~Son Evlilik Bükücü~
"Hoşgeldiniz, hoşgeldin yenge!"
Cihangir boşta olan elini cebine yerleştirirken Firdevs'e yalancı bir imayla baktı.
"Firdevs'im belki biraz özlemişsindir, abin de burada!"
Sena teyze arkadan çıkıp "Kızım alsana abinleri içeri! Niye dışarıda bekletiyorsun?" Diyerek kızdı.İçeri utana sıkıla geçtim. Sena teyzenin elini öptükten sonra Cihangir'in babasının elini öptüm. Bu sırada Sena teyze yemekle alakalı bir şeyler söyleyip bizi bırakarak mutfağa geçmişti. Biraz kalıp hal hatır sorduktan sonra ben de mutfağa geçtim.
Firdevs de hemen arkamdan gelip sandalyelerden birini duvar kenarına çekip oturdu. Ben Sena teyzenin elinin altında ona yardım ediyordum. Gerçi yardım dediğim de sona kalan ufak toparlamalar."Yenge'cim evlilik nasıl gidiyor?" Diyen Firdevs'e dönüp baktım.
Bu kız bazen çok gıcık olabiliyordu. Daha dün evlendik Firdevs! Nasıl gidebilir bu evlilik acaba?
Cevap vermeyi reddederek kafamı iki yana salladım. Firdevs bu halime gülerken "anne" diye seslenen Cihangir'in sesini duyduk. Ardından kendisi de mutfağa girdi.
Birden mutfak tüm genişliğine rağmen daraldı ve üzerime geldi. İkimiz aynı atmosfere sığamıyorduk bana göre. O tüm havayı içine çekiyordu ve bana kalan da nefesimi tutmak oluyordu. Kaçamak bakışlarla bana bakıp ardından mutfakta gezdirdi bakışlarını."Anne babam yemeğe geçelim artık diyor. Acıkmış adam!"
Sena teyze Firdevs'in eline bir şeyler tutuşturup yemek masasına gönderdi. Cihangir de arkasından çıkınca kaynanamla baş başa kaldık. Bana soru sormasından endişelenerek bekledim ama öyle bir şey olmadı. Yemekten sonra Cihangir babasıyla içeride çay içerken biz bahçede içmek istemiştik. Önce güzel güzel konuşuyorduk. Sonra ne olduysa konu Cihangir'in eski sevgilisine geldi konu. Tahmin edilir ki Firdevs ve patavatsızlığı.
"Abim Esra'yı getirmişti buraya. Hem de aile yemeğine! O gün ev de kıyametler kopmuştu!"
Sena teyze Firdevs'e susmasını işaret eden bir bakış attı. Ama Firdevs ya kendisine sert bir şekilde ikaz gönderen gözlerden anlamıyordu ya da o kadar umursamazdı ki takmadı.
"Abim o kadar üzüldü ki yenge!"
"Firdevs bunu konuşmanın yeri sırası mı? Geçmişi eşelemeye gerek yok. Cihangir'in o kızla bir işi kalmadı. Artık bir karısı var ve bu yaptığın ona saygısızlık."
Geçmiş geçmiş olsaydı eşelenmeye gerek kalmazdı ama geçmiş bizim plânladığımız bir gelecekti. Ve malesef geçmeyecekti. Şimdi farkettiğim diğer detaysa biraz daha acıtıyordu. Böyle cam kırığı kalbime saplanmış da sızlıyor gibi. Benim kendime saygım yoktu. Eş ne demekti? İki kişinin evlenmesi, yuva kurması ne demekti? Bir ömrü beraber geçirmek için birbirine söz veren iki insan... insanlar boşanmak için evlenmezlerdi. Bizse tam olarak boşanmak için evlenmiştik. Bu saatten sonra yan çizemezdim, kime ne diyecektim ki? Ama bu felaket bir detaydı. İşin günahını sevabını düşünmemiştim. Boşanmak günah değildi biliyorum ama sorun şuydu ki biz evlenmiş de sayılmıyorduk. Etrafımda ki fikirlere kendimi kapatsaydım, yine bu kararı verip evlenir miydim? Bunu düşünebileceğim bir ortamda değildim. Sena teyzeye döndüm.
"Neden istemediniz Esra'yı?" Diye sordum en az Firdevs kadar patavatsız bir şekilde.
"Neden olacak kendini bilmezin tekiydi!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Son Evlilik Bükücü
SpiritualeAptallar Takımı Psikolojinizin etkilenebileceği düşüncesindeyseniz 18 yaşından önce okumayın. (Henüz düzenlenmemiştir.)