35 - i love you the way i love myself.

229 40 18
                                    

"KAR YAĞIYOR!" Taeyong'un kolları arasından sıyrılıp yataktan inmiș ve camın önüne gelmiștim

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"KAR YAĞIYOR!" Taeyong'un kolları arasından sıyrılıp yataktan inmiș ve camın önüne gelmiștim. Hayatımdaki ilk beyaz örtüyü görüyordum ve şu an, saat kaç olursa olsun dışarıya çıkmak istiyordum. "Sabah sabah ne bu gürültü ya?" Taeyong yatakta doğrulmaya çalışmış ama başaramamıştı, sol eliyle gözlerini ovalarken yanına ilerledim. "Kar yağıyor, hadi dışarı gidelim."

Öfleyerek yastığa geri koymuştu başını. "Ödülüm ne olacak o zaman? Bu havada yataktan çıkamam ben." Göz devirip yataktan indim ve bavullarımızın önünde diz çöküp kalın kıyafetler aramaya başladım. "Hadi Taeyong, sonra geç kalabiliriz."

"Abartma ya. Aç açına nereye gidiyorsun?" Omuz silkip bavuldan bulabildiğim en kalın kazakları çıkarttım ve birini Taeyong'a atarak hazırlanmasını bekledim. Her ne kadar istemesem de beni zorla sofraya sürüklemiș ve ağzıma tıkmıștı masadakileri. Ardından midem kaldırmadığından uzun zamandır ertelendiğim kusma seansını gerçekleștirmiș ve dişlerimi fırçalayıp koltuğa uzanmıştım.

"Hani dışarı çıkacaktın?" Taeyong sırıta sırıta yanıma gelirken üzerindeki lacivert kazağın ona ne kadar yakıştığını fark ettim. Omuz silkip ellerimi karnımda birleştirdim. "Biraz başım ağrıyor. Çıkacağım."

"Kardan adam yapmak istemiyor musun? Hadi ama Lea, beni uyandırdın."

"Sus be." Homurdanarak gözlerimi kapatırken sağımda diz çökmüş ve bir elini elime getirip başını omuzumun üzerine koymuştu. "Uykum var."

"Benden önemli mi?"

"Evet." Elimi kaldırıp ona vuracağım sırada gülerek geri çekilirken gözlerimi kapattım tekrardan. Gözlerim bile acıyordu ve uykusuz değildim, mutluydum ama kötü hissediyordum. Mutlu olmam için onlarca sebep vardı önümde ama çok lazımmışcasına en kötü hissettiren bir şeyi seçiyordum. Biliyordum, böyle yapmam ikimiz için de zararlıydı ama özellikle son zamanlarda kendimi durduramıyordum.

Taeyong ses çıkarmadan yarım saat boyunca beni izlemişti. Her ne kadar utandığımı ve garip hissettiğimi söylesem de umursamamıștı. Sonunda koltuktan kalkıp dışarı çıkmaya hazırlandığımızda yağan karın yavaşladığını görmüştüm.

"Üzülme ya, yağıyor nasılsa." Taeyong montunun fermuarını çenesine kadar çekmişti, beresiyle de alnını kapatmıştı. Gülerek yere eğilip avuçlarım arasında top yaptım ve havaya kaldırdım kolumu. "Bunu atarsam küser misin?"

"Ceza veririm." diyerek aynı anda kendisi de hem top yapmaya başlamış, hem de göz kırpmıștı. Göz devirerek elimdekini göğsüne attım ve ayak bileklerime gelen kara rağmen koşmaya başladım.

Bundan yaklaşık on yıl önce de böylesine bembeyaz olmuştu her yer. O zamanlar komşumuzun çocuğuyla oynamıştım dışarıda. Onun babası, ben ve o. Babam yoktu o zamanlar, ama eğer olsaydı benimle oynamak isterdi. Bunu biliyordum.

Love Me The Way You Love YourselfHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin