O gece hem Elif hem de Vural birbirleriyle tekrar karşılaşmaktan kaçınsalar da kader onları bir araya getirmekte adeta büyük bir ustalık gösteriyordu.
Şimdi uzun yemek masasının bir ucunda Elif, diğer bir ucunda ise Vural karşı karşıya oturuyorlar ve birbirlerine bakmamak için adeta savaş veriyorlardı.
Elif için daha da kötü olan şey ise Vural Bey'in, annesinin yanında oturuyor oluşuydu. Zira Kerime Hanım diğer yanında oturan Nermin Hanım'a Ceren'in Can Beyle yakın bir zamanda evlenme ihtimalinden hararetli bir şekilde bahsediyor, konuşmaları ister istemez işiten Vural Bey de bu duyduklarından pek memnun olmuşa benzemiyordu. Elif'in içinden çığlık atmak geldi bir an. Ne oluyorsa oluyor ve ben bu adamın gözünde küçük düşmekten kurtulamıyorum diye düşündü. Sanki annem ve kızlar ailemizi rezil etmek için sözleşmiş gibiler.
Elif bunları düşünürken, annesinin sözü daha da ilerletip Ceren'in Can Beyle evlenmesi halinde bu evliliğin oldukça avantajlı olacağına getirdiği çalındı kulağına. Annesi Nermin Hanım'a ilk önce Can Beyin mal varlığını yeniden hatırlatmakla başlamıştı işe. Ardından ne kadar ünlü, saygın ve kibar bir iş adamı olduğunu söyledi.
Sonunda Kerime Hanım, Ceren'in bu evliliği sayesinde diğer kızlarının da iyi bir kısmet bulacaklarını ve hatta zor durumda kaldıkları takdirde Ceren'in onları himaye altına alabileceğini söylediğinde ise Elif daha fazla kendini tutamadı ve tam ne olursa olsun zaten daha fazla rezil olamam anneme bağırıp onu susturayım diye düşündü ki, o an gözüne bir görüntü ilişti.
Coşkun, Vural Bey'in yanı başında dikilmiş sanki onu yıllardır tanıyormuş gibi hızlı hızlı bir şeyler anlatmaya çalışıyordu. Çalışıyordu çünkü adamın onu dinlediği yok gibiydi. Gözlerini uzağa dikmiş öylece duruyordu. Elif, neler olup bittiğini anlamaya çalışırken kafasını daha da karıştıran bir şey oldu ve Vural Bey başını Coşkun'a çevirip ona bir şeyler söyledi. Coşkun da bir süre daha adamın başında dikilip konuştuktan sonra gitmişti.
-----------------------------------------------------------------------------------------
Elif araba içinde sarsıntıyla giderken yanında oturan Coşkun'a baktı şüpheyle. Gözleri kapanmış, başı öne düşmüştü. Ama Elif muhakkak Vural Bey'le ikisinin nereden tanıştıklarını ya da en azından ne konuştuklarını öğrenmeliydi. İçi içini yiyordu zira...
Bu yüzden temkinli bir şekilde Coşkun'un kolunu dürttü.
"Coşkun..." diye seslendi.
Coşkun gözlerini ovuşturarak Elif'e baktı. "Elif, sen mi seslendin? Bir şey mi var?"
"Uyandırmadım umarım." Dedi Elif numaradan. "Sadece seninle bir şey hakkında konuşmak istiyordum."
Coşkun birden ümitlenerek Elif'in yüzüne baktı. Şimdi bütün uykusu dağılmış görünüyordu. Elif bunun üzerine ön koltuktaki Merve'ye bakıp uyuduğuna emin olduktan sonra genç adama döndü.
"Bu akşam..." dedi. "Seni bir ara yemekteyken Vural Bey'in yanında gördüm. Onu nereden tanıyorsun?"
Coşkun konunun kendisi hakkında olmadığını anlayınca hevesini yitirerek isteksizce cevap verdi.
"Fırat Vural Dağhanlı'yı mı? Kendisini tanımıyordum, hayır. Ta ki bu geceye kadar."
Başını cama yaslayarak uyumaya yeltenince Elif Coşkun'a yeniden bir soru yöneltti.
"Seninle oldukça ilgilenmiş görünüyordu." Dedi. Bu söylediğinin Coşkun'un kabarık egosunu harekete geçirmesini ve onu konuşturmasını umuyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kar ve Su (Tamamlandı)
RomanceElif, hayatta kızlarını evlendirmekten başka bir gayesi olmayan annesi ve hepsi birbirinden çılgın kız kardeşleri arasında sıkışıp kalmış normal bir üniversite öğrencisidir. Hayatındaki her şey son derece sıradan gitmektedir ta ki bir gün sosyetik v...