29.BÖLÜM

1.1K 40 21
                                    

Sevgili KIZIL ELMA Neferlerim,
Medyada sizler  için İpek Hazzar bulunuyor..

Her bulut kendi ağırlığını taşır. Diğer bulutların bundan haberi olmaz.

Bazı bulutlar olur yüklerini birleştirirler,ağırlıklarını birbirleri ile paylaşırlar.
Bazı da bulutlar olur herkesten ayrı.
Tek başına rüzgara kapılarak başka diyarlara sürüklenirler.

Ağırlık arttıkça bulut dayanamaz olur, biter tükenir.
En sonunda pes eder ve ağlamaya başlar.
Ağladıkça yağmur olur, yağar yer yüzüne.
Yağar gönüllere.
Yağar umutlara.
Yağar çaresizlere.
Yağar kimsesizlere.

Kimisinin yüzünde tebessüm, kimisine ise çaresizlik olur.
İşte bu yüzden gözyaşı, hem olacak olan tebessümü doğurur, hem de çaresizliği...

Bulutlarla beraber güneş de yerini almıştı. Rotasını yine   KIZIL ELMA yalısının üzerine yönlendirmişti.
Asiye Gül ise kitapları yastık bellemiş, çaresizce kıvrılmıştı soğuk zemine.

Derinlerden gelen telefon melodisi ile gözlerini açtı ve hemen cep telefonuna uzandı.

Telefonu açıp kulağına götürdü.

"Efendim, buyrun."

"..."

Gelen ses ile heyecanlanıp ayağa kalktı.
"Ajansta hala çalışıyor mu?"dedi.

"..."

"Artık değil mi?" deyip bıkkınca başını kaşıdı.

"..."

"Tamam, Teşekkür ederim." deyip telefonu kapattı.

"Afff Allahım Aff!" deyip başını duvara yasladı ve tavana baktı.

Başka bir telefon melodisi ile düşünceleri fazla uzun sürmeden bölündü.
Telefonun ekranına bakınca yüz ifadesi birden soldu ve açıp açmamak arasında çaresiz kaldı.

En sonunda beklemenin bir faydası olmayacağı için açıp kulağına götürdü.

"Efendim.Merhaba."

"..."

"Ben en kısa zamanda teslim edeceğim. Bana yalnızca 1 gün verin. Hızlı bir şekilde bitireceğim. "

"..."

"Lütfen, bana işi gösterin. Acele edeceğim.
Alo.. Alo.. " dedi ve ses gelmediğini farkedince ekrana baktı. Telefonu suratına kapatmışlardı.
İçinden bir sinir peydah olunca kafasını yine duvara yasladı ve vurmaya başladı.

"Aaaaf!Aaaff! Felaketler de üst üste geliyor! Hiç bir şey de benim yakamı bırakmıyor! "dedi ve olduğu yere çöktü.

Dağ gibi duran Asiye Gül, yıkıntı bir evden farksız olmuştu.
İnsanı yakan yıkanı  uzakta aramamak gerektiğini şimdi çok iyi anlıyordu.

Düşünmek ve bir nevi huzur bulmak için hemen yalıdan çıktı ve denize uzanan tahta iskelede yürüdü. Ucuna gelince ayaklarını denize sarkıtarak oturdu.
Boynunu bükerek bakışlarını denize sabitledi. Mavi hareli gözlerle baktı yine maviliklere.
Maviler, mavi denizlere meydan okuyor gibiydi. Fakat bu meydan okuma neye yarardı ki? Varsın maviler mavilere hüküm sürsün kendi ruhu ile kalbi kardeşinin ve eniştesinin açtığı güven yarasına merhem olabilir miydi?

'Kaldık yine yalnız mavi deniz
Sen yalnız ben yalnız.
Gitmez dediklerimiz gitti.
Yapmaz dediklerimiz yaptı.
E bu saatten sonra yakınmak dövünmek senin gibi sitemle dalga vurmak neye yarar. Gönlüm kırık ama aklımız sağ düşünüp bir yolunu bulmam gerek. Babasının güçlü Asiye Gül'ü bu olmamalı.  

KIZIL ELMAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin