Selam, nasılsınız bakalım? Beni soracak olanlara teşekkür ediyorum iyiyim :) Sizlerden gelen yorumları ve oyları gördükçe daha da iyi olmaya devam edicem :)Yukarda her zamanki gibi mükemmel bir bölüm şarkımız var, iyi dinlemeler ve iyi okumalar...
Doktor;
Elimdeki buz gibi bira şişesinin üzerinden süzülen damlalar ellerimi ıslatmış, birkaçı da kot pantolonuma düşüp ürpermeme sebep olmuştu. Şişeyi, yavaşça meşe ağacından yapılma olduğunu düşündüğüm pahalı masaya bırakıp, ellerimi bacaklarıma sildim. Kiraladığım lüks dairemde, önümdeki diz üstünün ekranında bulunan yeni kurbanımla karşılıklı bira içiyordum. Olacaklardan habersiz, önündeki evrakları karıştıran adamın görüntüsüne gülümsedim. Ofisinde kendini güvende hissetmesi sinir bozucuydu. Yine de onu izlediğimden habersiz olması hoşuma gidiyordu tabii...
Ecem'e teşekkür mesajı atarken hâlâ sırıtıyordum. Benim için koca güvenlik sistemini hacklemiş, ofisin kamera görüntüsünü benim ekranıma yansıtmıştı. Aldığı büyük riskin farkındaydı ve korkmuyordu. Hastaydı o. Hibristofili hastası...
İlk karşılaşmamızda anlamam gerekirdi gözlerindeki o hayran bakışlardan. İlk kurbanımı öldürdüğüm günü hatırladım bunları düşünürken. Nasıl da heyecanlanmıştım. Söktüğüm kalp ellerimde ısısını kaybederken yaşadığım hazzı, yeniden yaşıyormuş gibi oturduğum sandalyede doğruldum. Benim için önemli bir gündü o gün. İlk kez kendimi bu kadar güçlü hissetmiştim. Birinin hayatını almak tahmin ettiğim kadar zor olmamıştı. Uzun zamandır hayalini kurduğum içindi belki de. Yaşadığım o tatmin duygusu bu hayalimi gerçekleştirmemden kaynaklanıyordu. İlk kurbanım belki de kimse için anlam ifade etmeyen bir madde bağımlısıydı ama benim içinse çok önemli biriydi. Kimliğimi bulmamı sağlayan kişi...
Ecem'le de o gün tanışmıştık zaten. Tam kalbi sökerken deponun kapısı çalmıştı. Ben de nasıl olsa kapı açılmayınca gelen gider düşüncesiyle yerimden bile kıpırdamamıştım. Oysa Ecem, gitmek yerine deponun yedek anahtarıyla kapıyı açmış ve beni elimden süzülen kanlarla bulmuştu. Paniklediğimi hatırlıyorum. Neşteri elime alıp hızla ayaklandığımı. Onu oracıkta öldürecektim. Beni görmüştü, ardımda şahit bırakamazdım. Ona doğru bir adım attığımda gördüğüm yüz ifadesi ile duraksadım.
Kızın gözlerinde görmek istediğim korkuyu göremediğimde şaşırmıştım. Elimde neşterle ona doğru yürürken o, bir bana, bir küvetteki cesede hayranlık dolu bakışlarla bakıyordu. Bu durum dengemi sarsmıştı. Dikkatsiz davrandığım için kendime öfkelenmeme sebep olmuştu. Onu öldürmek zorundaydım. Sımsıkı kavradığım neşterle ona doğru bir hamle yaptığımdaysa beni durduracak o sözleri söyledi.
''Lütfen, sen onu parçalarken izlememe izin ver.''
Önce sadist olduğunu düşündüm. Sonra beni oradan çıkarıp, üzerine temizlik için yardım ettiğinde ise deli diye adlandırmıştım Ecem'i. Beni takip edip adresimi öğrenmesi ve bana aşk mektupları yollaması da zihnimde hibristofili hastalığı etiketini canlandırdı. Vahşete ilgi duyuyor, katillere aşık oluyordu. Kendisinin de ölebileceğini bile bile.
Kızdan kurtulmayı başlarda çokça düşünsem de, işime yarayacağına karar verip onun bu hastalıklı saplantısını, kendi çıkarlarım uğruna kullanmaya başladım. İnsanların zayıf noktası değil miydi zaten onları ele geçiren?
Ben Ecem'in zayıf noktasını bulmuştum ve onu kullanırken gram vicdan azabı duymuyordum. Bu gayet olası bir durumdu bana göre, kim olsa aynını yapardı. Tüm ayak işlerini ona yaptırıyor, yakalanma riskimi sıfıra indiriyordum. Hediye paketlerini hep o bırakıyordu. Pınar'ı o izliyor, bana fotoğraflarını yolluyordu. Onun bu hastalığı sayesinde de biri yakalanacak olursa, o Ecem olacaktı ve benim adımı vermektense ona hediye ettiğim ve boynunda taşıdığı kolyede saklı sıvıyı içip intihar edeceğine söz vermişti. Ona inanıyordum...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Koparılmış Kalpler (+18)
Mystery / ThrillerHediye almayı sever misiniz? Peki ya aldığınız hediye kutularının içinden eski sevgililerinize ait kalpler çıkmaya başlarsa? Hâlâ hediye almayı sevdiğinizden emin misiniz? Öldürdüğü adamların kalplerini hediye kutusuyla gönderen psikopat bir katil...