31 - some things that didn't work out.

278 45 48
                                    

Sabah olmuştu

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Sabah olmuştu.

Her ne kadar geceleyin ağrılarım yüzünden uyuyamasam da Taeyong gayet rahat bir biçimde uyumuştu bana sarılarak. Ben ise tavanı izlemiştim gece boyu. Öyle ki gözümü nereye diksem o karanlık tavan geliyordu aklıma. Uykusuzluktan başka yerleri izlediğim dönemi tekrar yaşamaya başlamıştım.

"Uyan artık, uyan~" Taeyong kulağımın dibinde mırıldanırken kendimi gülmemek için zor tutuyordum ama başarılı olduğum söylenemezdi.

"Kahvaltı hazırladım, gel hadi." Tam gözlerimi açarken dudaklarıma minik bir öpücük kondurarak kaçtığında anında ayılmıștım. Hâlâ ağrıyordu kasıklarım, yüzümü ovuștura ovuștura ayağa kalktım ve banyoya girdim. Taeyong masaya oturmuştu bile, telefonuna bakıyordu. Banyodan hızlıca çıktığımda mide bulantım yine kendini gösterdi ama yemek yiyince geçmesini umarak masaya oturdum.

"Sabahtan beri ne var da bakıyorsun telefona?"

Kaşlarımı çatarak sorduğumda sırıtarak tabağıma zeytin koymuştu. "Bir şey yok canım, ne olabilir ki?"

İç çekerek önüme döndüğümde kıkırdadı. Zeytinin çekirdeğini yüzüne fırlatmamak için uğraş verirken vazgeçip tabağıma koydum. "Şey," diyip yüzüme baktı.
"Daesun'lar gelecekmiş. Yani... Yerimizi biliyorlar ve ziyarete geleceklermiș. Akşamüzeri." Yutkunurken yüzüne baktım.

"Gelmeleri tehlikeli olmaz mı?"

"Zaten o yüzden akşam gelecekler." Başımı sallayıp önüme dönerken kendime engel olamadım. Gelmeleri tehlikeliydi, gelmelerini elbette isterdim. Hatta arkadaşımı göreceğim için mutlu bile olmalıydım ama olamıyordum işte. Aklıma sürekli kötü şeyler geliyordu.

Tabağıma biraz daha omlet alırken Taeyong ıslık çalmaya başlamıştı. Ağzıma teptiğim ekmeklerle ona bakarken sırıttı. "İştahın açılmış anlaşılan." Yutkundum. Bu ağzımdakileri sindirmek için değil de gerginliktendi aslında. Ne yapıp ne edip söylemeliydim ona. Ama bilmiyordum nasıl yapacağımı. Ya da konuyu nasıl açacağımı. Gerginliğim git gide büyürken suyumdan içtim.

"Kilo alırsam sevmez misin beni?" dedim kaşlarımı çatarak. Gülümseyip kendi omletini de benim tabağıma koydu. "Niye sevmeyeyim, daha çok severim hatta. Ama böyle yemeye devam edersen kucağıma alamam seni." Göz kırptığında kaşlarımı çatarken konuştum.

"Sürekli bel altı imalar yapıyorsun."

"Ne yapayım unutamadım ki o geceyi..." İç çekerek uzaklara daldığında elimdeki çatalı fırlatmak için hamle yaptım ama vazgeçtim. "Kendininkini neden bana verdin, yesene."

"Yaparken de yedim ben, aç değilim." Omuz silkerek tabağıma yumuldum. Taeyong'un imaları ile geçen kahvaltıdan sonra sofrayı toplamış ve odamıza girmiştim. Ben bavuldaki eşyaları düzenlerken Taeyong duş alıyordu.

Elime gelen beyaz ayıcıkla gözlerim dolarken tekrar eski yerine koydum. "Onu hiç kullanmadın."

"Çünkü hep sana sarılarak uyuyorum." dedim gözlerimi silerek. Bu minik şey benim için ne ifade ediyordu bilmiyordum ama korkuyordum. Özellikle bir yük taşırken daha da korkuyordum. Tek isteğim bu ayıcığa sarılacağım günlerin gelmemesiydi.

Love Me The Way You Love YourselfHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin