Yeni bölüm geldi!
- Granger?
Arkamdan gelen sesle köşeye sıkışmış hissettim. İçimden geçen tek şey arkamı dönüp hafızasını silip kaçmaktı ve ben bunu denemeye karar verdim. Arkamı döndüm ve sessiz büyüye başladım:
- Obli-
Anında asasını çıkarıp bağırdı:
- Expelliarmus
Asam elimden uçup giderken bütün çocukluğum boyunca çalıştırıldığım asasız büyüleri kullanmanın tam zamanı olduğunu anladım. Elimi kaldırdığım anda Malfoy bağırdı:
- Protego
Yaptığım büyü kalkanda yok olurken Malfoy kalkanını sağlam tutmak için uğraşıyordu. Benim ise gözüm dönmüştü ve ardı ardına büyüler yolluyordum.
Rengarenk büyüler Malfoy'a doğru giderken o sadece kalkanına yoğunlaşmıştı. En sonunda kalkanını kaldırdı ve bana bir büyü yolladı:
- Sersemlet
Büyü bana doğru gelirken ben ise sadece bir el hareketiyle onu savuşturdum. Malfoy ise bu hareketimden sonra gözlerini kocaman açmış şaşkınlıkla bana bakıyordu.
Artık bu düelloyu kazanamayacağını anlamış olmalı ki asasını yere bıraktı ve sakince:
- Granger sakin ol. Tamam gel , otur konuşalım bir şey yapmayacağım.
Bir süre onu süzdüm ve çok tehlikeli olduğunu bile bile yanına oturdum. İlk önce dağılmış saçları ve kızarmış gözleri ile beni biraz süzdükten sonra:
- Neden buradasın?
Bir süre söyleyip söylememeyi düşündüm sonradan söylemenin aptalca olacağını düşünüp bir yalan uydurmaya karar verdim. Yan gözle Malfoy'a baktığımda gözlerimin içine bakmaya çalıştığını farkettim. Bu bana onun Zihnefendar olduğu ihtimalini sorgulatırken önlem almak açısından yüzüne bakmadan konuşmaya başladım:
- Bir arkadaşımla burada buluşacaktık ama gelme-
- Granger, gerçekten neden burdasın? Yalanlara vaktim yok.
Bir süre suratına baktım ve:
- Peki, benim uyku problemlerim var o yüzden bazı geceler buraya geliyorum. Düelloya kalkışmamın sebebi buydu, uykusuzluk beni agresifleştiriyor.
Yüzümde bir bıkma ifadesi ve mimiklerimi kullanarak bunları söyleyince inanmış gibi gözüküyordu. Benim gibi hayatı yalanlardan oluşan bir insan için bu yalan, bir çocuk oyuncağıydı.
Ama birden kafamdaki çarklar döndü ve bu olayı kendi lehime çevirmeye karar verdim:
- Peki, sen neden buradasın Malfoy? Hem de bu saatte. Şu dolap ne işe yarıyor peki?
Dedim ve ona en tatlı gülümsemelerimden birini yolladım. Şimdi görevime doğru emin adımlarla ilerliyordum. Köşeye sıkışmış olduğu niçin etrafa bakınması, suratının beyazlaması bana neredeyse kahkaha attıracaktı.
Ne yapacağını şaşırmış şekilde etrafa bakarken ben, direk olarak ona bakıyor ve içimden eğleniyordum:
- Yarın öğleden sonra burada ol Malfoy.
***
- Yarın daha erken burada ol Hermione neredeyse bütün geceyi kütüphanede geçirmişsin.
Büyük Salonda Harry ve Ron'a dün akşam ile ilgili rapor veriyordum ve gerçekten çok sıkılmıştım bundan. Onlar bana bu kadar değer verirken, ben ise onlara her gün yalan söylüyordum.
Gözümden akan yaşları saklamak için, Harry'e uyumam gerektiğini dün çok çalıştığımı söyleyip kendimi dışarı attım.
***
Öğlen o dolabı araştırmam gerektiğini düşünerek kütüphaneye gitmiştim. Kütüphaneye. vardığımda bir kitabın üstüne uyuyakalmış Theo'yu gördüm. Ona bir şaka yapmak istediğim için asamı ona doğrultup içimden Aquamenti diye geçirdim ve Theo çığlık çığlığa uyandı.
Ben buna kahkahalarla gülerken o da benim peşimden koşturup beni yakalamaya çalışıyordu. Bir an kendimiz için üzüldüm çocukluğumuzda bile böyle şeyleri yapamamıştık . Biz erken büyümek zorunda kalmıştık.
O günden sonra ikimizin de üstüne çok yük binmişti. Ama biz hep birbirimize sahiptik ve bundan mutluyduk.
Birkaç dakika daha koşturduktan sonra yorulmuş ve kendimizi yere bırakmıştık. Orada yatarken Theo benim saçımı örüyordu ve ben ise becerememesine kıkırdıyordum. Çok neşeliydik ta ki önümüzden o geçene kadar. Malfoy bizim önümüzden geçerken onaylamaz ve kızgın bakışlarını atmayı ihmal etmemişti ve bizim bütün keyfimiz kaçmıştı.
Fakat Malfoy'u görünce aklıma, buraya geliş amacım geldi ve Theo'ya her şeyi anlattım. O ise böyle bir şeyi bildiğini söylemişti sonrasında ise o kitabı almak için gitmişti ve ben onu bekliyordum. Havada toz parçaları uçuşan kütüphanede, en sessiz köşe olan masal kitapları bölümüne gittik ve rafların altındaki kocaman masaya oturduk.
Theo elindeki kitabı açtı, sayfaların arasında Kaybolan Dolap'ı bulduğunda bana resmiyle beraber gösterdi o desenlerden bunun aradığımız şey olduğunu anlamıştım.
"Bir eşi Borgin & Burkes'de bulunan Kaybolan Dolap, gerekli işlem uygulandığında iki dolap arasında gidiş gelişi sağlar."
- Sanırım aradığımız şeyi bulduk.
***
İhtiyaç Odasına doğru ilerlerken onun gelmiş olduğunu ummaktan başka çarem yoktu. Fakat oluşmuş olan kapıyı gördüğüm zaman gelmiş olduğun anlayıp sırıttım.
Geriye kalan tek şey rolümü iyi oynamaktı...
İçeriye girmeden önce derin bir nefes aldım ve içeriye adımımı attım.
Dolabın önünde oturmuş asasıyla oynuyordu. Biraz onu incelemeye karar verdim, bu işin sonuçlarını incelemeye, her şey çığırından çıkacaktı ve bu kaosun sebebi ben olacaktım ama O'na sadıktım ihanet edemezdim. Bu bir görevdi ve ben bunu istesem de istemesem de yapmalıydım.
Malfoy'un sesini duymamla irkildim:
- Beni incelemeyi bırakır mısın?
Bu dediğine sadece sırıttım ve yanına oturdum. Konuşmaya başladım:
- Malfoy açık konuşacağım.
Kafasını sallamıştı sadece. Ben ise onun hiç beklemediği bir anda hızlı bir hareketle sol koluna yapıştım ve kazağın kolunu yukarı kaldırdım.
Karanlık İşaret orada bütün heybetiyle duruyordu. İşarete hayranlıkla bakmaya başlamıştım ki rolüme tekrar büründüm. Hemen kolunu çekmişti ama artık çok geçti. Rolüme iyice bürünüp ona şaşkınlıkla baktım. Bana artık sinirle bakıyordu ve bu amacıma ulaştığım bir işaretiydi.
Ayağa kalktım ve koşmaya başladım, peşimden geliyordu. Asasını çıkardı ve bana obliviate büyüsünü gönderdi ben de ona sersemlet ile karşılık verdim. Büyü ona isabet etmişti ve yere yığılmıştı.
Ben ise yavaşlayıp normal yürüme hızımda yatakhanelere doğru yoluma devam ettim. Şimdi tek yapmam gereken beklemekti çünkü bana kendi isteğiyle gelecekti.
Bu bölüm de burada bitiyor yeni bölüm daha da uzun olacak:))
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Contradiction // Dramione
FanfictionYa o beni aydınlığına sürükleyecekti, ya da ben onu karanlığımda boğacaktım. Fakat biliyordum ki, günün sonunda yine onun mavi gözlerinde kaybolacak, her şeyi unutacaktım.