Breaking Dawn

178 22 45
                                    

:))

İşte! Haftalardır bahsettiğim aksiyonlu bölümlerin geçişinin geçişindeyiz. Yanlış duymadınız! Geçişinin geçişi!

Saçmalamak bir yana, bu bölümde de o kadar aksiyon olmayacak. Ama, umut kesmek yok! Bir sonraki bölüm öyle olacak :)

O zaman, sizi daha fazla sıkmadan çenemi kapatıyorum ve sizi bölüme davet ediyorum <3 

İyi okumalar!

------------


Küçük el çantamı bileğime sardım.

Odadan çıkmaya hazırlanıyordum ki, gözüme bir şey çarptı.

Bir müzik kutusuydu bu.

İçimde büyümüş çocuksu heyecanla, kolu çevirdim. Hayal dünyasından fırlamış gibi kucağıma ulaşan hoş melodi, zihnimin notalarla dans etmesine neden olmuş, yüzümde ufak bir gülümseme oluşturmuştu.

Ben kendimi, akorların içinde kaybetmişken, duyduğum bağırışlar, benim için huzurun bu kadar olduğunu kanıtlar nitelikteydi. 

İstemeye istemeye müzik kutusunu komodine bıraktıktan sonra, kapıya doğru yol aldım. Fakat kapıya vardığımda içimden yükselen ani istek ile geri döndüm. Hızlıca komodinin üzerinden aldığım müzik kutusunu kaptığım gibi çantama atmıştım.

İçimden bir şey onu yanıma almam gerektiğini söylemişti nedensizce.

Sorgulamadım.

Hızlıca merdivenlerden inerken, bağırışların kesilmiş olduğunu ancak farkediyordum. Aşağı indiğimde karşılaşacağım manzaranın iyi olmayacağını biliyordum elbette. 

Fakat evde, bir ölüm havası hakimdi.

Sessizlik evde tek duyulan şeyken, kendimi herkesin yanına, bahçeye attım. 

Açılan kapının gıcırtısıyla bana dönen acıklı gözlere, zorlukla gülümsedim. Ron, sarılmış olduğu annesinin kollarından yavaşça sıyrılır ve diğerlerinin yanına ilerlerken, Molly Weasley bana acıklı bir gülümseme göndermiş ve kollarını iki yana açmıştı. 

Gözlerimde oluşan parıltılar ile, hızla kendimi onun kolların attım. Onun kollarındaymış gibiydim. Hiç tanıyamadığım annemin...

Huzur ile sarmalanmışken Harry'den geldiğini duyduğum cümle, beni gerçek dünyaya döndürmüştü.

- Hermione, gitmeliyiz..

Kendimi yaşlı cadının kollarından isteksizce sıyırır, arkamı dönerken, Harry'nin söylediği şeye kafamı sallamıştım. Üzerimdeki kalın yün hırkaya sıkıca sarılırken, onlara doğru yol aldım. Birkaç adımda yanlarına vardığımda, Harry güven vermek istercesine omzumu patpatlamıştı.

Ona dönüp gülümsediğimde, hazır olduğumu düşünmüş olmalı ki elimi tutup beni ilerlemem için hafifçe çekiştirmişti. İsteksiz ve halsizce onun adımlarını takip ederken, Kovuk'tan ne kadar kısa sürede uzaklaştığımızı farketmemiştim bile.

Sonunda durduğumuzda bir tepenin yamacındaydık. Uzağımızda görünen Kovuk'a el sallayan Harry'e çaresizce gülümsedim. Ben de aynısını yaptığımda, karşıdan bir karşılık alamayacağımızı biliyorduk.

Yine de yapmak istemiştik işte.

Harry kolunu bana sardığında, ben de kafamı onun omzuna koymuştum. Şafağın sökmek üzere olduğunu öne seren rengarenk ufuk ve hemen altında serilmiş ağaçların altında bulunan Kovuğun görünüşünde kaybolmuşken, arkamızdan seslenen Draco'yu duymamız bizi gerçek dünyaya döndürmüştü.

Contradiction // DramioneHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin