24- you can hug me.

345 45 69
                                    

Gün geçtikçe içinde bulunduğum durum o kadar karmaşıklașıyordu ki aynanın karşısına geçip ben kimim diye sorguladığım bile oluyordu

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Gün geçtikçe içinde bulunduğum durum o kadar karmaşıklașıyordu ki aynanın karşısına geçip ben kimim diye sorguladığım bile oluyordu.

Şu an, solumdaki adamla beraber gökyüzüne bakarken bile çok garip hissediyordum. Biliyordum ki bunu kendini affettirmek için yapmıştı. Yapmaya devam edecekti. Bundan kaçış yoktu zaten, benim tek üzüldüğüm şey ise kalbimdi. Sonuçlarını düşünmeden ezdiği kalbim ve ayağının altında kalan duygularım. Onlara üzülüyordum. Yaptığı şeye rağmen ona karşı koyamıyordum. Mideme sürekli yumruk yiyordum onu düşündükçe. Açık kahve saçlarını düşündükçe delirecek gibi oluyordum, ellerimi saçlarına atıp saçlarını dağıtmak istiyordum. Benim hakkımda o ne düşünüyordu?

Şu an yıldızlara çok yakındık. Çok fazla. Bir eli bana dokunmak için bekliyordu ama bunu dile getiremiyordu. Gözlerimi ayırmadan yıldızları izliyordum. O ise bana dönmüştü, beni izliyordu. Demek istediği şeyi anlamıştım belki de. Sen benim yıldızımsın.

Yüzüne bakmıyordum, bakacak cesaretim yoktu. Aslında tam tersi olması lazımdı, onun cesareti olmaması lazımdı. Her şeyi yapan ve bu duruma gelmemizi sağlayan oydu. Duygularını çözmek çok zordu. Kalbinde yerim varken bir o kadar da yabancıydım oraya. Çıkmaz sokağa girmiştik.

"Aşk." dedi burnunu çekmeden hemen önce. Üzerinde olduğumuz çatı sanki çatı değildi. Düşüncelerimi okumuş gibi, bana böyle seslendiğinde üzerinde olduğum sert zemin bana daha yumuşak gelmeye başlamıştı.

Başımı ona çevirdiğimde dudaklarını nemlendirdi ilk önce, ardından da gözlerime baktı. "Gidelim. Buralardan gidelim."

"Sanki çok kolaymış gibi konuşuyorsun." dedim korkan ben değilmişim gibi. Konuşmasına izin vermeden devamını getirdim. "Onu bilmiyorsun. Sen dedin bana zarar verdi diye."

Bakışlarımın odağı karnı olurken yerimden doğruldum. Onun da bakışları benimle beraber yukarı çıkarken sağ elimi yumruk yaptım ve işaret parmağımı karnına bastırdım hafifçe. "Acıyor mu?"

Başını iki yana salladı. Elbette acıyordu ama belli etmiyordu. Benzer bir yönümüzü daha bulmuştum. Doğrulmaya çalıştığı anda omuzundan tutarak geri yatırdım, tişörtünü kaldırırken dişlerini sıkıyordu.

Acıyordu çünkü. Belli etmek istemese de canı yanıyordu.

Başımı iki yana salladım ve yarasını açığa çıkardım. Yüzüme ısrarla bakmıyordu, benim ona yaptığım gibi. Geçmiş gibiydi ama kenarındaki kırmızılıklar ve yanan deri çok bariz bir şekilde belliydi. Ben eğilmiş yarasına bakarken sesli bir şekilde iç çekti. Havadan dolayı tam göremiyodum ama dediğim şeyler çok net bir şekilde belliydi. ''Bandaj falan koyalım.'' dedim ayağa kalkarken. Saat zaten geç olmuştu ve uykum vardı, yarım yamalak bir şekilde işe gitmek istemiyordum. Zaten son iki gündür gitmiyordum ve daha fazla kaçamak yapmak pahalıya patlayabilirdi.

Love Me The Way You Love YourselfHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin