Burak oğlum gittikten sonra birkaç zaman kalmak için yanına gelirim."
Kiraz kapının önünde annesi ve Lal'i izliyorken Elif de kapının hemen yanındaki pencereden düşünceli bir şekilde dışarıya bakıyordu. O sırada merdivenlerden aşağıya birinin indiğini duydu, kafasını çevirip bakınca Burak'ın elinde bavullarla kendisine baktığını gördü. Kafasını çeviremeden Burak ona küstahça gülümseme gafletinde bulunmuş ama cevap olarak Elif'in sertçe kafasını çevirmesiyle, olduğu yerde kalmıştı. Eğer Lal ona seslenmese dalgınlığından çıkıp yeniden merdivenlerden inmeye devam edemeyecekti.
"Ah işte buradasın canım." Dedi Lal gülerek.
"Ben bunları arabanın bagajına yerleştireyim." Dedi Burak düz bir sesle ve dışarı çıktı.
"Ama ben vakit bulamasam da kızlar beni sık sık arayabilirler." Diye devam etti Lal küçümseyen bir sesle annesine. "Ne de olsa onların yapacak başka bir işi yok."
Burak'ın arabası çakıl taşlı yolun sonundan köşeyi dönüp gözden kaybolunca, Elif annesine döndü, Kerime Hanım'ın gözleri dolmuştu. Annesine o an sempati duyarak sıkıca sarıldı, bunun üzerine Kerime Hanım hıçkırarak ağlamaya başladı.
"Tamam anne, hişşt. İstediğin an kızını gidip görebilirsin, o kadar uzakta değil." Dedi Elif teselli etmeye çalışarak.
..................................................................................
Beş gün sonra...
"Babanız bu kadar eldiveni ne yapacak bilmiyorum?" diye söylendi Kerime Hanım elinde tuttuğu beş tane bahçe eldivenine bakarak. Markette alışveriş yapıyorlardı.
Burak dün Çanakkale'ye gittikten sonra Kerime Hanım Lal'e söz verdiği gibi onun yanında kalmaya İstanbul'a gelmiş, gelirken yanında Ceren ve Elif'i de getirmişti. Böylece birlikte ev için alışveriş yapabilirler ve ikisi dönüşte poşetleri eve taşıyabilirdi.
"Kerime Hanım?"
Hepsi arkalarından gelen bir kadın sesiyle o yöne döndüler. Komşularından biri, Aysen teyze, ki Elif onu ağzında bakla ıslanmadığı için dedikoducu Aysen diye çağırırdı, bir alışveriş arabasını iterek onlara yaklaştı.
"Aysen Hanım?" dedi Kerime Hanım gülümseyerek ve iki kadın öpüştüler.
"Nasılsın? Görüşmeyeli uzun zaman oldu, taze haberler vardır şimdi sende." Dedi Kerime Hanım kıkırdayarak.
Aysen Hanım da kıkırdadı.
"Olmaz mı?! Hatta sana rastlamam büyük tesadüf oldu, ilgileneceğini düşündüğüm bir haber ulaştı kulağıma çünkü."
Kerime Hanım büyük bir merakla gözlerini açtı. "Öyle mi? Çok merak ettim şimdi, nedir?"
"Hani Can Büyükşahin vardı ya, şu sizin taraftaki kocaman malikâneyi satın alan iş adamı..."
"Eee?"
"İşte o, malikâneye bir süreliğine dönüyormuş yeniden."
Kerime Hanım ağzı şokla açılır ancak bunu başarıyla saklamayı becerirken Elif derhal yanındaki Ceren'e baktı; ablasının yüzü bembeyaz olmuştu ama herhangi bir ifade taşımıyordu.
"Hem de yarın geliyormuş." Diye devam etti Aysen Hanım.
"Yarın mı?" diye sordu Kerime Hanım. Sonra toparlanarak ekledi. "Neyse canım bize ne, o kadar ilginç bir haber değilmiş."
Aysen Hanım, Ceren'in neredeyse Can'la evleneceğini duymuş olanlardan biri olarak Kerime Hanım'ın tepkisine şaşırırken Kerime Hanım yarım ağızla yine de kendini sormaktan alamadı.
"Yarın geleceği kesin değil mi?"
"Evet." Dedi Aysen Hanım kafasını sallayarak. "Ama sanırım yalnız gelecekmiş çünkü kız kardeşi yurtdışındaymış."
Elif yeniden Ceren'in yüzüne baktı, bu defa o da sevincini saklayamamış hafifçe gülümsüyordu. Elif onun Canan'ın gelemeyişine gülümsediğine yemin edebilirken Kerime Hanım Aysen Hanım'a hoşça kal deyip kızları peşi sıra sürükleyerek alışverişlerini tamamladı, ardından dışarı çıktılar.
Kerime Hanım yol boyunca Can'ın yaptıklarından sonra geri gelmesinin umurlarında olmayacağına dair söylenip dursa da son anda otobüs durağında vazgeçerek Eliflerle birlikte eve dönmesi aslında ne düşündüğünü açıkça ortaya koyuyordu.
..................................................................................
"İyim Elif, sahiden... Her şey yolunda." Dedi Ceren odasının kapısını açıp içeri girerken.
Elif de onu peşi sıra takip etti.
"Ama-"
Ceren elini kaldırdı. "İyiyim dedim. Hem tek başına geldiğine göre onu daha az göreceğiz demektir, Canan orada olmadıkça malikâneye gitmemiz için bir neden olmaz değil mi?"
Elif sessizce kafasını salladı, Ceren'i ilk defa böyle kararlı ve biraz da sinirli görüyordu.
"İyi. Şimdi gel de anneme yardım edelim, bu haberle kim bilir aklı nerelere uçmuştur."
Elif gülmeye başlayınca Ceren de güldü ve kahkahalar eşliğinde odadan çıktılar.
.................................................................
İki gün sonra...
Kerime Hanım kanepede uzanıyor, Merve ders çalışıyor, Elif kitap okuyor ve Ceren de bir şeyler dikiyorken Kiraz aniden kapıyı açıp salona daldı ve
"Burada, o burada! Kapıda!" diye bağırmaya başladı.
Herkes ne olduğunu anlamadan Kiraz'a bakarken o pencereye koştu ve dışarıya bakıp heyecanla bağırdı.
"Can Bey, burada!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kar ve Su (Tamamlandı)
Lãng mạnElif, hayatta kızlarını evlendirmekten başka bir gayesi olmayan annesi ve hepsi birbirinden çılgın kız kardeşleri arasında sıkışıp kalmış normal bir üniversite öğrencisidir. Hayatındaki her şey son derece sıradan gitmektedir ta ki bir gün sosyetik v...