Koparılmış Kalpler 22

3.8K 1.5K 518
                                    

Uzun bir bölüm sizlerle canlar , lütfen okuyanlar oy atmayı unutmasın , oylar düşüyor.
İyi okumalar💐

 İyi okumalar💐

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Savaş;

"Dudaklarına sahip çık Komiser, yanlış tenlerde nefes alıyorsun. Sana ait olmayana dokunma ki ben de sana ait olana dokunmayayım."

Kapıda bulduğum notu, tekrar hızlıca okuyup kutunun içindeki kolyeyi görmemle, ağzımdan bir küfür özgürlüğüne kavuştu. Hastalıklı herif, ben daha onun hakkında elle tutulur bir şey bilemiyorken, o her şeyimi öğrenmişti. Öpücüğü, annemi, evimi...

Annem elindeydi, o. çocuğu annemi almıştı! Hızla içeri koşup elimdekileri koltuğa attım ve silahımı kaptım. Pınar'a kendisini banyoya kilitlemesini söylerken, beynim durmadan teoriler üretiyordu. Katil nereye gitmiş olabilir, acaba kutuyu kendisi mi bıraktı, annemi nereye götürdü?!

Elimdeki silaha henüz alışamamış olsam da, (yakın bir tarihte Türk yapımı silahları kullanmamız istendi) kabzasından cesaret alarak binadan çıktım. Etraftaki insanlar elimdekinin farkında bile olmadan yağmurdan kaçarcasına, hızlı hızlı sokağı adımlıyorlardı. Birçoğu ya şemsiyenin altına sığınmış, ya da başlarında kapişonlarıyla şüpheli görünüyordu gözüme. Etrafta 1,80 boylarında, bana tanımlanan özelliklerdeki adamı arıyordum. Yoktu!

Birkaç adamı çevirdiğimde elimdeki silahı görüp korkuyla bana baktılar. Hiçbiri doktor değildi, adam kutuyu bırakmış ve kayıplara karışmıştı resmen! Delirmek üzereydim. Bana bu kadar yaklaşmışken onu kaçırmak istemiyordum. Nasıl bu kadar hızlı olabilirdi ki?

Pınar aklıma geldi, güvende miydi? Belki de amaç beni evden çıkartıp Pınar'a ulaşmaktı. Binada pusu kurmuş, benim çıkmamış beklemişti. Belki Pınar'ı tekrar kaçıracaktı. Hastalıklı düşünceler eşliğinde hızlıca binaya girdim. Anahtarı içeride unutmuştum, kapının önünde soluklanıp telefonumu cebimden çıkarttım. Pınar iyi olmalıydı, kapı hâlâ kilitli olduğuna göre...

Emin olamayıp önce onu aradım, bir yandan da kapıyı yumrukluyordum.
"Pınar, benim Savaş. Aç kapıyı!"

Telefona cevap vermemesi canımı sıktı. Daha sert yumruklarla kapıya vurmaya başladım. Bir yandan da içeri sesleniyordum. Aklımdan geçen paranoyakça düşünceler daha da paniklememe sebep olurken, kapı yavaşça aralandı ve Pınar'ın ürkek bakışlarıyla karşılaştım. Telefonu kulağımdan çekip hızlıca karşımdaki kadına sarıldığımda, bir an rahatlamıştım. Kısa süreli bir rahatlama.

Aklıma annem geldi ve Pınar'ın telefonunu kapıp, Burhan'ın numarasını tuşladım.

"Burhan'la konuş, olanları, kutuyu anlat. Ekiple buraya gelsin." derken ben de kendi telefonumdan annemin numarasını çaldırıyordum. Uzun uzun çaldı. Açan yoktu, annem yoktu!

Arama sonlandığında tekrar numarayı tuşladım. Pınar da, telefonda kesik kesik olanları anlatıyordu. Annemin hattı çalıyor çalıyor ama bir türlü açılmıyordu. Anneme bir şey olursa, hem de benim yüzümden kendimi asla affetmezdim. Bununla yaşayamazdım. Önce babam, sonra annem. Hayır, onu bulmak zorundaydım. Israrla tekrar telefonunu çaldırmaya başladım.

Koparılmış Kalpler (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin