Medya: Hermione'nin elbisesi
Bol bol yorum bekliyorum haberiniz olsunnnn!
İyi okumalar! <3
-------------------------------------
Bölüm Şarkısı: Alec Benjamin - Let Me Down Slowly
Genç adam hızlı adımlarla içeriye girmiş genç kıza bakakalmıştı. Oysaki, emindi onun bir daha kendisiyle konuşmak istemeyeceğinden. Fakat, genç kız tekrar onu yanıltmıştı.
"Hermione?" şaşkınlıkla ağzından sadece bu isim dökülmüştü genç adamın.
Genç kız dolu gözlerle onu izliyordu. Belliydi, o da neden burada olduğunu bilmiyordu. Fakat adımları onu buraya getirmişti işte. Tom'dan kaçmıştı, düğün hazırlıklarından uzaklaşmak istemişti. Kendini tekrar o genç adamın, mavi gözlerine bakarken bulmuştu.
Yavaş ve acelesiz adımlarla ona ilerlerken, genç adam ürküyordu. Onu tekrar kaçırtmaktan ürküyordu.
Genç kızın elleri, çocuğunkileri bulurken, hafifçe gülümsedi. Gözlerinden yuvarlanan yaşlar, genç adamın yutkunmasına sebep olurken, adamın elinden gelen tek şey onun ellerini destek verircesine sıkmak olmuştu.
Üç hafta olmuştu, genç kız adamı bu hücrede bırakıp gideli. Son kavgaları, o günden sonra son görüşmeleri olmuştu. Bu ana kadar...
"Boğuluyorum, Draco..." dedi genç kız titreyen çenesini sakinleştirme gereği duymadan. "Tüm bunlar... Nefes almamı engelliyor."
Genç adam hızla kızı kendisine çeker ve ona sıkıca sarılırken, ikisi için de, yaşanan bu an gerçeklerden kaçmanın en basit yoluydu.
"Ne zaman böyle hissedersen," dedi çocuk, kızı çenesinden hafifçe tutup kendisine bakmaya zorlarken. "Benim yanıma gel. Benim yanımdayken, hiçbir role bürünmek zorunda değilsin, tamam mı?"
***
Etrafa bakındım. Jason buralarda değil gibiydi. Bir süre kararsız kalsam da hızla içeri girdim.
Genç adam, mutlulukla parlayan gözleriyle bana bakarken, gülümsedim ve hızla son doğru koşturdum. Dudaklarımız birleşirse o beni kucağına çekip döndürürken, dudaklarının üzerinde gülümsedim ve ona karşılık olarak altı dudağını ısırdım.
Kıkırdadığında, sinsice sırıtıyor haldeydim.
Beni yavaşça yere indirir ve yere otururken, ona eşlik ettim.
"Yeşil ha?" dedi elbisemi kastederek. Kızardığımı hissediyordum. "Kabul etmeliyim, Granger. Bu elbise üzerinde çok hoş duruyor."
Sırıttım ve 'hmm'layarak kollarımı boynuna doladım.
"Öyle mi dersin?" dedim dudağımı ısırıp kucağına çıkarken.
Kafasını salladı. Elleri yavaşça kalçamı bulur ve okşarken, kıkırdadım.
"Ama bu elbise ne zaman daha güzel durur biliyor musun?" dedi kaşlarını kaldırıp gözlerini dudaklarıma indirirken. "Üzerinde değilken."
Kıkırdadım ve yavaşça ayağa kalktım.
"Siz nasıl isterseniz Bay Malfoy," dedim ve elimi elbisenin ince askılarına götürdüm. O şaşkınca bana bakıyor, benden böyle bir hamle beklemiyorken, ben gülümsedim ve askıları yavaşça omuzlarımdan ittim. Soğuk ipek kumaş, tüm bedenimi okşayarak yerle buluştuğunda, genç adam kaşlarını kaldırmış bana bakıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Contradiction // Dramione
FanfictionYa o beni aydınlığına sürükleyecekti, ya da ben onu karanlığımda boğacaktım. Fakat biliyordum ki, günün sonunda yine onun mavi gözlerinde kaybolacak, her şeyi unutacaktım.