:))
Yeni bölüme hoşgeldiniz!
Yorumlarınız ve oylarınız benim için çok değerli!
İyi okumalar!
---------
- Başka bir yolu yok mu, efendim? Başka bir şey düşünemez miyiz?
Albus Dumbledore kafasını yavaşça iki yana salladı.
- Böyle olacağını zaten biliyorduk, Draco.
Sıkıntılı nefesler odayı doldururken Alastor Moody'nin masaya vuran yumruğunun sesi, herkesi ona döndürmeye yetmişti. Deligöz Moody'nin lakabını veren sihirli gözü delicesine etrafta dolaşmak yerine sadece Draco'nun yüzüne odaklanmışken normal olan gözü sinirle Dumbledore'un üzerinde geziniyordu. Kalın ve pürüzlü sesi odada yankılandığında herkes pür dikkat onu dinliyordu:
- Bu çocuk için kendini mi feda edeceksin Dumbledore? Daha onun neler karıştırdığını bile bilmiyoruz! Onu değil bizi kandırmadığından nasıl bu kadar emin olabilirsin! Kolunda o işaret olduğu sürece ona güvenemeyiz-
Dumbledore, çileden çıkmış halde bağırarak Draco'nun üstüne yürümeye çalışan Alastor Moody'nin sözünü hemen kesmişti:
- Onunla böyle konuşmamanı öneririm, Alastor.
Alastor Moody şimdi ise sanki kendisine hakaret etmiş gibi bakıyordu Dumbledore'a. Bir süre burnundan soluyarak sinirle kaskatı kesilmiş halde ayakta dikildi Deligöz. Ardından ise topallayan bacağının izin verdiği en hızlı şekilde odanın bir diğer ucunda duran süpürge dolabına ilerlemiş ve montunu kaptığı gibi durup Dumbledore'a bakmıştı. Onaylamazca cıkladıktan sonra pürüzlü sesi bu sefer odada sakin bir tonda yankılanmıştı:
- Düzgün düşünemiyorsun, Dumbledore. Sen ölünce bizim savaşı kaybedeceğimizi bilmediğini söyleme bana. Aptal bir çocuk için bu savaşı kaybetmeyi göze alamam. Bu meseleyi iyice düşün. Eğer kararın değişmezse, ben bu işte yokum.
Odada bir süre daha tiksinen bakışlarını gezdiren Moody hızla arkasındaki kapıya ilerlemiş ve son hızla çarparak gözden kaybolmuştu. Şimdi odada oluşmuş olan sesizlik, kötü olayların habercisiydi.
Fakat Albus Dumbledore, tüm bu kargaşanın ardından oluşan sessizliği boğuk sesiyle dağıtmıştı. Belki de bütün savaşın gidişatını değiştirecek olan cümleyi kurmuştu sessizliği yararak:
- Bu görevi ne olursa olsun tamamlayacaksın Draco. Yapamayacak gibi hissetsen de, tehditler dinlesen de bu görevi tamamlayacaksın.
***
Bir Pazar sabahı daha Astronomi Kulesine doğru yürüyordum. Kahvaltıdan atar topar ayrıldığım için arkamdan geliyor olmalarından korktuğum arkadaşlarımın orada olup olmadığını anlamak için arada sırada arkamı dönüyor ve şüpheyle etrafa bakınıyordum. Kolumun altına sıkıştırmış olduğum küre hafifçe sallanmaya başladığında saatin geldiğini farketmiştim.
Kapıyı savurarak açtım ve hızla içeride gözlerimi gezdirdim. Kimse olmadığına kanaat getirdiğimde tekrar kapıya döndüm.
Asamı çıkarıp kapıya kilit büyüsü yaptım. Eğer ben astral hayattayken bedenimi uyandırırlarsa komaya girerdim. Bir çok büyücü Salazar Slytherin'den kalma olan bu küreyi kullanırken komaya girmiş, bu durumu da büyücü dünyasında büyünün ruhuna sıkışması olarak tanımlamışlardı.
Bu komadan hiçbir zaman uyanamayanlar olduğu gibi uyanabilen bir cadı vardı: Rosaline Parker.. Bir daha hiçbir zaman kim olduğunu hatırlamamış olan bu kadın sihrin varlığını tamamen unutmuştu. 18. yüzyılda yaşanmış bu olay hala gizemini korurken, cadılar ve büyücülerden bazıları hala kadının neden hafızasının silindiği konusundaki araştırmalarını sürdürüyorlardı.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Contradiction // Dramione
FanfictionYa o beni aydınlığına sürükleyecekti, ya da ben onu karanlığımda boğacaktım. Fakat biliyordum ki, günün sonunda yine onun mavi gözlerinde kaybolacak, her şeyi unutacaktım.