Koparılmış Kalpler 12

4.5K 1.5K 471
                                    

Selam çok sevdiğim okurlarım, medyada bildiğinizi düşündüğüm güzel bir müzik var. Okurken size eşlik edebilir 💐

Lütfen oy ve yorumlarınızı bana armağan etmeyi unutmayın seviliyorsunuz 💜💜💜

Savaş;

"Kadın kendi başına ne gül goncasıdır, ne de diken. Koklamasını bilirsen gül, tutmasını bilmezsen diken olur."  demiş Refik Halit Karay. Bana yöneltilen öfkeli bakışlardan anladığım kadarıyla ben tutmasını bilememişim ve derime batan dikenlerle yüzleşmek zorundayım.

Kısa bir bakışmanın ardından;
"Pelin?" dedim önce, sonra yanındaki kızıl afete bakıp; "Anne? Senin burada ne işin var?" diye devam ettim.

Annemle aramız iyiydi ama son dönemlerde çok da sıkı fıkı olduğumuz söylenemezdi. Özellikle de ben yurt dışına gittiğimde, aramıza giren mesafeler sebebiyle biraz uzaklaşmıştık birbirimizden. Yine de ona karşı her zaman sevecen yaklaşıp, bir dediğini ikiletmemeye çalışırdım. O bana babamdan kalan tek armağan, tek emanetti. Benim aile deyip sarılabileceğim tek kişi...

Sanırım otuz iki senelik hayatımda en korktuğum şey de annemi hayal kırıklığına uğratmaktı. O bir zamanlar çok sevdiğim babam gibi...

Yirmili yaşlarda tekrar tekrar gördüğüm kabuslar canlanırdı onu her kırdığımda gözümde.

Bana; ''Babandan hiçbir farkın yok, sen de yalancısın, sen de beni üzüyorsun!'' diyerek benim silahımı başına dayıyordu. Benim silahımla, kendini vuruyordu! En büyük kabusum buydu işte benim de, hayatımdaki en önemli kadının benim yüzümden ölmesi...

Şimdi ise bana kaşlarını çatıp, gözlerimin kopyası gözlerle dik dik bakıyordu. Yaşına rağmen düzenli olarak boyattığı neredeyse kırmızıysa çalan kızıl saçlarla, porselen gibi beyaz bir ten ve koyu mavi gözlerle pek çok genç kızdan daha çekici bir kadındı annem. Ses tonuyla herkesi büyüleyen ve istediğini yaptıran sevgili kızıl sultanım bakışlarını daha da sertleştirip ağzını açtı.

"Buraya taşınırken, benim evim, senin evin anne, istediğin zaman gel, başımın üzerinde yerin var diyerek vermedin mi bana dairenin anahtarlarını Savaş? Fikrini değiştirdin mi yoksa?"
dediğinde onu kırmak istemediğimin bilinciyle "Hayır tabii ki Kızıl Sultan, sadece şaşırdım. Yani sizi beraber bulmayı beklemiyordum." diye kendimi kurtarma çabasına giriştim.

Annem kalkıp bana doğru bir adım attığında, ben ona üç adım gidip sarıldım. Mis gibi çiçek kokusunun naftalin ile karışımından oluşan kedine has kokusunu içime çektiğimde aradığım huzuru belki de bulduğumu düşünmüştüm.

"Keşke gelmeden önce arasaydın, daha erken gelmeye çalışırdım." diyerek kırmızı ikili koltukta kalan küçük boşluğa oturduğumda Pelin'in tiz sesi aramıza girdi.

"Daha erken gelebiliyorsan neden gelmedin Savaş? Üstelik seni defalarca aradım ama açamayacak kadar meşguldün sanırım." Tek kaşını havaya kaldırmış, gözleriyle savaş okları fırlatmaya başlamıştı üzerime.

Cebimden çıkarttığım telefonu kontrol ettiğimde on sekiz cevapsız aramayı gördüm. En son baktığımda sadece sekiz kez aramıştı oysa. Her telefon titrediğinde birazdan ararım, deyip aramaları meşgule ata ata, on sekiz kez geçiştirmiştim Pelin'i. Haklıydı sitem etmekte.

"Yeni bir cinayet vardı canım, kusura bakma olay yeri kargaşasından dönemedim aramalarına." diyerek ortamı yumuşatmaya çalıştım. O ise hiç yumuşamışa benzemiyordu. Hâlâ aynı öfke dolu bakışlarla konuşmaya devam etti.

"Davette beni unutup, Pınar denen kadınla mekandan ayrıldığında en azından bir mesaj atabilirdin."

"Cinayet diyorum Pelin, bu benim işim ve sen de bu gereksiz triplerinle orada bile beni işimden alıkoymayı başardın. Belki sen yanımda olmasaydın o kalbi getiren kuryeyi görme ihtimalim olacaktı ama katilimiz bize hediyesini verirken, ben çocuk gibi davranan seni avutmaya çalışıyordum. Söylesene, bana güvenmeyi ne zaman öğreneceksin sen?!"

Koparılmış Kalpler (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin