28.BÖLÜM

633 41 15
                                    

Medyada KIZIL ELMA YALISI old hali var.🏡❤

Yorucu, sulu ve kırgın geçen  gün sonunda bitmişti.Evime döndüğümde bir duygu kırıntım bile değişmedi. Düşünceler ile boğuşup durmuştum. Yine de bir çözüm yolu üretemeyen beynim sonunda iflas edip boşvermişti. En iyi çözüm de bu değil miydi zaten? Boşvermek!..

Kendimi zar zor dizginlerdim. Yine böyle sıkıntılı bir zamanımda,  üstelik tek başımayken, bana düşen sabırdan ve namazdan başka bir şey olamazdı. Sabredecektim ve yalnızlığımı Rabbimin varlığı ile telkin edecektim. Öyle ya O var iken yalnızlık kula yakışır mıydı ?

Fazla geç saate kalmadan  Yatsı namazımı eda ettim. Vücudumun bana bahşettiği maddi ve manevi yorgunluğumdan dolayı bu gün Kuran okuyamayacaktım.

Huyum böyleydi ki çok ağladığım zaman hemen uykum gelirdi. Gözlerimi daha fazla ayakta tutamazdım.

Boş salonda bir çekyattan başka bir şey olmadığı için mecbur orada uyuyacaktım. Başörtümü bozmaya o kadar üşenmiştim ki çıkarmak istemedim.  Kenardan bir şal bulup üzerime örttüm. Çek yata uzandığımda kendime  sımsıkı sarıldım. Belki dedim,
belki en iyi yol budur. Kendi kollarımı vücuduma sararken bir kez daha yalnızlığımı en derinlerine kadar hissettim. Gözlerim daha fazla acıya dayanamadı ve iflas edip kendini uykunun kollarına bıraktı.

***

Sabah gözlerimi açtığımda başımda 10 gözlü bir yaratık olduğunu gördüm ve korkuyla çığlık attım.
Benim çığlık atmamla başımdaki yaratığın 5 ağzı açıldı ve o da bağırmaya başladı. Yaratık da korkmuş ve beşe bölünmüştü.
Uykunun üzerimdeki etkisi bana nasıl oyun oynuyordu böyle?

Hemen gözlerimi ovuşturup kendime gelmeye çalıştım.  Bunların 5 işçi olduğunu görmemle yaptığım hareketten utandım. İyi de bunların benim evimde ne işi vardı? Beynim artık  daha fazla yorulmak istemiyordu. Yavaş gelin be kardeşim. Düşünüyoruz şurada.

Allah'tan başörtümü çıkarmadan yatmıştım ki, üzerimin açık olmadığına şükrettim.

Takım elbiseli bir adam yanıma oturup bana bir dosya uzattı. Anlamsız bir ifadeyle dosyaya boş boş baktım. 

"Eviniz çoktan yeni sahibine devredildi.Siz gelmeden 2 gün önceydi." dedi adam.

Dosyayı alıp incelemeye başladım. Gördüklerim bir kabus olsaydı keşke ama ne yazık ki gerçekti.
Dosyayı geri adama uzatıp çaresizce,
"İyi de evi ben satmadım ki." dedim.

Adam dosyayı geri bana uzatıp,
"Bu durum çoktan geçti. Kız kardeşiniz bana evi, içindeki herşeyle birlikte sattı. Ve ben de evi, yeniden başka bir alıcıya sattım.Bu demektir ki, artık bu ev, yeni sahibinin." dedi.

"Siz bu konuda bir şey yapamaz mısınız? Ben bu konuda hiç bir şey bilmiyordum."dedim.

Adam ise tekrar bana dönüp,
"Size yardımcı olabileceğim tek şey,
kısa bir süreliğine burada kalabilirsiniz.Bir haftadan daha fazla kalmamak kaydıyla..
Daha sonra kalacak yeni bir yer bulmak zorundasınız.
Size önerim, kız kardeşinizi bulup ondan payınıza düşen parayı almanızdır." dedi ve ayağa kalkıp işçilerin başına gitti.

Ben ise elimde dosya ile öylece kalakalmıştım. Ne yapacaktım ki şimdi?

"Pılını pırtısını her şeyini alıp nasıl terkeder? Ah evet öyle alın. İlk önce eşyaları ayırın ve onları ön tarafa yığın." diye çoktan  işçilerle konuşmaya başlamıştı bile. Kimden yardım istiyordum ki.

Çaresizce yalının içine baktım. Bahçeden ve yukardaki odalardan aldıkları bir kaç eşyayı sırtlanmışlar, her şeyimizi götürüyorlardı. En kötüsü ise benim buna engel olacak hakkım kalmamıştı.

İşçinin biri babamın Türk Silahlı Kuvvetlerinden aldığı plakete elini atınca hemen elinden aldım.
Adam bana bir kaç saniye baktıktan sonra başka bir eşyaya yöneldi. Kafamı çevirdiğimde ise şehit babamın eşyalarının bulunduğu vitrini alıyorlardı. Hemen  yanlarına koştum.

"Hey! Babamın  vitrinini ne yapıyorsunuz?"dedim  ellerimle tutarak.

Adam bana dönüp hemen açıklamasını yaptı.
"Üzgünüz hanım efendi Kemal Bey tarafından satın  alındı." dedi.

"Bu ona ait değil!"diye çıkıştım.

Bir kaç işçi daha gelip vitrini sırtlandılar.
"Çekilin lütfen buna bari dokunmayın. O babamın eşyaları. Babama ait. O adama ait değil. Lütfen onu almayın benden." dedim ama dinlemediler. Vitrini de tıra yüklemek için dışarıya çıkardılar.

Bir işçi,
"Biz bunu götürürken geri kalanları da getirin."diye bağırdı.
Keşke engel olabilseydim. Fakat olamıyordum işte. Hiç bir şeye gücüm yetmiyordu.

Yalımız KIZIL ELMA'nın üst balkonuna çıktım.
Kapının önüne baktığımda takım elbiseli adam işçilere emirler yağdırıyordu.

"Eşyaları düzgünce üst üste koyun tamam mı? Dikkat edin çizilmesinler!
Acele edin müşteriye teslim etmeliyiz. Aksi halde  fırsatı kaçıracağız.
Daha hızlı... daha hızlı...
Hadi acele edin! Kutuları da unutmayın!.."

Daha fazla izlemeye gönlüm el vermiyordu. Daha ne kadar ihanetin izi boynuma dayanacaktı?
Ben ne zaman değer görecektim. Bu evde benim de söz hakkım vardı ama Lala enişte beyin uğruna kardeşini silmişti. Ne yani benim de onu silmemi mi bekliyordu? Babam bizi böyle görse nasıl üzülürdü?
Hatta görüyor ve üzülüyordur da.

"Rabbim sen dayanma gücü ver. Lütfen Allahım şu aciz kuluna bir kapı aç." diye içten içten yalvarıyordum.

***

İşçiler gitmiş hava kararmıştı. Ben ise bana kalan kitaplarımın arasında kalmıştım.

Kitapları ne kadar düzene sokmaya çalışsam da, olmuyordu.
Kendi içim o kadar dağınıktı ki kitaplar artık onun yanında zerre yer kaplayamazdı.

Elimdeki kitaba bir okyanus damlası düşünce yine ağladığımı farkettim. Oysa ben çok güçlü bir kızdım ne olmuştu bana böyle?

Eşarbımın ucuyla gözyaşlarımı silip camdan denize baktım.
Babam ben ağladığımda,göz rengim mavi olduğu için gözyaşlarıma
"Okyanus damlalarını ziyan etme güzel kızım benim." derdi.

Bakışlarımı yalıda gezdirdim ve hüzünle,
"Sana Elveda diyemem Kızıl Elma.." dedim.

İşte şimdi görüyorum ki, ben ağladıkça denizin suyu artacak mı? Denizler okyanusa bağlanacak mı?

Ağlamak acı bir şey, oysa deniz öyle mi? Ferah ve huzur verici...
Benim ağlamam okyanussa, okyanus da güzel bir şeyse ben neden hep üzülünce ağlıyordum.
Evet deniz huzur demekti. Benim göz yaşlarım da huzurun bir izi olabilir miydi? Yoksa ölene dek ben hep kendimi mi kandıracaktım.
Belki de benim ağlamam denizdeki fırtınadan farksızdı.
Çünkü fırtına ancak denizcilerin kabusu olurdu. Huzur ise kocaman yalan.

.
.
.
Bölüm Sonu 😊
Beğenmeden geçmeyin lütfen!!!🤩

Keyifli okumalar! ♥♥♥

SOSYAL HESAPLAR

YAZAR GÜLÜZAR ATLIHAN

♥İnstagram Adresi(Şahsi)
@

atlihanguluzar


♥İnstagram Adresi (Kitaplar)
@glzratlhnkitapligi.com.tr

♥Twitter adresi
@1bordoferacelim

♥Wattpad adresi
@Yazar_glzratlhn


Vote ve yorum yaparsanız çok mutlu olurum.

♥Seviliyorsunuz haberiniz olsun.♥

ŞİMDİDEN TEŞEKKÜRLER😘😘😘

Kitap kokulu kalın.
📘📗📙📚📔
İyi okumalar.
📖💚🙆😘










KIZIL ELMAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin