21.BÖLÜM

769 61 63
                                    

İnsan saf olduğu için mi kandırılır, yoksa salak olduğu için mi kullanılır? Iyi niyet hep kötü yollara mı iter? Bir de güvendiğin insanlardan beklemediğin hareketler alırsan sırtındaki bıçak izi artmaya başlar. 
İnsan hep yanlız kaldığını düşünür, terk edildiğini; hiç bir işe yaramayan kullanılıp atılan değersiz bir eşya gibi hisseder. Oysa Allah yanındaysa yanlız olduğunu düşünmek haksızlık olmaz mı? Rabbim varsa ümit var diyebilmeli insan... Zor günler de isyan yerine ,
sımsıkı sarılmalı Allah'a...
Tabi böyle bir durumda sadece zor günler de anılan bir Rabbimiz var sanıyoruz fakat yanılıyoruz.
Nasıl iyi bir dosta, mutluluklarını paylaşıp artırıyorsan öyle olmalı. İşte o zaman bâki bir dostun olduğunu hisseder, üzülmezsin. Her şeyin bir karşılığı var ve Rabbim benimle ."deyip yoluna devam edersin.

Asiye Gül de kardeşi ve eniştesine çok minnettardı , olumsuz bir olay hiç  beklemiyordu. Tam tersine şu durumda telefonlarını meşgule almalarını bir türlü anlamıyordu. Ortada kalmıştı. Beş parasız nerede kalacaktı?  Dışarıda kalamazdı ya!

Elinde valizlerle ana yolun kenarından gidiyordu ki durdu ve valizi yanına çekti. Cebinden telefonu çıkarıp bir daha denedi.
Yine olumsuzdu . Telefon kapalıydı. Sinyal sesini bekleyip yine mesaj bıraktı.
"Lala! Benim otel ile ilgili sorunum var. Zor durumdayım. Lütfen beni hemen ara!"deyip derin bir iç çekti. "Hepsi bu kadar."deyip telefonu kapattı.

Kaldırımda yürümeye devam etti. Kolunu sıkıntı ile sallarken, telefonu elinden kayıp yola düştü.
Aniden gelen araba tekeri ile de parçalara ayrıldı. Bu talihsiz olayın hızlı gelişmesi ile donakalmıştı.  Çaresizce sağa sola baktı. Ne yapacaktı şimdi? Hiç kimsesi olmayan bu şehirde nereye gidecekti? Artık iletişim kuracağı bir telefonu da kalmamıştı.
Yarım saat önce gittiği marangozcu teyze bile dükkanı kapatmıştı. Herşey aksine ayarlanmış gibi hissetti.

Ümitsizlik git gide beynini sarıyor . Gözleri kararan bulutlar gibi ağırlaşmaya başlıyordu. En sonunda dayanmadı mavi  bulutlar... Bir tane inci bıraktı Asiye Gül'ün masum yüzüne...
"Allahım!" dedi. "Allahım bir yol göster! Yardım et!"
Bakışları yoldan geçen arabaların üzerinde dolandı.
Büyük bir minibüsün üzerindeki baskılı  resime takıldı gözleri. Göz yaşlarını silip dikkatlice baktı. Evet doğru görüyordu. Bu uçakta kendisine yardım ettiğini söyledikleri gencin resmiydi. Ondan yardım istese uygun olur muydu?Fakat adamın üstüne kusmuştu. Nasıl yüzü olacaktı ki?  Bu koskoca ülkede kimsesi de yoktu? Belki bir hemşehri olarak yardım ederdi.
Biraz resme bakıp duraksadı.
Doğru üstüne kustuğu için kötü bakabilirdi. Fakat kendisine yardımcı olduysa iyi biri olmalıydı. Özür dilemek için harika fırsat deyip ışıklarda duran minübüsü takip etti.

***

Dubai'ye karanlık çökmüş insanlar bir bir evlerine dönmüştü. Hamza ise odasındaki koltuğa yayılmış, bir kolu koltukta dayalı başını tutuyordu. Elindeki kumanda ile karşısındaki televizyonu karıştırıyordu.
Sürekli kanaldan kanala atlıyor, aklındaki düşünceleri def edemiyordu. Canı sıkılmıştı . Bir çıkar yolu yok muydu?

En sonunda pes edip televizyonu kapattı. Kumandayı diğer koltuğa fırlatıp derin  nefes verdi.
Başını ellerinin arasına alıp biraz düşündü. Beyni yakında sıkıntıdan  patlayacaktı. Gözleri sehpanın üzerindeki dergilere kaydı. Merakla eline alıp incelemeye başladı. Sayfalarda gözünü gezdirip bunun da bir işe yaramadığını görünce dergiyi sehpanın üzerine fırlattı.
En iyisi uyumaktı. Uyuyup unutmak.
Işığı kapatıp yatağına geçti. Düşüncelerle boğuşup nihayet geç de olsa uyuyabilmişti.

***

Dubai'de sabah olmuştu. Gün ışımış insanlar çoktan ise gitmek için hazırlıklara başlamıştı.

Hamza elinde telefonla konuşarak oda kapısını açtı.
"Lütfen benim için daha sonra sorabilir misin?"

Kapı açılınca içeriye kahvaltı servisi girdi.
Garson arabayı odaya katınca Hamza'ya baktı. Hamza kapıyı açık bırakıp odasına doğru yürüdü. Garsonun gitmesi gereken yeri eli ile işaret edip telefonla konuşmaya devam etti.
"Evet,Evet."

Asiye Gül odayı bulunca kapı kapanmadan içeriye adım attı.
Içerde  garsonun servis yaptığını görünce "Allah kolaylık versin abi." deyip kenara geçti.
Garson da işini halledip bir gülümseme bahşederek odadan  ayrılmak üzereyken Asiye Gül,
"Gidiyor musunuz abi? Biraz daha kalsaydınız. Odada o adamla yanlız kalamam." dedi.
Garson tekrar gülümseyip,
"I'm sorry girl.
(Üzgünüm kızım. İşim var.)"deyip odadan ayrıldı.
Asiye Gül etrafa bir göz gezdirdi.
Otel odası çok büyüktü. Kendi odası gibi değildi. Daha özenli bir tasarımı vardı ve bölmelerden oluşuyordu.

İçerideki bölmeden  Hamza'nın telefonla konuşma sesi geliyordu.
Asiye Gül sıkıntı ile oflayıp,
"Offf! Ne işin var kızım senin burada? Daha uygun bir zamanda gelseydim bari. Ayıp olacak şimdi ya! Adam korkmaz inşallah.  "diye mırıldandı.

Hamza yatak odası bölmesinde hala telefonla konuşuyordu.
"Aaa! Evet..."
...
Ve tabiiki mümkünse acele edin."
...
"Evet anladım. "
...

Yere bakarak bölmeden çıktı.
"Ama bu fiyata rağmen kendisi ısrar ediyorsa, o zaman  sorun yok tamam..." dedi fakat karşısında Asiye Gül'ü görünce donakaldı. Aniden beliren görüntü ile korkmuştu. Fakat belli etmek istemedi .
Bu kızın burada ne işi vardı?
.
.
.
...Bölüm Sonu 😊
Beğenmeden geçmeyin lütfen!!!🤩

Keyifli okumalar ♥♥♥

SOSYAL HESAPLAR
😍
YAZAR GÜLÜZAR ATLIHAN
😍

♥İnstagram Adresi (Şahsi)
@atlihanguluzar

♥İnstagram Adresi (Kitaplar)
@glzratlhnkitapligi.com.tr

♥Twitter adresi
@

1bordoferacelim


♥Wattpad adresi
@Yazar_glzratlhn

Vote ve yorum yaparsanız çok mutlu olurum.

♥Seviliyorsunuz haberiniz olsun.♥

ŞİMDİDEN TEŞEKKÜRLER😘😘😘

Kitap kokulu kalın.
📘📗📙📚📔
İyi okumalar.
📖💚🙆😘


KIZIL ELMAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin