💐SEB/38💐

4.6K 331 399
                                    

Dehşetü'l-vahşet bir bölüm yazdım arkadaşlar😎 yazarken keyif aldım, umarım siz de okurken benim kadar çıldırırsınız.

Ayrıca bölümü bitirir bitirmez atmış bulunuyorum; sebebi de sınav sonuçlarım açıklandı ve sınavı geçmişim😄 çok mutlu oldum ve dedim ki hadi hemen bitir at bölümü.

Ve attım.

Ve efsane yorum istiyorum.

Çünkü bence efsane bir bölüm oldu.

Her satıra yorum yapsanız yeridir diyim, o kadar.

En azından benim için.

Ve gidiyorum.

Ve çok keyifli okumalar😏😉

~Son Evlilik Bükücü~

"Yüzüme bak, dostum."

Cihangir dehşetle açılmış gözlerle Sahra'nın gözlerinin içine bakarken yutkunmamak için kendini zor tuttu.

Sahra'nın bugün bir işler çevirdiğini anlamıştı ama her ne yapıyorsa sadece Cihangir'in daha çok kışkırtılmasına sebebiyet veriyordu.

Ayrıca bu sözlerle de besbelli intikam alıyordu.
Ama neyin intikamı? Hastayken onu öptüğünü anlamıştı da bu zamana kadar içinde mi tutmuştu acaba?
Hayır, bunu anlamış olsaydı elini okşayacağını falan zannetmiyordu. O ele sadece kırmak için dokunurdu. Peki o hâlde bu neydi?

Sahra, Cihangir'in içine düştüğü durumdan keyif alırken gözlerini gözlerinden ayırmadı. Hamlesini yapmıştı ve şimdi oyun sırası Cihangir'deydi.

Cihangir çetrefilli yollarda dolaşmaktan yorgun, açık açık sordu.

"Ne yapıyorsun?"

Sahra ne istiyordu?

Ne istiyorsa vermeye hazırdı.

Onu öptüğü günden önce de, sonra da.

Ama Sahra ne istediğini ya da ne yaptığını  biliyor muydu?

Sahra göz göze geldikleri bu ânda ona umut verip de sonra giderse ne yapacaktı?

Bu ânın içinde bir hiçlikteyken ondan bir karşılık görmese bile kalmaya razıydı, peki ya sonrası? Sonrası yoktu işte.

Ne olduğu bile belli olmayan bir hastalığın içindeyken beraber ne kadar dayanabilirlerdi? Doğrusu; Sahra onu ister miydi? Yanında kalır mıydı? Onunla beraber her şeye meydan okur muydu?

Son Evlilik BükücüHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin