Koparılmış Kalpler 43

2K 1.2K 88
                                    

Selam,
Hazırsak bölüme başlayalım, iyi okumalar 💐

Pınar;

Karşımdaki güçlü adamın çöküşünü izledim. Hayal kırıklığına uğramış, sözlerim ona ağır gelmişti. Savurduğum tehditler birer birer göğsüne saplanmış gibi acıyla kapadı gözlerini. O parlak mavi gözler şimdi donuk bir maviydi. Düşen omuzlarının ardından ufak bir çocuk gibi görünüyor, aşağı sarkıttı dudağı resmen titriyordu. Bu sefer onu gerçekten kırmıştım ve umurumda bile değildi. Hak etmişti.

"Pınar yapma..." diye mırıldandı.

"Ne yapmayayım Burak, ne? Ne oldu incindi mi o ponçik kalbin? Ağır mı geldi seni hapse attıracağım düşüncesi? Bana da senin yaptığın şeyler ağır geliyor, senin beni yok sayman ağır geliyor. Seni dostum bilirdim, dost kazığını da tattım sayende. Sağ ol, şimdi beni rahat bırak. Şu saatten sonra ne halin varsa gör!"

Son sözümü söyleyip ardıma bile bakmadan yanımdaki polis memurunun koluna girdim ve ondan uzaklaşmaya başladım. Tek başıma yürüyemeyecek kadar yorgun hissediyordum. Ağırlığımı yavaş yavaş ona verdiğimi fark eden Yavuz bakışlarını bana kaldırdı.

"Taksi tutmamı ister misiniz?"

"Lütfen."

Yol çekilmez geliyordu. Yavuz telefonla Savaş'ı aramış, olanları ona aktarmaya çalışırken bana döndü.
"Savaş başkomiserim sizinle görüşmek istiyor."

İstemeye istemeye aldım telefonu. Endişeli sesinden adını duyduğumda gözlerim doldu. Saçmalamaya başlamıştım. Durduk yere ağlamaya başlayamazdım. Derin bir nefes alıp başımı iki yaba salladım. Sanki böyle yapınca gözyaşlarım akmayacak, duygu seline kapılmayacakmışım gibi.

"Güzelim iyi misin, ses ver." dedi bu sefer de.

"İyiyim." Dediğimde sesim titrek çıkıyordu. Gözlerimdeki zindandan bir damla yaş firar etti. Kimse görmeden hızlıca elimin tersiyle sildim.

"Burak ne yaptı? Yavuz tartıştığınızı söyledi ama detayları bilmiyorum. Ne dedi de kalbini kırdı o hayvanat yine?"

"Önemli değil ya, akşam geldiğinde konuşuruz. Sen bana bakma, bu hormonlar beni mahvetti sanırım. Her şeye sinirlenip ağlıyorum."

"Yemek yedin mi?" Dedi onca anlattığım şeyleri hiçe sayıp. Günün her saatini yiyerek geçirmemi bekliyormuş gibi hissettim. Benden yanıt alamayınca konuşmaya devam etti.

"Güzelim, Selma ne dedi? Senin dinlenmeye, stresten uzaklaşmaya ihtiyacın var. Aç kalıp tekrar bayılmanı istemiyorum. Eve geçerken yoldan akşam yemeği için bir şeyler alın. Yavuz'a söyle kendine de alsın, gelince hesaplaşırız."

"Tamam." Dedim sadece. Aç değilim, midem almaz desem de faydası olacağını düşünmüyordum. Zorla da olsa bana yedirecekti bir şeyler. Zaten açıkmış da olmalıydım. Sadece farkına varamamıştım.

"Kendine dikkat et tamam mı? Birkaç saate gelmeye çalışacağım ben de. Şimdi telefonu Yavuz'a verir misin güzelim, evde görüşürüz."

Görüşürüz, diyerek telefonu Yavuz'a uzattım. Kısa bir konuşmanın ardından Yavuz taksiciye ilerdeki  dükkanda durmasını söyledi. Bana döndüğünde bir kebapçının önünde durduğumuzu farkettim.

"Ne yersiniz?"

Canım ne et istiyordu, ne tavuk. Sadece uyumak istiyordum.

"Çorba ve salata." Diyerek geçiştirdim. Yavuz benimle beraber taksiden indi ve siparişleri verip paket yaptırdı. Paketlerin hazır olmasını beklerken bir an olsun gözünü üzerimden ayırmamıştı. Artık alışmıştım buna gerçi.

Koparılmış Kalpler (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin