~Son Evlilik Bükücü~
Hızla odadan çıkıp vestiyere ulaştım ve feracemi üzerime geçirdim. Bir yandan da feraceme iliklediğim siyah eşarbımı başıma takmakla uğraşıyordum. Seslere mutfaktan çıkan Firdevs ve Sümeyye, kapının pervazına yaslanmış endişeyle beni izliyorlardı. Bu sırada Cihangir de ceketini üzerine geçirirken odadan çıktı. Yakasını düzeltirken Firdevs ve Sümeyye'ye doğru parmak sallayarak
"Kimseye ne olursa olsun kapıyı açmıyorsunuz. Uyumadan önce de bize haber veriyorsunuz!"
Ben de Cihangir'e döndüm.
"Senin anahtarın nerede?"
Elini cebine atarken "burada, aldım yanıma." Diye kısık bir sesle duyurdu.
Kızlara döndüm.
"Bizim ne zaman döneceğimiz belli değil. Ocakta yemek var, dolapta da tatlı falan vardı. Bir şeyler yemeyi unutmayın arayıp soracağım. Ayrıca arkamızdan kapıyı kilitliyorsunuz."
"Abla," diye tedirgin bir sesle bana seslendi Sümeyye.
"Efendim Sümeyye?" Cihangir ikimizin ayakkabılarını da antreye çıkarmıştı. Ben eğilip tekini giyerken o ikisini de giymiş, doğrulmuştu.
"Birine kötü bir şey mi oldu?"
O ân ikisine de hiç bir açıklama yapmadığımızı hatırladım. Daha ben cevap vermeden Cihangir sakin bir sesle yanıtladı.
"İnşallah kötü bir şey olmaz ama arkadaşımın nişanlısına araba çarpmış Sümeyye. Biz oraya gidiyoruz ama lütfen gözümüzü arkada bırakmayın."
Sümeyye de Firdevs de hızla başlarını sallayarak onayladılar.
Hastaneye ulaşana kadar bir sürü şey hakkında düşündüm. Ara ara gözlerimi dikkatle araba kullanan Cihangir'in üstüne diktim. Bir kez olsun dönüp bakmadı. Acaba ne düşünüyordu? Arkadaşı için mi üzülmüştü? Yoksa yitip gitmekte olan bir can için mi? Ben mesela arkadaşı için üzülüyordum. Çünkü biliyordum ki; kalanlar gidenlerden daha ölüydü. Eğer olur da bir gün birini seversem ilk ölen olmayı isterdim. Bu büyük bir bencillikti ama başka türlü nasıl dayanırım, bilmiyorum.
Sahi ölüm nasıl bir histir acaba? Ölünce tüm hisleri unutur muyuz? Sevgiyi, nefreti, hüzünü, güveni.
Ben unutmak istemiyorum. Duygularımı kaybetmeyi istemiyorum.
Bize söylenen kata çıktığımızda koridorda bir insan kalabalığı bekliyordum fakat yalnızca iki erkek vardı. Cihangir hızlanıp yere öylece çökmüş olan gence ulaştı."Muhammet!"
Elini omzuna koydu ardından sinirli bir şekilde Muhammet'in biraz ilerisinde ayakta bekleyen kişiyi kafasıyla işaret ederek "Ne oluyor?" Diye sordu.
Muhammet sadece kafasını kaldırıp baktı. Bir kaç saniye gözleri derin bir bakışla Cihangir'in yüzünde dolaştı.
En sonunda "ikisinin de bir suçu yok." Dedi, sakin bir sesle.
Cihangir Muhammet'i kolundan tutarak kaldırdı ve koltuklardan birine oturttu. Az önce konuştuklarını yok sayarak "Nisa'nın durumu nasıl? Ne dedi doktorlar?" Diye sordu.
"Belli değil, her an herşey olabilirmiş."
Gözlerimi ikilinin üzerinden çekip biraz ileride tek başına ayakta duran ve korktuğu buradan bile belli olan çocuğa diktim. Kimdi ki? Yanına gitmek istesem de yanlış anlaşılmalara kurban gitmek istemedim. Hem onunla zaruri olmadıkça konuşmam haramdı. Yanımda Cihangir varken, bunu yapmam saçma olurdu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Son Evlilik Bükücü
SpiritualAptallar Takımı Psikolojinizin etkilenebileceği düşüncesindeyseniz 18 yaşından önce okumayın. (Henüz düzenlenmemiştir.)