💐SEB/26💐

5.6K 399 128
                                    

Bölüme geçmeden bildirmek isterim ki; UPUZUN bir BÖLÜM yazdım arkadaşlar hani istemiştiniz yaa😏😏 Yaklaşık iki bin dört yüz kelimecik kadar.
Bu bölüm de acayip şeyler oldu. Ne yazdım ben diye durup bi düşündüm o kadar diyeyim...

Hadi iyi okumalar size💐

~Son Evlilik Bükücü~


Cihangir Sahra'nın yavaş hareket etmesi ve her ân düşüp yığılacakmış gibi hâlsiz duruşuna dayanamayıp kızı kucağına aldı. Onun böyle hasta olması hem de birden bire beklediği bir şey değildi. Üstüne bir de Sahra kendisine inat olsun diye o soğukta ıslak ıslak oturmuştu. Onu içeriye taşırken farkettiği üzere Sahra göğsüne doğru iyice sokulmuştu. Bu durumdan huylansa da bir yandan hoşuna da gitmişti. Sorsan kucakta taşınmak istemez ama kollarını Cihangir'in boynuna dolaması ân meselesiydi.

Sahra'ysa bulunduğu kucaktan gayet memnundu. Biraz daha bu kokuyu solumak ve bu sıcaklığa sığınmak istiyordu. Ama bu sıcaklık sonsuza dek onun değil Esra'nın olacaktı. Yatağın üzerine yavaşça bırakıldığında iç çekti. Ayrılmak istemiyordu. Sıcaklık yerini soğuğa bıraktığında yapabileceği bir şey olmadığını biliyordu. Çaresiz teslim oldu. Bu sıcağa alışamazdı ve bu soğuğa mecburdu. Soğuğunu dindirmek için başka yollara başvurdu. Eliyle yatağı yoklarken aklına gözlerini açıp yorganın nerede olduğuna bakmak gelmedi. Hastayken zaten ne yaptığını bilmezdi.

Cihangir Sahra'nın sabırsız elleriyle aradığı şeyin kendisini ısıtacak bir örtü olduğunu biliyordu lâkin ateşi vardı ve ayağının ucunda duran örtüyü farkedemeyecek kadar da şuursuzdu. Cihangir Sahra'nın ayak ucunda duran örtüyü ona farkettirmeden alarak yatağın hemen yanına yere koydu. Daha sonra alacaktı onu yerden. Fakat şimdi Sahra'dan uzakta olması daha iyiydi.

"Üşüyorum... nerede bu şey?"

Cihangir göğsünde ki nefesi serbest bırakarak yatağın kenarına oturdu.

"Sahra"  kıza seslendiğinde duyulmayacağını biliyordu. Yine de seslendi, küçük bir umut. İşe yaramadığını görünce  üşüdüğü için gözlerini açan ve örtecek bir şey bulamadığı için gözleri dolan Sahra'ya doğru eğilip kolundan tuttu ve kendisine çevirdi.

Sahra'nın gözleri Cihangir'i bulunca, onun kendisini soğuğa terkeden kişi olduğunu hatırladı. Bedenine çarpan soğukla bu da aklından gitti ve,

"Cihangir..." Diye inledi. "Üşüyorum. Çok üşüyorum."

Sahra'yı ilk defa olduğundan daha  güçsüz gören  Cihangir'se kızın 'üşüyorum' demesiyle içine bir şey oturduğunu hissetti.  Onun bu hâline kıyamayıp örtülere sarmamak için zor tuttu kendisini. Duygularını saklayıp Sahra'yla göz göze gelebilmek için kafasını eğdi ve yine ismini seslendi. Sahra ona dönünce; o dolu gözlere bakınca bir ân  ne diyeceğini bilemedi. Ağlayacak kadar üşüyor olamazdı, değil mi? Bu düşünceyle korktu. Sahra'yı hastaneye götürse daha iyi olacaktı. Fakat bilmediği şey Sahra'nın üç gün hasta yatmayı, tir tir titremeyi bile hastaneye gitmeye tercih etmesiydi.

"Hastaneye gidelim. Çok ateşin var belli ki."

"Hayır, istemiyorum."

"Ne demek istemiyorum? Bak ben ceketimi giyip geleyim; sonra seni hazırlayalım."

Sahra Cihangir'in ciddi olduğunu farkedince irkildi. Hastane demek, iğne demekti. Ve Sahra iğneleri hiç sevmezdi.

Son Evlilik BükücüHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin