Selam dedektifler, öncelikle hepiniz hoşgeldiniz. Sizi ilk katilimiz karşılayacak. Özel bir bölümle başlamak istedim. Aşina olmadığınızı düşündüğüm bazı terimleri ekliyorum. Şimdiden hepinize iyi katil avları...
Ampute, Amputasyon: Bir uzvun tamamının ya da bir kısmının kesilip atılması
Sternum: Sağ ve sol kaburga kemiklerini bir arada tutan göğüs kafesi kemiği, İman tahtası.
Costa: Kaburga kemiği.
Formaldehit sıvısı, çözeltisi: Tıp eğitiminde kadavranın bozulmasını önleyen kötü kokulu sıvı
İlkim değildi ve sonum olmayacaktı. Kanında dolaşan uyuşturucu sayesinde kendinden geçmişti. Bilincini tamamen yitirmiş olmasa da kafasını toplayamadığı kesindi. Uyguladığım anestezik kaç saat etki edecek tam kestiremiyordum. Ketamin, Veküronyum ve Codein karışımı özel bir kimyasal hazırlamıştım ama kurbanın kilosu, uyuşturucu kullanımı gibi etkenler yüzünden tahmin ettiğimden daha erken etkisini yitirebilirdi. Elimi hızlı tutmak zorundaydım.
Herifi sürüye sürüye banyoya ulaştım. Pislikten sararmış küvetin içine attığımda o da gözlerini açmaya çalışıyordu. Umursamadım ve kurbanın telefonundan güzel bir metal müzik açtım. Telefonu diğer odada bırakıp bangır bangır çalınan müzik eşliğinde çantamdan kan akışını durdurmak için gerekli ekipmanları çıkardım. Odalar neredeyse bomboş olduğundan açtığım şarkı banyoya bile gayet net şekilde geliyordu. Burada yaşayanlar kurbanın partilemesine alışkın olduğundan kimse şikayette de bulunmayacaktı. Ben de gönül rahatlığıyla partime başlayacaktım.
Herifin elini ampute etmeye çalışırken üstüm başım pis kana bulansın istememiştim. Bu yüzden özenli davranıyordum. Çantamda çok sayıda ekipman yoktu. Ben de favorim olan 17 lik bistüriyi elime aldım. Neşteri bileğine bastırdığım an bir küçük kırmızı damla belirdi. Düz bir çizgi halinde neşteri hareket ettirdim. Kemiğe ulaşana kadar birkaç kez daha aynı kesi üzerinden geçmem gerekmişti. Farklı bir numara bistüri daha iyi iş görürdü ama kendi mekanımda çalışmıyordum haliyle bu gibi aksaklıklar olacağını az çok tahmin etmiştim. Yine de kemiğe ulaştığımda elimdeki neşteri bırakıp kemik testeresini aldım. Doğrudan testere ile bileği kesmek varken bu uğraş bana zaman kaybettirmişti belki ama hayır, ben bunu düşünecek kadar aciz değildim. Kurbanlık koyun keser gibi tek hamlede bu adamın elini kesemezdim. Bu sadistlere göre bir hareket olurdu ve ben sadist değildim. Sadece yapılması gerekeni yapan bir adamdım o kadar. Bu düşüncelerle kemik testeresini açıp hızlıca eli tam bilekten kopardım. Formaldehit sıvısı ile dolu büyük bir fanusun içine koyduğum eli dikkatlice kenara kaldırdım.
Kurbanım ara ara gözlerini açmaya çalışıyor, olanların az buçuk farkına varıp gözlerinden yaşlar akıtıyordu. Bir eli olmadığı için döktüğü göz yaşları kalbini koparıp aldığımda boşa gitmiş olacaktı. Son dakikalarını ağlayarak heba ediyordu, zavallı...
Hemen saatimi kontrol ettim. Çok da fena gitmiyordum. Kanamayı azaltmak için önlem alsam da orayı dikmediğim ya da dağlamadığım sürece kan durmayacaktı. Umurumda da değildi açıkçası. Burada hasta kurtarmaya çalışmıyordum sonuçta.
Kanlar süzülen kolu baş ve işaret parmağımla tutup üzerime gelmemesine dikkat ederek küvetin içine bıraktım. Musluk yerine kendi kanı dolduracaktı küveti. Kan banyosu, cilde iyi gelir miydi acaba? Sütten iyidir, diyerek az önce kullandığım neşteri alıp üzerindeki kanı temizleme gereği bile duymadan adamın çıplak teninde derin bir kesik açtım. Göğsündeki kesikten ince bir çizgi halinde kan sızmaya başlamıştı. En sevdiğim renk, kan kırmızısı. Hayranlıkla bir süre inceledim. Sonra işime odaklandım.
Derinin altındaki kas dokularını da aşıp kesiği biraz daha genişletince sternum gözlerimin önüne serildi. Manzara tam kadeh kaldırmalıktı aslında ama işte, lanet vakit geçiyordu. Tik tak tik tak ... Acele etmeliydim.
Sternuma dokunmadan işimi halletmeye çalışacaktım. Kaburga makasını alıp costaları dikkatlice kestim ve zorlu uğraşlar sonucu kalbe ulaştım. Yoğun bir kanama görüşümde zorluk yaşatacaktı bu yüzden pensler ile kalbin damarlarını tutturup işimi garantiye aldım. Kurban çoktan ölmüştü. Kalbi atmayı bırakalı epey olmuştu. Yine de organlar henüz sıcaklığını koruyordu. Ölüm birden gelse de ruh bedeni tamamen terketmeden vücut soğumuyordu işte. Batıl inançlara sahip değildim, haliyle bu düşünceye sırıtttım.
Atmaktan vazgeçmiş kalbi avuçlayıp ısısını elimin içinde hissettim. Çok farklı bir duyguydu bu. Tanımlanamayacak derecede hoş. Neştere uzandığımda duyduğum ses beni durdurdu. Panikle elimi göğüs boşluğundan çektim ve sesin geldiği yöne doğru kafamı kaldırdım. Kapı çalınıyordu!
Derin bir nefes alıp gelenin bir an önce gitmesini diledim. Endişeye kapılmıştım. Asla titremeyen ellerim ufaktan titremeye, sırtımdan soğuk ter damlaları süzülmeye başlamıştı. Kapıdaki nihayet kapıyı yumruklamaktan vazgeçtiğinde derin bir nefes aldım ve önümdeki işe döndüm. Tam neşteri bir damara vurmuştum ki açılan kapı sesi hemen ayaklanmama sebep oldu. Saklanamazdım, kaçamazdım. İşimi yarıda bırakamazdım. O kalbi almadan şuradan tek bir adım dahi atamazdım. Gelen her kimse ve neşterimin tadına bakacaktı. Ölüm onun için henüz erken olsa bile...
Umarım keyif aldığınız bir kurgu olur, yorumlarınızı, teorilerini duymayı sabırsızlıkla bekliyorum. Lütfen yazmaktan çekinmeyin. Bakalım kimler katili yakalayacak.
Şimdiden hepinize ipuçları konusunda başarılar dedektifler
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Koparılmış Kalpler (+18)
Misterio / SuspensoHediye almayı sever misiniz? Peki ya aldığınız hediye kutularının içinden eski sevgililerinize ait kalpler çıkmaya başlarsa? Hâlâ hediye almayı sevdiğinizden emin misiniz? Öldürdüğü adamların kalplerini hediye kutusuyla gönderen psikopat bir katil...