Multi Medya'da Asiye Gül'ün otel odası var.🇹🇷🍎
Hamza otelin lobisinde oturmuş başını ovuyordu. Geçirmiş olduğu yolculuktan olsa gerek başı ağrıyordu.
Elinde dosyalarla yanına gelen adama dönüp,
"Bu günkü toplantı planlarının nasıl olduğuna bakabilir miyim ?" dedi.Adam da Hamza'nın yanına oturdu ve elindeki dosyaları gösterdi.
"Hamza bey. Bu dosyalarda programlarınız yazıyor. Giyim şirketleri ile yapacağınız görüşmelerin detayları burada. Bu gün toplamda 4 tane toplantınız var. İlk toplantı saat 1'de başlayacak. "deyip dosyaları Hamza'ya uzattı.Arap olmasına rağmen çok akıcı türkçe konuşuyordu. Bu da hâli ile Hamza'yı yormuyordu. Anladığını ifade ederek başını salladı ve dosyaları alarak,
"Teşekkürler ."dedi.Adam başı ile izin alarak oradan uzaklaştı.
Hamza eline aldığı dosyalara bir kaç göz gezdirdikten sonra sabır çekti.
Çünkü hiç anlamadığı işlerin içine mecburen sürülmüştü.
Her şey dedesi içindi. Yeter ki sağlığı iyi olsundu.
Başına giren ani sancı ile pes edip dosyayı masanın üzerine fırlattı ve arkasına yaslandı. Telefonunu çıkarıp İpek Hazzar dan bir arama ve ya mesaj gelmis mi diye kontrol etti. Fakat ne yazık ki arayan soran olmamıştı. Hayal kırıklığına uğrayarak başını ovmaya devam ediyordu ki başka bir arap gelip kulağına eğildi."Hamza bey. Üzerinizi değiştirmek için odanız hazırlandı,buyrun çıkalım ." deyip yol gösterdi.
Hamza,
"Peki ,Tamam."deyip ayağa kalktı ve adamı takip etti.***
Asiye Gül kot feracesini giymiş ,üzerine de bebe mavisi bir şal takmıştı. Giyimi gözlerinin mavisini öne vurmaya yetiyor da artıyordu bile.
Gülümserek kaldırımın kenarında durup telefonunu çıkardı ve navigasyona girdi.Ufak bir göz attıktan sonra, Caddelerde gözünü gezdirdi. Sevinerek sağdan devam etti. Çok heyecanıydı elinde olsa gittiği yere koşarak gidecekti. Fakat abartmasa daha iyi olurdu. Sonuçta tesettürlü bir kızdı ve daha fazla rezil olmak istemiyordu. Elinden geldiği kadar duygularını dizginlemeye çalışdı.
***
Saatin 1'e yaklaşması ile Hamza üzerini değişmiş duş alıp yeni takım elbisesini giymişti.
Otelin penceresinden dışarıya bakıp telefonunu tekrardan eline aldı.
Biraz daha kurcalayıp İpek Hazzar'dan mesaj ve ya arama var mı diye kontrol etti.
Ne yazık ki durum yine aynıydı. Ne arayan ne de soran olmuştu. Morali bozuk bir şekilde oflayarak telefonun ekranını kilitleyip cebine koydu.Sıkıntı ile odada bir sağa bir sola dolaşmaya başladı.
"Ne yani hiç mi gözünde değerim yok." diye mırıldandı.***
Asiye Gül onca gezmenin üzerine yemyeşil bir park buldu ve içeriye girdi. Park arap kültürünü çok iyi yansıtıyordu. Biraz içinde dolanıp fotoğraflar çekindi.
Güneş ışıl ışıl parlıyor,kuşlar şakıyordu. Bu yeşillik insana huzur kaynağı olmuştu. Heyecanla parkın bir ucuna kadar yürüdü. Orada fanus gibi kocamam bir bina bulunuyordu. Kenarında da bir sürü sera diziliydi. Daha fazla ilerlemeden bir kamelya bulup anın tadını çıkarmak istedi.
Gözüne çarpan kamelyaya oturup çantasından defterini çıkardı ve biraz roman yazma çabalarına girdi. Ilham gelmişken değerlendirmek güzel olacaktı.
Bir kaç paragraf yazdıktan sonra noktayı koydu.
Gözlerini insan yapımı gölün üzerinde gezdirirken,
kamelyanin tahtalarında kalpler ve bir kaç isim yazdığını farketti.
Eli ile tahtaya dokunarak gülümsedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KIZIL ELMA
RomanceHamza DEMİR, Kızıl Elmayı dava bellemiş bir genç... Vatan uğruna canını seve seve verecek yiğit bir Özel Harekâtcı... Güney Doğuda Dağların Aslanı, İstanbul'da İstihbaratın Bozkurtu... Asiye Gül OSMANOĞLU hem öksüz hem yetim, Bilinmeyen Osmanlı To...