Multi Medya sizler için,
Özlenilen İsmail Abiiii!😅😅
***
Şu an ne mi yapıyordum.
Bir banka oturmuş karşımdaki manzarayı izliyordum.
Filimlerde olsa bir deniz olabilirdi, bir de İsmail abi...
Bir geminin gelişini beraber umutla beklerdik. Belki uzaktan birbirimizi selâmlardık.Belki de bir dede belirirdi yanımdan bana hayat dersi verir. Çıkmazlardan çıkartırdı beni. Öyle olmasını herkes ister fakat ben şu an iki tane kavga eden süs köpeğini izliyordum. Bir de başlarında Tüpçü fikret kılıklı kadınlar vardı.
Sohbet edeceğiz diye köpekler birbirine girmişti.
Yani sahipleriniz iyi anlaşmış, siz niye didişiyorsunuz?
Öyle değil mi ama?
En iyisi biz buna hayatın zıt düzeni diyelim.Birden duyduğum sesle gözlerimi güzelim kickbox maçlarını aratmayan manzaradan çevirdim. Gözyaşlarımı elimin ucuyla sildim.
" Biri üzdü galiba seni." dedi.
Bu çocuk ne ara yanıma oturmuştu? Tebessümle kıvrılan dudakları, bir kardeş edasında, hafifçe kaşlarını kaldırarak sorgulandığında az önceki iç sesimi kontrol ettim. Ben az önce hayat dersi isteyen kişiydim. Belki dede gelmese de eli yüzü kir pas içinde bir kız çocuğu gelmişti.
Şaşkınca bir ifadeyle,
"Efendim." diyebilmiştim."Biri üzdü galiba sizi abla." diyerek sorusunu yenilediğinde bakışlarındaki şefkat izlerini hissettirmişti.
Ben ise,
"Boş ver kardeşim, bu hayatta üzmeyen insan mı var?"dedim. Durgun bir ifade ile kelimeler dudaklarımdan dökülmüştü.
Çıkan kelimelerim daha çok kendimi teskin gâyesindeydi."Doğru dedin abla. Herkes çıkarları uğruna karşısındakini düşünmeden davranıyor. Sevmek nedir bilmez oldular."
"Hı? " dediklerine bir anlam veremesem de çok haklı konuştuğunu düşünmeden edemedim.
"Doğru diyorsun kardeşim. "diyerek ekledim."Doğru demek önemli değil ki be abla! Hayat bu kadar acımasızken sözlerin bir önemi yok.Sadece söylemek hiç bir fayda vermiyor. Hayatı değiştiremez ki." dedi.
Yine doğru demişti. Evet aslında, insanlar çok tuhaftı. Kimin sırtından nasıl geçinsem diye düşünüyorlardı. Çıkar peşinde koşan bir varlık haline gelmişti insanoğlu. Acı ile söylediklerini onayladım. Bakışları altında yatan silinmeyen duyguları hissetmiştim.
Bu konuşmanın ardından da derin bir sessizlik olmuştu.
Beraber kavga eden süs köpeklerine daldık. Sessizliği yine o kız bozdu.
"Ne oldu abla? Anlat dinlerim. Belki bir çare olabilirim." dedi.Tekrardan yanımda oturan kız çocuğuna göz gezdirdim . Sözleriyle evet çok iyi geliyordu fakat daha fazlası nasıl olabilirdi ki? Sokakta yaşayan insanlara benziyordu. 12-13 yaşlarında bir kız çocuğuydu.
Eli yüzü kara, kir pas içinde, elbisesi yırtık saçları ise dağınık bir vaziyetteydi. Içim cız etti.
"Bir şartım var."dedim. "Eğer kabul edersen başımdan geçen her şeyi anlatacağım. "Kafası ile onayladı. Ben de şalımın ucuyla gözyaşlarımı kurulayıp sözlerime devam ettim.
"Üzerini yenileyeceğim. Valizimde hiç giyilmemiş kıyafetler var. Belki sana büyük gelebilir ama ben elbise şeklinde sana ayarlarım. Bir güzel de yıkanırsın öğle namazını beraber kılarız. Olur mu? " dedim tebessümle.
O da yine tebessüm edip,
"Evin var mı abla?" dedi.Mahcup bir şekilde,
"Yok."dedim."Neyse tamam benim malikanemde yıkanırım. Temizlenir abdestimi alırım. "dedi.
Merakıma yenik düşerek,
"Nerelisin? Türk müsün ? Çok iyi konuşuyorsun. Ailen nerede?" dedim.O ise gözlerini çok uzaklara dikti.
"Evet abla türküm. Fakat Uygur Türküyüm.
Ailem Çin Işkencesiyle öldürüldü. Ben ise o katliamdan yük araçları ile kaçabildim. Geldiğim yer de bu ülke. Fakat halimden memnunum. Arkadaşlarımla çöpteki kağıt cam vs. ayırıp satıyoruz ekmek paramız oradan çıkıyor. Güzel de bir malikanemiz var."deyip gözlerini bana çevirdi. Gülümsüyordu. Ben ise pişmandım. Merakıma yenik düşmüştüm fakat o tam tersi halinden memnun gibiydi.
Benim sesimin çıkmadığını anlayınca,
"Boş ver be abla! Hayatta kaybedecek hiç bir şeyin olmadığında daha da bir cesaretli oluyorsun. Hiç bir şeyden korkasın gelmiyor emin ol. Ben halimden çok memnunum. Belki annem babam madden yoklar fakat manevi olarak beni yanlız bırakmıyorlar. Bu da bana her daim güç veriyor zaten. Haydi kalk da sözümüzü tutalım. " dedi ve elimden tutup kaldırdı. Saatlerin ardından adının Aişe olduğunu öğrendiğim küçük kızı temizleyip yeni kıyafetler giydirdim. Başını da en sevdiğim şallarımdan biriyle örtüp caminin yolunu tuttuk. Az önceki halinden eser kalmamıştı. Kıyafetlerim ona büyük gelse de çok yakışmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KIZIL ELMA
RomanceHamza DEMİR, Kızıl Elmayı dava bellemiş bir genç... Vatan uğruna canını seve seve verecek yiğit bir Özel Harekâtcı... Güney Doğuda Dağların Aslanı, İstanbul'da İstihbaratın Bozkurtu... Asiye Gül OSMANOĞLU hem öksüz hem yetim, Bilinmeyen Osmanlı To...