Kelimelerin Sırrı 40.Bölüm

125 80 9
                                    

Savaş;

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Savaş;

Hastaneden çıkmadan önce hasta kayıta uğrayıp görevliye Görkem Kınık'ın nasıl taburcu edildiğini sorduk. Hasta kayıtta görevli kız gergince cevapladı.

"İki saatten fazla olmuştur. Kapısında sizden biri olmayınca taburcu olma isteğini onayladık başkomiserim. Hata mı yaptık?"

"Hayır, sizlik bir durum değil. Haklısınız, kapısında bir polis memuru olmalıydı şüphelenmeniz için. Görkem Bey tek başına mı çıkış yaptı hastaneden?"

"Evet, durumu ciddi değildi zaten. Son testleri de temiz çıkınca doktor evde istirahat edebileceğini söyleyip çıkışını onayladı."

Görevli kıza teşekkür edip telefona sarıldım. Polat Amir ilk aramamda telefonunu açmamıştı. Israrla bir kez daha aramaya başladım. Nihayet arama cevapsıza düşmeden açıldı.

"Hayırdır Savaş bu saatte zır zır?" diyerek yanıtladı telefonu. Bu sitemine yersizce sinirlendim. Ben sabahın 5'inde onu aramaya çok meraklıymışım gibi bir de laf ediyordu. Bir özür bekliyorsa daha çok beklerdi. Kaç saattir uykusuz olduğumu bile bilmezken onun güzellik uykusunu böldüğüm için özür falan dilemeyecektim! Bu yüzden direkt konuya girdim.

"Görkem Kınık'ın odasının başında neden bir memur durmuyordu? En azından onun güvenliği için birini koyabilirdik."

"Hangi birine adam yetiştirebilirim Savaş? Merkezdeki çalışanların yarısından fazlası senin himayende zaten. Diğer kısım ve destek personel de Doktor dosyasında. Kimi dikecektim kapıya?"

"Adam olmadığını bana söyleseniz ben ekibimden birini boşa çıkarıp kapıya dikerdim."

"Dikseydin o zaman. Kaç hafta oldu hâlâ Dövmeci'yi yakalamaya bir adım yaklaşamadık. Şimdi bir de Doktor çıktı. Her şeyi ben takip edeceksem dosyanın başında senin ne işin var!?"

Derin bir nefes alarak sakinleşmeye çalıştım. Bir yerde haklıydı, en azından sorup ona göre ekipten birini hastanede bırakabilirdim. Akıl edememiştim işte. Bunları zaten Polat Amir takip ediyordu öncesinde çünkü. Yine öyle olacağını düşünmüştüm.

"Haklısınız." Diyerek kestirip attım. Son gelişmeleri aktarıp telefonu kapattığımda Burhan da diğer çocuklarla olan telefon görüşmesini sonlandırmak üzereydi. O da konuşmasını bitirip telefonu cebine koyduğunda arabayı çalıştırdı.

"Bizimkiler şüpheliyi yakalamış. Merkeze doğru geliyorlarmış."

"Görkem Kınık dimi şüpheli?"

"Evet amirim. Adam kendi anahtarıyla içeri girmiş zaten. Ekip içeri girdiğinde temizlik yaparken bulmuş Görkem beyi."

"İzlerini silmede geç kaldığını anlamamış mı salak herif?"

Burhan omuz silkip arabayı hızlandırdı. Artık dosyayı kapatmak için ihtiyacımız olan sadece bir itiraftı. Görkem Kınık'ın bunu zorlaştırmamasını umarak merkeze giriş yaptım. Burhan da araba için uygun bir park yeri arıyordu.
Merkez kalabalıklaşmaya başlamıştı. Gözleri şiş memurlar, ellerinde karton kahve bardaklarıyla dolanıyor, içlerinden sövdükleri yüzlerine yansıyordu. En azından onlar üç beş saat de olsa uyuyabilmişti. Buna rağmen böyle tepkili olmaları kariyer basamaklarında yükselemeyeceklerinin en büyük ispatıydı işte. Hiçbirine selam bile vermeden sorgu odasına yöneldim. Sevda beni koridorda karşıladı. O da en az benim kadar yorgun görünüyordu.

Koparılmış Kalpler (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin