(ASİYE GÜL OSMANOĞLU)
"Kutu kutu pense,
Elmamı yerse,
Arkadaşım Asiye Gül arkasını dönse."
Evet ben hayatla kutu kutu pense oynayan ve her defasında arkasını dönen kişiydim. Ben zavallı Asiye Gül'düm kendimce. Anne babam yoktu. Belki şu an kardeşsiz ve eniştesiz de kalmıştım fakat Rabbim vardı. Son defa bir ümit ankesörlü telefon bulup tekrar aradım. Sonuç yine hüsrandı. Açan olmamıştı.
Kendimi toparlayıp derin bir nefes aldım. Hüzün vardı sesimde. Lâkin olsundu. Birileri sesimi duysundu artık." Lala az önce oda ücretimi kontrol ettim.
Bir gecesi 680tl. Ve daha 3 geceliğini ödemek zorundayım. Sen delirdin mi? Onca parayı ben nereden bulabilirim? Şimdi hesabı nasıl ödeyeceğim?"deyip sinirle telefonu kapattım.Etrafta insanlar benden ve sıkıntılarımdan habersiz sağa sola koşuyorlardı. Herkesin bir derdi vardı. Gözlere görünmemek doğal olsa gerek. Ya da hayatın bir acımasızlığı mı desem?
Bu hayatta Lale Gül'e göre hep ben sorumsuz oluyordum fakat kendini neden görmezden geliyordu?
Bu yaptığı neydi peki?
Çok düşündüm. Acaba o adamdan yardım istemem uygun olur mu?
Son yiyeceklerimi de bu gün yemiştim. Başka bir şeyim yoktu.
Beş parasız, tanımadığım şehirde ne yapacaktım?
Başka çarem de kalmadı. Bir tek tanıdığım bildiğim insan o vardı. Üstelik aynı otelde kalıyormuşuz fakat hiç farketmedim. Rabbimin bana gösterdiği bir tevâfuk olabilir mi?
Düşünceler aklımı kemirirken adımlarımı otele doğru çevirdim. Ne olacaksa olsundu artık. Rabbim sen yardım et.***
Otele varınca oda kapısının açık olmasının verdiği heyecanla içeriye girdim. Daha doğrusu birazcık dalmış da olabilirim. Aman canım tamam daldım işte. Ne yapayım benim yerimde kim olsa aynısını yapardı. Öyle her hareketi düşünecek halim yoktu. Ben de düşünmeye bile üşenecek bir karakter var. Beynim iflas etmesin yazık olur. Daha bana çok lazım olacak.Her ne kadar istemesem de garson abi odayı terk etti. Al işte nereden başlayacağım. Adam içeride telefonla konuşuyordu. Birazdan beni görecek ben hapı yutacaktım. Ne desem bilemedim. Beynim durmuştu. Düzgün düşünemiyordum. Normal şartlarda bir Asiye Gül kanunlarına göre odaya böyle dalmak uygun değildi. Fakat beynim eror verdiği için her şeyi bana olumlu gösterir olmuştu.
Konuştuklarını çok net duyuyordum. Ses gitgide yaklaşmaya başladı. Biraz sonra bölmeden başı önde çıktı.
"O zaman fiyat aynıysa ben bunu onaylıyorum." dedi.Beni görmesiyle yüz ifadesi değişti. Birazcık utandım geriye doğru gidip başımı yere eğdim. O ise telefonla konuşmaya devam etti.
Gözleri üzerimde olduğuna adım gibi emindim. Benim ise başımı kaldıracak halim yoktu. Sonuna kadar utanabilirdim. Izinsiz evine girmiş biri olaraktan içimden kendime kızıyordum."İlk fiyat tamamdır."
Cesaretimi toparlayıp nereden geldiğini bilmediğim bir fikirle, elimdeki gömleği ona doğru uzattım
"Şey... Siz... Ben... Iıı... Gömleğinizi yıkayıp tertemiz getirdim. Ben çok özür dilerim."dedim."Kemal, daha sonra konuşalım. Ben seni ararım.Tamam . Görüşürüz. " dedi ve telefonunu kapattı.
Sinirle bana bakıp bir adım attı.
"Ilk olarak, benimle oynama. Şirket bilgilerimden uzak dur.
Ikinci olarak, hiç bir şekilde benim tipim değilsin. "dedi.
Laflarını sayarken parmakları ile sayı işareti yapıyordu.
Biraz tırssam da fazla belli etmedim. Yanlış anlamış olmalıydı. Sinirlenmemek elde değildi, ne demişti az önce? Ben daha ilk şokumu ağız tadı ile çıkaramazken o tekrardan ağzını açtı.
Benim bozulduğumu sanmıştı ki ,
"Anladın mı ufaklık?"dedi.Pişkin sırıtışla bir iki adım geriledi.
Sesinde sinir bozucu bir tını vardı. Öfkeyle dudaklarımı dişledim. O anlık gafletle kafamı kaldırdım. Karşımdaki adama baktığımda hayretle bakakaldım. 1.80, 1.90 arası oldukça uzun duruyordu.
Kalıplı, iri fakat hafif çekik ela gözlü, esmer,koca cüsseli adamı görünce hali ile birazcık afalladım. Ne diyeceğimi bilemedim. Hali ile karşısında 1.60 boyunda bir cüce gibiydim. Onun tarafından bakılırsa tabiki ufaklık oluyordum fakat yine de böyle dememesi gerekirdi. Gerzek herif!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KIZIL ELMA
RomanceHamza DEMİR, Kızıl Elmayı dava bellemiş bir genç... Vatan uğruna canını seve seve verecek yiğit bir Özel Harekâtcı... Güney Doğuda Dağların Aslanı, İstanbul'da İstihbaratın Bozkurtu... Asiye Gül OSMANOĞLU hem öksüz hem yetim, Bilinmeyen Osmanlı To...