The Reals

7.7K 617 307
                                    

İyi okumalar😘

Valeria oturduğu çatıdan şehri izlemeye devam etti. Bir ailesi olduğunu öğrenmesinin üzerinden 4 gün geçmişti. Tony ve Natasha onu sürekli arasa da Valeria kendini henüz hazır hissetmediği için telefonları açmadı. Bu 4 günde sadece  Wade ile görüşmüştü. Sıkıntıyla bir iç çektiğinde arka taraftan bir şeyin düşme sesi geldi. Valeria panikle arkasına baktığında bunun örümcek adam olduğunu gördü.

"Bak, lütfen sakin ol. Sorunun neyse çözebiliriz." Valeria onun söylediklerini anlamayıp kaşlarını çattı.
"Ne?"
"Bak, intihar etmek için çok gençsin. Sorunun neyse halledebiliriz. Bunu yapmak zorunda değilsin." Valeria gülmek istese de yapmayıp ciddi kaldı.
"Sorunum pek halledilecek gibi değil." Peter temkinli adımlarla ona yaklaşırken konuşmaya devam etti.

"İntihar etmek de bir çözüm değil." Valeria daha fazla ciddi kalamadı ve kahkaha attı. Bu kez kaşlarını çatan Peter oldu.
"Sadece manzarayı izlemeye geldim örümcek adam."
"Yani intihar etmeyecek misin?" Valeria kafasını sağa sola sallarken konuştu.
"Hayatı pek sevdiğim söylenemez ama intihar edecek kadar nefret de etmiyorum." Peter rahatlamayla derin bir nefes alıp onun yanına oturdu ve o da ayaklarını aşağı sallandırdı.

"Az önce bir sorunum var dedin." Valeria omuz silkti.
"Evet var."
"Anlatmak ister misin?" Valeria ona baktı.
"Neden sana problemimi anlatmalıyım?"
"Bilmem. Rahatlamak için?" Valeria kıkırdadı. Peter ise ay ışığının aydınlattığı güzel yüze baktı.
"Örümcek adam psikologluk hizmeti de mi veriyor?" Bu kez Peter güldü.

"Tanımadığın birine anlatmak daha kolay olur diye düşünmüştüm." Valeria omuz silkti.
"Sanırım öyle. Ben yetiştirme yurdunda büyüdüm. Ve birkaç gün önce de bir ailem olduğunu öğrendim. Onlar beni buldu."
"Sen de kızgınsın." Valeria onu onayladı.
"Hem de çok."
"Peki neden seni bırakmışlar?" Valeria kalbinin ağrısını görmezden gelmeye çalışarak yutkundu.

"Bilmiyorum."
"Söylemediler mi? Yoksa sen mi konuşmadın?"
"Ben konuşmadım."
"Bİliyor musun, ben de ailemi çok küçük yaşta kaybettim." Bu kez Valeria ona ilgiyle baktı.
"Halamla kalıyorum hala. Ailemin eksikliğini hala hissediyorum biliyor musun? Senin de hissettiğine eminim. İşte tam da bu yüzden onlarla konuşmalısın. Ailen hala hayattayken onlarla konuşmalısın."

İkisi de kendilerine ağır gelen hisleriyle derin bir nefes aldılar.
"Onlara olan kızgınlığımı nasıl yeneceğim peki?"
"Önce onlarla bir konuş bence. Seni neden bıraktıklarını öğren. Hiçbir anne-baba çocuğunu bırakmak istemez sonuçta. Neden olduğunu öğren sonra affedip affetmemek sana kalsın. Belki kızgınlığın hemen geçer." Valeria iç çekti.
"Belki."

"Adın neydi bu arada?" Valeria sinsice ona baktı.
"Sen bana adını söylersen ben de söylerim." Peter güldü.
"İyi teklifmiş. Ama üzgünüm söyleyemem." Valeria omuz silkti.
"O zaman ben de söylemem."
"Peki bundan sonra sana nasıl ulaşacağım?" Valeria güldü.
"Bundan sonra ulaşmayı düşünüyorsun yani?"

Peter maskenin altında kıpkırmızı oldu.
"Yani ş-"
"Peki o zaman, burası bizim dertleşme yerimiz olsun örümcek. Senin buraya geldiğini hissedip ben de gelirim." Peter güldü.
"Nasıl hissedeceksin?"
"Evim burayı görüyor. Geldiğini gördüğümde gelirim. Ama sanırım artık gitmeliyim." Valeria ayağa kalktığında Peter da kalktı.

"Seni evine bırakmamı ister misin? Saat gece yarısını geçeli çok oluyor küçük." Valeria güçlü bir kahkaha attı.
"Birincisi beni evime bırakamazsın. İkincisi bana, küçük, diyemezsin. Çünkü sesinden anladığım kadarıyla sende pek büyük değilsin." Peter maskenin altında kızarmaya devam ederken bunu fırsata çevirmeyi istedi.
"Bana adını söyleseydin o şekilde hitap edebilirdim."

Criminal Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin