Bazı hikayeler vardır.
Sonun başlangıcı olan hikayeler. Hikayesi sondan başlayan kişiler vardı. Son bazıları için gerçekten sonken, benim için boşluktan başka bir şey değildi. Son yaklaşıyordu bizim hikayemiz bitmek üzereydi. Son 2 gündür Taeyong Amerika'dan bahsediyordu. Gitmek istediğini biliyordum. Her şeyin iyi olacağını söylüyor ama kendisi buna inanmıyordu. Kendi inanmadığı bir şeye beni inandırmayı istiyordu ama imkansızdı işte. Ondan, onun en ufak duygu değişiminden bile etkilenen biri olarak korktuğunu anlamak zor değildi benim için.
Ellerim, yorganın içinde olan ama yine de ısınamamıș sırtında dolaşırken akrep 11'e vuruyordu. Karnım ağrıyordu. Kasları gevşemiști, sol elimi yastığa değen yanağına koyarken yumuşacık olduğunu farkettim. Gülümsedim. Ellerimle yüzünü bile tutabiliyorken kalbini tutamamak beni üzüyordu. O beni kalbimden öpüyordu, ben onu dudaklarından. Her zaman da böyle olacaktı belki. Eksik kalan duygularımın hepsi teker teker ortaya çıkıyordu ve ben çocuğuma hiçbir şey öğretememekten, benim gibi eksik kalmasından korkuyordum.
Aldığım derin bir nefes ile elimi sırtından çektim ve iki elimi de çenemin altında birleştirdim. Babam sürekli dua ederdi yaratıcıya. Her şey için șükretmemi isterdi. İçtiğin su için bile teşekkür et, derdi. Onu bile bulamadığın zamanlar gelir elbet.
Gözlerimi kapattım. Sevdiğim adam birkaç santim uzağımda masum ifadesiyle uyurken dua etmek en mantıklısı gibi gelmişti. Son geliyordu ve benim dua etmekten başka bir çarem yoktu. Gözlerimi sıkıca kapatırken derin bir nefes aldım tekrar.
Tanrı'm, bize yardım et.
Mutlu olalım.
Sonsuza kadar mutlu olalım, üçümüz bir arada olalım.
Bana yardım et.
Bu zamana kadar Tanrı'ya karşı çok günah işlemiştim. O evdeyken yanımdaki tek kişi Tanrı'ydı ve ona kızgındım.
Neden bunları yaşıyorum?
Neden babamı aldın benden?
Neden?
Neden?
Neden?
O kadar çok sinirlenirdim ki ona, ağlamaktan yanaklarımdaki yaşlar acıtır, yakardı canımı. Hiçbir arkadaşım benim gibiyken babasız kalmamıştı. Okul çıkışlarında onları hep babaları almıştı ama ben hep tek gitmek zorunda kalmıştım.
Ama sonra, belki de yakın bir zamanda dank etmişti kafama. Eğer onları yaşamasaydım şimdi mutlu olamayacaktım. Taeyong benim için sokaktan geçen birinden farksız olacaktı, kurtulmak benim için gereksiz bir şey olacaktı. Belki de Tanrı'ya teşekkür etmem lazımdı. Her şey için.
Taeyong hakkında tek bildiğim şey ailesinin olmayıșıydı. Ortak yönlerimiz vardı ve bu şeyler bizi birbirimize daha çok bağlıyordu sanki. Kırmızı bir ip vardı onun kalbinden benim kalbime uzanan. Eğer o ip koparsa ne olurdu düşünmek bile çok zordu benim için. Tekrar eskiye dönerdim. Dışarı çıkmaya bile korkardım, gökyüzünü izlerdim. Ya da izlemezdim, gökyüzünde olan biz olurduk belki de.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Love Me The Way You Love Yourself
FanficChoi Lea, bir gece yarısı yaşadığı evden ve insanlardan kaçar. Karşısına çıkan genç ise onu 'o insanlardan' korumaya söz verir. ❁ ⇁ lee taeyong + girl, angst © jieiee [tamamlandı] ☇ hayrankurgu #698 kapak tasarım: @cherriolet all rights reserved