Moonlight Serenade

253 26 21
                                    

^_^ 

Let's fall in love for the night and forget in the morning...



Dalgınca çatalımdaki zeytin ile bakıştım. Zihnim düşünceler tarafından ele geçirilmişken duygularımdan tek biri kendini gösteriyordu. 

Pişmanlık...

Kendimden nefret ediyorum. Onun bana hayal kırıklığıyla bakmasının düşüncesi bile beni yıkarken, nasıl onu kaybetmeyi göze aldığımı anlayamıyordum. 

Nasıl bu kadar aptal olduğumu anlayamıyordum...

Tüm bunların başında onunla duygusal bir bağ kurmamam gerektiğinin bilincinde yapmıştım bunu. Onun yaşayacaklarını düşünmeden sorumsuzca, bencilce davranmıştım.

Şimdi ise yaptığımın cezasını çekecektim; kalbini bana açmış birinin kalbini kıracaktım. 

Ben bunları düşünürken üstümde bakış hissetmem ile birlikte kafamı kaldırdım. Büyük Salonda onu ararken gözlerimiz tam kapının girişinde buluştu. Bana doğru sımsıcak bir gülümseme gönderdi ve ben buna karşılık olarak kıkırdadım.

Biraz daha gözlerimin içine dalgınca bakıp, dışarı çıkmıştı. Kendimi hemen yanımdaki Ginny'e verip dediklerini anlamaya çalışsam da çok dalgındım ve onu anlayamıyordum. Ginny'nin sesi kulaklarıma ulaştığında ne yapacağımı şaşırmıştım:

- Son kararı hangi yönde vereyim Hermione? Kırmızı mı, mor mu?

Bana yöneltilen soruyla beynimdeki çarklar hızlıca dönmeye başladı. Bir yanıt vermeliydim. Fakat bana şüpheyle bakmaya başladığında hemen cevap vermiştim:

- Kırmızı. 

Bana olan şüpheci bakışlarını devam ettirdiğinde yanlış bir şey söylediğimi anlamıştım. Ginny garip bir ses tonuyla konuştu:

- İlginç... Hogsmeade'den bunları alırken, kırmızı olanı beğenmediğini söylemiştin.

Benim yüzüm krem gibi bembeyaz olurken yanımıza gelen Harry ve Ron ile derin bir nefes almıştım. Ginny'nin bakışları Harry'e döndüğünde kaşları çatılmıştı. Ben de dönüp baktığımda, Harry'nin yara izini tuttuğunu görmüştüm. 

Kaşlarım endişeyle çatıldığında Harry'den gelen sesler buna hiç yardımcı olmuyordu. Hızla ayağa kalktım ve ne olduğunu sorarcasına Harry'e baktım. Harry acı içinde konuşmaya başladığında ne olduğunu tahmin edebiliyordum:

- Yaklaşık bir aydır yara izim hiç acımamıştı. Fakat bugün aniden ağrılar girmeye başladı. Bu sabah zihnimde görüntüler canlandı. Bir toplantı yapılıyordu. Yüzü özellikle hatıradan kaldırılmış biri yerdeki bir adama işkence ediyordu. S-sanırım Voldemort harekete geçmek üzere.

Dediği şey ile yüzümün bembeyaz olmasını engelleyemedim. Zorlukla yutkundum ve gözlerimi tabağıma indirip yavaşça yerime oturdum. Harry bana garipçe bakarken bu işin peşini bırakmayacağını biliyordum. 

***

İksir Sınıfına doğru ilerlerken yanımdan geçen Lavender Brown ve Ron'a, onun değimiyle Von Von'a, tiksintiyle baktım. Kafamı iki yana salladım ve sıkıntıyla nefes verdim. Pencerenin önünde, babalarından gelen doğum günü hediyelerini birbirlerine gösteren Patil ikizleri hallerinden oldukça mutlu görünüyorlardı. Koridorda Colin Creevey'in kafasını gagalayan bir baykuş onun çığlıklarının koridoru inletmesine neden oluyordu. Bu görüntüye gülmeden edemedim. Fakat tüm bu neşenin ortasında; kapıya dayanmış, ders için açılmasını bekleyen Draco dikkat çekiyor ve insanların gözleri onun üstüne kayıyordu.

Contradiction // DramioneHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin