30- you're beatiful.

282 51 45
                                    

Minik bir rica,

Başlamadan hemen önce 1 saniyenizi ayırarak yıldıza basarsanız beni çok mutlu edersiniz 🤧✨

×××

Saat gece yarısını geçiyordu

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Saat gece yarısını geçiyordu.

Hava karanlık olduğu için bilmiyordum saati tam olarak ama 2 civarı olmalıydı. 2 gündür konuşmuyorduk Taeyong'la. Bana 200 yıl gibi gelmişti sanki. Ben koltukta yatıyordum, her ne kadar yatağı önerse de sadece ondan değil düşüncelerimden de kaçmak için tek başıma kalmam gerektiğini düşünmüştüm.

Üzerimdeki kalın battaniyeyi sıyırırken ellerim titriyordu. Aklımda milyon tane şey vardı ve korkuyordum. Pijamamın paçası yukarı doğru kaymıştı. Banyoya doğru giderken gözlerim dolu doluydu. Kendimi sıkıyordum ama olmuyordu. Kasıklarımda çok derin bir sızı vardı ve korkuyordum. Sessizce banyoya girip kapıyı kilitlerken klozetin önüne çöktüm.

Titreyen ellerimle kenarlara tutunurken başımı eğdim. Midemden yukarı yükselen ekşi bir tat vardı ama dışarı çıkmıyordu. Hissettiğim şeyler ve düşündüğüm şeyler birbiriyle çakışıyordu. Buz kesmiştim, hareket edemiyordum. Kusup rahatlamak istiyordum ama vücudumun her yerine ağrı giriyordu ve buna engel oluyordu.

Ağlamaya başladım. Her şeyin sebebini biliyordum ve korktuğum şey bundan sonra ne olacağıydı. Bir anda mideme gelen krampla doğrulurken kusmaya başladım. Ağlamaya başladım aynı anda. Korkuyordum. Midem tamamen boşalınca geri çekildim. Sifonu çekerken lavabonun kenarına tutundum. Gözyaşlarım düşüyordu teker teker ve bu daha başlangıçtı. Kendi canım bile daha güvende değilken nasıl bir yük taşıyabilirdim?

Ağzımı çalkalayıp yüzümü yıkadım ve güçsüz bacaklarımla dolabın önüne çöktüm. Hayal denen şeyden uzaktım artık. Eğer daha iyi bir durumda olsaydım belki sevinirdim ama sevinemiyordum. Her şey ortadaydı ve Taeyong'a ne diyeceğimi bilmiyordum. Son 3 gecedir neredeyse banyoda yatıp kalkıyordum ve devamını yaşamak istemiyordum.

Dizlerimi kendime çekip başımı yaslarken Taeyong'un sesini duydum. Elimin tersiyle gözlerimi silerken ayağa kalktım. ''Kapıyı neden kilitledin? Lea, ses versene.'' Burnumu çekerek anahtara uzandım ama kusma hissi tekrar geldi. Yutkunup kapıyı açarken ne yalan uyduracağımı düşündüm. Bana inanmazdı, yalan söylediğimi anlardı. Kapıyı açtığım gibi dağılmış saçlarıyla karşılaşırken göz altlarının şiştiğini farketmiştim. Kim bilir ben ne haldeydim.

Bana bir adım yaklaştığında bir adım geri gittim. Kalbim öylesine hızlı atıyordu ki bayılmaktan korktum. Karmakarışık hissediyordum ve şu an yük olarak adlandırabileceğim şeyi tek başıma kaldıramayacağımı biliyordum. Yüzüme karşı hamileyim diyemezdim ki. Son 3 günde olan her şey hamileliğe çıkıyordu ve eğer hemşirelik okumasaydım bir ihtimal kendimi kandırabilirdim. ''Gecenin bu saatinde,'' Durup klozete baktığında içimde yükselen korkuya engel olamadım. Ellerim titriyordu. ''Ne oldu?''

Love Me The Way You Love YourselfHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin