Blood Moon

171 21 51
                                    

:))

Merhabalar!

Kısa bir süre içerisinde, yeni bölüm ile karşınızdayım!

Yorumlarınız ve oylarınız beni gerçekten çok mutlu ediyor! 

Girişi de yaptığımıza göre yeni bölüme geçebiliriz!

İyi okumalar!

------------


Büyücü dünyası yas tutuyordu. 

Yaşlı büyücü, en büyük umuttu aydınlık için. 

Artık ellerinde on altı yaşında bir genç dışında hiç bir şey yoktu.

Korkuyordu insanlar olabileceklerden. Voldemort'un geri dönüşü ve bakanlık içindeki hainler yetmezmiş gibi İnferiuslar da geri dönmüş ve etrafta kol geziyorlardı. Dağıtılan broşürler insanların korkularına bir yenisini eklerken, ellerinden gelen tek şey kendilerini evlerine hapsetmekti.

Aberforth Dumbledore da bu insanlardan biriydi. 

Fakat onun acısı bambaşkaydı.

Öylece bakıyordu elindeki gazeteye. Abisinin ölüm haberine.

Pişmandı yaşlı adam kaybettiği yıllardan ve zamansız suçlamalardan. Aklına geliyordu genç iken birlikte geçirdikleri günler abisiyle. 

Fakat tek yapabildiği şey; yaşlarını serbest bırakmaktı bu anılara karşı.

***

Tom'un yaptığı konuşmadan ufak ufak kelimeler çalınıyordu kulağıma. Fakat bu kelimeler bir anlam ifade etmiyordu benim için. 

- ... Artık, gerçek kimliğini biliyorsunuz yoldaşlarım! Savaş sırasında Hermione Granger'a tam kampsamlı koruma istiyorum. Bir kişinin bile ona zarar verdiğini yada zarar verilmesine göz yumduğunu duyarsam. Son göreceğiniz yüz benimki olur. 

Salondaki suratlar korku ile kasılırken fısıltılar son bulmuş herkes Tom'a bakıyordu. Tom bir süre salonda gözünü gezdirip herkesin anladığına ikna olduğunda hareketlendi ve sakin adımlarla kürsüden inip büyük kapıyı aralayan Ölüm Yiyenlere dönüp bir kere bile bakmadan salonu terk etmişti.

Salondaki insanlar titrek adımlarla salonu boşaltırken, en önde ilerleyen sarı saçlı genç adam beni tekrar kendime getirmiş ve hareketlenmeme neden olmuştu.

En az ayağımdaki topuklular kadar ilerlememi zorlaştıran insanları yararak ilerliyor ve onu gözden kaçırmamaya çalışıyordum. 

Hiç bir şey böyle bitmeyecekti. Hayır, ben pes etmeden olmazdı..

Birden önüme atlayan yaşlı bir adama çarptığımda durdum ve hızla o tarafa döndüm. Yaşlı adam yere yuvarlanmış ve zorlukla yerden kalkmaya çalışıyordu. Bir şaşkınlık nidası koyuverdim ve özür dileyerek onu yerden kaldırdım. Adam bana sinirli bir bakış atıp giderken, gözlerimi devirmiştim.

Önüme döndüğümde kendimi tutamayıp bağırdım.

- Lanet olsun!

Onun izini kaybetmiştim. Nereye gittiği hakkında hiç bir fikrim olmayan genç adamı merak etmekle meşguldüm şimdi. 

Sıkıntıyla ofladım ve gözlerimi kapattım.

Ve açtığımda... hangi yoldan gitmem gerektiğini biliyordum. 

Contradiction // DramioneHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin