Selamlarrr!
Lütfen bu bölüme yorum yapın! Gerçekten bu aralar hiç yorum gelmiyor ve ben ne düşündüğünüzü bilmek istiyorum :)
Her neyse...
Sizi daha fazla sıkmadan, buyrun bölüme geçin!
İyi okumalar! <3
----------------------------
Bölüm Şarkısı: MADISON - Hurt Me
2 yıl sonra...
Elimdeki gazeteyi hışımla masaya fırlattım. Sinirle küfrettim ve bardağımdaki viskiyi kafaya diktim. Boş bardağı sertçe masaya çarparken, gözlerimden akan bir damlaya engel olamamıştım.
Draco kayıptı.
Daha doğrusu kaçmıştı.
Meydanda onu son görüşümüzden beri kimse ona ya da ondan geriye kalan bir ize rastlamamıştı. Genç adam hiç yaşamamış gibiydi...
Ona hiçbir şekilde ulaşamam sonucunda, mektup göndermeye karar vermiştim. Fakat bu plan da elimde patlamıştı. Genç adama gönderdiğim mektuplar hafifçe buruşmuş ve yıpranmış halde geri geliyor ve asla cevap gelmiyordu.
Her sabah kalkıyor, Gelecek Postası'nda onunla ilgili bir haber görme umuduyla, gazeteyi alabileceğim tek yer olan bu bara geliyordum. Bu batakhaneye...
Londra'da, Gelecek Postası'nı bulmak için gelebileceğiniz tek yer burasıydı. Evet, doğru duydunuz. Savaşı Ölüm Yiyenlerin kazanmasıyla, Yoldaşlık'tan sağ kalanlar, kaçacak delik aramaya başlamışlardı. Kimileri için o delik bu batakhane olmuştu, kimileri için de Londra'dan göç etmek.
Ginny ve Molly Weasley de aynen bunu yapmışlardı işte. O gün, Ölüm Yiyenler onları kovalarken, beklenmedik bir şekilde cisimlenmişler, birkaç gün sonra da Bulgaristan'da bir büyücü kasabasında görüntülenmişti. Güvendelerdi çünkü Lord'a, İngiltere sınırları dışında itibar edilmiyordu.
Arthur Weasley, kaçmayı başarmamış ve Bakanlığa yeni yapılan zindanlarda sorguya çekilmişti.
George ise, kardeşinin intikamını alamamış olmakla beraber kafayı sıyırmıştı. St. Mungo Sihirsel Hastalıklar ve Sakatlıklar Hastanesi'ne yatırılmış, fakat oradan kaçmasıyla beraber arananlar listesinde en başa geçmişti.
Harry ve Ron ise, yargıya gerek duyulmadan Azkaban'a gönderilmişlerdi. Son bir buçuk yıldır orada kalmalarına rağmen, George, Azkaban'a girerek Harry ve Ron'u kaçırmıştı.
Onları kaçırdıktan sonra birkaç kere intihar girişiminde bulunmuş, fakat başarılı olamamıştı. Şimdi ise, yakalanmış ve Azkaban'a götürülmüştü.
Kan ayrımcılığının boyutu değişmişti. Artık bulanıklardan daha da aşağılık görülen bir kan statüsü mevcuttu. Melezler. Safkan birinin kanını bulanık biriyle kirletmesi yetmiyormuş gibi, bir de üzerine dünyaya bir çocuk getirmiş olmaları, artık insanların içinde mide bulandırıcı bir hal almıştı.
Her ne kadar safkanlar bu düşünceyi herkesten daha çok benimseyip, Bulanıklarla asla cinsel ilişkiye girmeseler de, girenler ve çocuk sahibi olanlar, çocuklarını ve eşlerini korumak için ülkeyi terk etmek zorunda kalıyorlardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Contradiction // Dramione
FanfictionYa o beni aydınlığına sürükleyecekti, ya da ben onu karanlığımda boğacaktım. Fakat biliyordum ki, günün sonunda yine onun mavi gözlerinde kaybolacak, her şeyi unutacaktım.