Veeee yeni bölüm...
Uzun süre daha o balkonda yattıktan sonra ayağa kalkmıştım artık uyumam gerektiğinin farkındaydım. Hemen Astronomi Kulesinden çıktım ve boş koridorlarda ilerlemeye başladım.
Dolunay'ın büyüleyici görüntüsü beni pencerelerde adeta takip ederken onun ışığının yüzümü aydınlatmasına izin veriyordum. Sessiz koridorlarda gezerken pelerinim arkamdan uçuşuyordu.
Kuleye gitmek için ilerlerken önümden biri geçti. Hemen bir kolonun arkasına saklandım. Geçen kişi bir Bina Başkanı ise ceza alabilirdim. Fakat ay ışığında parlayan platin sarısı saçları ve beyaz teniyle bunun kim olduğunu biliyordum.
Draco Malfoy...
Beni farketmemesine karşın merakıma engel olamadım ve onu takip etmek için saklandığım kolonun arkasından çıktım. Pelerinimin kapüşonunu yüzümün yarısını kapatacak şekilde ayarladıktan sonra sessiz adımlarla onu takip etmeye başladım.
Koridorları dönerken aniden arkasına bakıyor ve biri var mı diye kontrol ediyordu. Ben ise kolonların arkasına saklanıyordum. Bir şeyler sakladığı belliydi ve ben bunu öğrenecektim.
Bana saatler gibi gelen dakikalaran sonra Malfoy nihayet yavaşlamaya başlamıştı. Anlaşılan takip edilme olasılığına karşın gözden kaybolmak için dolanıyordu.
Fakat geldiğimiz yeri görünce aklımdaki bütün bu düşünceler gitti. İhtiyaç odasına gelmiştik. Malfoy odanın önünde 3 kez gidip geldi ve ellerini duvara koydu. Bir süre sonra orda bi kapı oluştuğunda benim de aklımda yeni sorular oluşuyordu.
"İhtiyaç odası Raven..."
"Oraya git, ona ihtiyacı olanı ver."
Görevimin Malfoy ile ne alakası olabilirdi ki? Aklıma bir sürü soru doluşurken kendimi köşeye sıkışmış hissediyordum. Uzunca bir süre düşündüm ve sonunda bütün soru işaretlerimi giderdim.
Voldemort'un kuvvetli müritlerinden biri olan Malfoylar bu yaz oğullarını da işaretletmişlerdi. Tom bana bundan bahsetmişti ama ona bir görev verildiğini bilmiyordum. Tom'un bana verdiği görev ise ona yardım etmekti.
Her şey yavaş yavaş yerine otururken İhtiyaç Odasının kapısı kapanmadan kendimi içeri atmayı başarmıştım. İçeri girdiğim anda arkasına saklanacak bir yer aramaya başladım. Hemen yanımda eski sandalye ve masalardan oluşan bir yığın odadaki en uygun yerdi.
Hemen arkasına geçip kafamı yandan dışarıya uzattım ve Malfoy'u izlemeye başladım. Bembeyaz bir örtüyle kaplanmış bir dolabın önünde duruyordu. Uzunca bir süre dolabı inceledi ve derin bir nefes aldı.
Asasını masaya bıraktı ve örtünün bir ucundan tuttu. Kaldırdığı anda ortaya çok eski ama bir o kadar da ince işlenmiş bir dolap çıktı. Dolabın üstündeki ayrıntılar ve desenlerin hepsi bir şey anlatıyor gibiydi.
Malfoy ortaya çıkan toz yığınından dolayı öksürürken ben kendimi öksürmemek için zor tutuyordum, bu şansı riske atamazdım.
Eline asanını aldıktan sonra boğazını temizledi ve şu sözleri söyledi:
- Harmonia Nectere Passus.
Bir şey olmasını beklerken hiçbir şey olmaması beni meraklandırmıştı. Malfoy kaşlarını çatmış, neden olmadığını anlamak ister gibi bakıyordu. Bir süre sonra tekrar asasını kaldırdı ve bu sefer daha yüksek bir ses ile:
- Harmonia Nectere Passus.
Yine hiçbir şey olmamıştı. Malfoy'un surat ifadesinden sinirlendiğini anlayabiliyordum. Bu sefer kendi kendine bağırdı:
- Neden düzelmiyorsun lanet şey!
Kenardaki bir sandalyeye tekme attıktan sonra kendini sakinleştirmek ister gibi derin nefes alıp verdi. Boğazını temizleyip daha da yüksek bir ses ile bağırdı:
- Harmoni Nectere Passus!
Dolapta yine bir şey değişmeyince yüzü kızardı ve gözleri doldu. Kendini yavaşça ve oflayarak yere bıraktı ve ağlamaya başladı.
Ben ise şoktaydım ve ne yapmam gerektiğini bilmiyordum. Bildiğim bir şey varsa o da burada bir şeyler döndüğü ama benim bundan haberim olmadığıydı.
Sakince sandalyelerin arasından çıkıp kapıya doğru ilerledim tam dışarı çıkıyordum ki duyduğum ses ile bütün kanım çekildi:
- Granger?
Sonraki bölüm çok daha uzun olacak:))
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Contradiction // Dramione
FanfictionYa o beni aydınlığına sürükleyecekti, ya da ben onu karanlığımda boğacaktım. Fakat biliyordum ki, günün sonunda yine onun mavi gözlerinde kaybolacak, her şeyi unutacaktım.