Kelimelerin Sırrı 5.Bölüm

483 371 26
                                    

Pınar;

Bitti...
Tüm bu saçmalık, kaos bitti sonunda. Aylarca uykusuz kaldığım, diken üstünde yaşadığım günler geride kaldı. Artık rahatlamam gerek. Sevdiklerimi öldüren, beni paramparça eden o pislik yok oldu. Hiç var olmamış gibi...

Şaka gibi geliyor yaşadıklarım. Hâlâ bittiğine inanamıyorum. Üstelik hâlâ korkuyorum ve keder doluyum.

Onu, Oktay'ı düşündükçe nefesim kesiliyor, kalbim yerinden kopacak gibi çırpınıyor. Ben iyi değilim. Katil ölse de, artık güvende olsam da böyle hissetmiyorum.

En ufak bir ses bile sıçramama sebep olmaya başladı. Geceleri çığlıklar atarak uyanmalarım var. Hava değişimi, tatil... Hiçbiri yardımcı olmadı. Hiçbiri yaralarımı sarmadı ve beni iyi etmedi.

Savaş vardı yanımda. Tek sığınağım, beni bu çukurdan kurtaracak tek adam. O bile iyileştiremiyordu beni. Kabuk bağlamıyordu bir türlü kalbimdeki yaralar. Kapanmıyor, iyileşmiyordu.

Bu evde bulunmak bile zor geliyordu bana. Gidecek yerim de yoktu ki. Ne kendi evim, ne annemin evi. Hepsinde katilden kalan anılar vardı. Hatırlamak istemediğim, lanetli anılar.

Savaş'ın yeni ev teklifini hemen kabul etmeliyim belki diye düşünmeye başladım artık. O işte, yeni bir katil peşindeydi. Bense evde her an Oktay'ın ruhuyla burun buruna gelecek gibi hissediyordum. Sanki hâlâ alt kattaki dairen çıkıp buraya gelebilecekmiş gibi...

Kendime gelmek zorundaydım. Bu sefer Buse'nin yöntemi ile yapacaktım bunu. Alışverişe çıkacaktım.

Savaş'ın akşamki iş yemeğine katıldığımda kötü görünmek istemiyordum. Sanki hiç bunları yaşamamışım gibi, sanki bebeğimi daha geçen ay kaybetmemişim gibi güçlü görünmek istiyordum. Bambaşka bir kadın gibi. Ayakta ve kendinden emin...

Üzerimdeki depresyon kazağını çıkarıp vücudumu saran krem renkli bir triko elbise giydim. Üzerime de ince beyaz bir hırka alıp evden ayrıldım. Alışveriş için aklımda belli bir yer yoktu. Herhangi bir AVM ye girip sırası ile vitrin gezecek, gözüme ilk çarpanı alacaktım. Her zaman böyle yapardım.

Yoldayken Buse arayınca açtım.

"Hey güzellik, nabersin?"

"İstanbul'dayım dün akşam döndük. Alışverişe çıktım, elbise alacağım. Sen nasılsın? Sınavların başladı mı?"

"Iyy, evet. Bombok geçti bugünkü. Yarın gireceğimden de pek umutlu değilim. Yani ben moda tasarımı okuyorum sonuçta, sırf ingilizcem kötü diye başarısız mı olayım? Diploma notumu düşürüyor bu ders."

"Merak etme, en kötü bütünlemede verirsin. Sen onu bunu bırak da şu müthiş modacı yeteneklerinle bana tavsiye ver bakalım. Nasıl bir elbise almam gerek?"

"Ne elbisesi?! Sakın istemeye geliyorlar deme bak sınav haftamda olmaz!"

"Ne istemesi Buse ya, akşam Savaş'ın iş arkadaşları ile bir yemek organizasyonu var. Orada giymek için alacağım."

"Hee tamam. O zaman kesinlikle uzun bir elbise alma, boyunu ayarlayamazsın kısa görünürsün. Belden bollaşan bir şeyler olabilir. Seni daha zayıf gösterir. Renk olarak da siyahtan kaçın. Yeni bronzlaştın. Açık tonlar sana çok yakışır."

Anlaşıldı, diyerek havadan sudan biraz daha sohbet edip kapattık. AVM ye geldiğimde sırası ile vitrinlere bakınmaya başladım. Buse'nin tavsiyelerini de düşünerek bakındığım için hiçbir şey bulamamıştım. Birkaç yerin içine girip reyonları da gezdim ama yoktu. Aklımdaki elbiseyi bulamıyordum.

Belki bir mola iyi gelir diyerek yukarı çıktım ve güzel bir kafeye girdim. Kahvemi almış terasa geçeceğim sırada ise onu gördüm. Cemiyetten arkadaşları ile kahkahalar atarak sohbet ediyordu. Eşini yeni kaybetmiş bir kadının bu kadar mutlu görünmesi... Diyecek söz bulamıyordum.

Koparılmış Kalpler (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin